Bizim Charles geldi geçenlerde. Bilen bilir, hani şu geçen yıl birlikte bir Anadolu düğününe gittiğimiz, "abi siz toptan çakmasınız" diyen Fransız delikanlı. Samsun havaalanında oturduk, çay-kahve içip, uçak bekliyoruz. Baktık mekânın bir duvarı ham halde (kaba beton ve paslı demirler), diğer duvar ahşap kaplı. Koltukların bir bölümü deri, bir bölümü kumaş. Önümüzde bir çam ağacı, [...]
Sunay Demircan
Istanbul'a gideceğim, Ankara Esenboğa Havaalanında uçuş tarifelerini gösteren ekranda biniş kapıma bakıyorum. İki temiz yüzlü (sakalsız yani) ve kedersiz delikanlı yaklaştı, Antep uçağına baktılar. "Anaaa la baqhsağa kırqh dakka gecikme varmış" dedi biri. "Vay anasını.." dedi öbürü. Tam o sırada, ama tam da o sırada, bir genç kızımız bizim gruba yaklaştı. "Antep...?" şeklinde tek sözcüklü [...]
Bizim Selim geldi. "Sen o kuzu gözünü gerçekten yedin mi?" Yemedim tabii, zaten öyle bir yemek de yok, ama yazıyı kapuska üstüne kursak, etki yerlerde sürünür. "Etki nedir?" Alışkanlıkların insanı kendinden alması. "Yani?" Insan aslında alışkanlıkların elinde yol alır. Gündelik hayatın rutinleridir bunlar, bir bakmışsın hayat onlarla ilerliyor. "Fena mı, yaşlanınca rahatlar insan" Fena tabii, alışkanlık bellekle ilgili, [...]
Epey oldu, belki beş, belki dört yıl. "En iyi paça burada" diye, bir dostum sürüklemişti. Anlaşılacağı üzere, lokanta ağırlıklı olarak sakatat üzerine kurumsallaşmış. Çok önemserim, bu devirde derinliği olan başka ne kaldı? Neyse, oturduk [...]
Şubat ayının son günüydü. Muş havaalanında memurluğa başladım. Müdür bey "kayıp eşya bölümü şefi oldun" dediğinde pek sevindim, memurluğun ilk günü 'şef' olmak ... Rabbim "yürü ya kulum" dedi, yürüyelim. Bina içinde, salonun bir [...]
Duydunuz mu, Şebber ve Şubber isimlerini? Shabbir (Hüseyin) ve Shabbar (Hasan). Yani, İslam Peygamberi Muhammed’in torunları, Ali ile Fatıma’nın evlatları olan, Hasan ve Hüseyin. Nereden çıkmıştır bu Şebber ve Şubber isimleri? Merak edip [...]
Baştan söyleyeyim, "bu yazı uzar arkadaş". “Ne kadar?” diye sorma. Bizde pazarlık yok, hele bir başlayalım. Nereye gideceğini, inan ben de bilmiyorum. Çıkış var mı, yok mu? Exodus için ille de ex gerekiyor mu? Onu [...]
Estonya, Letonya maceralarının sonlarına doğru bir Estonyalı delikanlıyla tanıştık, adı Alex. Nasıl şirin, nasıl...anlatamam. Çok sevdik Alex'i Robert Redford'un 30 yaş hali, ama çok daha sempatiği. Düşün işte... Sağ olsun, o bize ülkesinin güzelliklerini [...]
Bir kaç gündür, beş kafadar, Letonya ve Estonya gibi kuzey ülkelerindeyiz. Önce Riga'ya geldik. Letonya yani, Litvanya değil. Oraları köşe bucak, yedik yuttuk, sonra atladık otobüse, vızzz Estonya. Tallinn adında, Orta Çağ'dan [...]
"Bir düşünün; güzel bir yemek yediğinizde, kendinizi ağırlaşmış hissedersiniz, zihniniz yeterince boş olamaz, oysa benim zihnimin özgür olmasına ihtiyacım var ..." demiş, Marcel Proust. Ne kadar doğru. Söz konusu olan, o zihni [...]