Aydınlığa…
Ölü sesleri duyuyorum her tarafta
Kapıyı kilitledim.
Zincir sesleri yoğunlaştı
Kapıyı zorluyorlar.
Dolabın içindeyim
Ezberimde suretim.
Bakmak istiyorum ben burada mıyım diye.
Yakıyorum bir kibrit
Dolabın içinde elbiseler tutuşuyor,
Yanıyorum.
Ben de birazdan ölümün sesine sahip olacağım
Kapının zincirleri kırıldı
Sesim
Her yanı kaplayan sessizliğin içinde artık…
2 badem atıp, büyükçe bir yudum aldım. Epeydir üretim yapamıyordum bu sanki iyi oldu. Beğendim. Sıradan yaşantılarımızın içine böyle duraklar koymamız gerekiyor.İç yaşantılarımızın karmaşıklığı bazen o durakta nefes alıyor.
Günlük gerçeklerin hayatın havasını boğduğu, derinliklerin acı verici düşüşler sağladığı döngüde bir durak lazım.
Gecenin seni sardığı bir koltuğun tepesi ve ayağa kalkmak istediğinde koltuk değneğin kalem ve kağıt olduğu yerlere ihtiyaç duyuyor insan.
Dolabın içinde çok durmayın yakın bir kibrit ve tutuşsun sizinle birlikte tüm eski tozlu şeyler.
Yakın ki doğsun küllerden yeni düşünceler.
Belki de Nazım Hikmet Usta bir dolabın içinde kibrit elinde yazdı şu dizeleri
Ben yanmasam
sen yanmasan
biz yanmasak,
nasıl
çıkar
karan-
-lıklar
aydın-
-lığa…