Bağdat Caddesi’nin Hüzünlü Bekleyişi
Çok şey yaşamış ve görmüş İstanbul’un sokak ve cadde isimlerinin pek çoğu kentin kültürel ve tarihi geçmişini yansıtır. Bağdat Caddesi ismi de asırlar öncesinden kalan bir İstanbul klasiğidir,kültür mirasıdır. Bizans döneminde imparatorluğun başkentini Anadolu’ya bağlayan yoldur. İstanbul’un fethinden sonra Anadolu’ya yapılacak seferler için bugün Haydarpaşa Garı’nın yerinde bulunan devasa çadırda toplanan ordu, Bağdat Caddesi’nin bulunduğu yoldan Anadolu’ya doğru yol alırdı. 4. Murat döneminde Bağdat’ı almak için yola çıkan ordu zaferle dönünce bu yolun adı Bağdat Yolu olarak kalır.
Cumhuriyet sonrası Bağdat Caddesi ve çevresi İstanbul’un lüks sayfiyesidir. Yüzlerce köşk, bahçeli yazlık evleriyle sıcak günlerde İstanbul’un zenginlerinin buluşma noktasıdır. Kış aylarında ise tenhalaşır.
İlk gençlik ve yetişkin günlerimin geçtiği Bağdat Caddesi ve çevresi benim için de önemlidir, özeldir.
Cadde üzerindeki sağlı sollu kafeler bir zamanlar tüm yaşanmışlıklara tanıklık eder gibi ağır başlı duruşlarıyla hepimiz için birer cazibe merkeziydi. Caddeye yakın olan yerlerden civar yerleşimlerden, hatta İstanbul’un her yerinden orada olmanın farklılığını yaşamak adına insanlar buralarda toplanırlardı. 90′lı yıllardan beri, ben de bazen tek başıma bazen arkadaşlarımla bu kafelerin caddeye sınır masalarında oturur, saatlerce sohbet eder, caddede yürüyen insanlarla selamlaşır, dostları, tanıdıkları görmenin mutluluğunu yaşardım.
Bu kafelerin konukları kadar çalışan personeli de gerçekten çok özel insanlardı. Son derece hoş sohbet, bir o kadar kültürlü, her konudan haberdar son derece kibar ve asil insanlardı. Bu insanlarla dertleşmek konuşmak benim için her zaman bir ayrıcalıktı..Özellikle Erenköy’deki Divan Pastanesi ve az ilerisindeki Cafe Cadde personeli, parmakla gösterilen konukseverlikte ve bilinçteydi.
Zamanla her şey değişti… Hayat akarken güzellikleri de alıp götürdü. Sokaklarından caddelerinden asalet akan şehirlerin yollarından adeta kanalizasyonlar akmaya başladı. Televizyonların seviyesizlik bombardımanına insanımız çok fazla direnemedi. Tüm bu olumsuzluklardan Bağdat Caddesi de nasibini fazlasıyla aldı. Hizmet eden personelin seviyesi düştü. Parmakla gösterilenlerin yerine gelenler, birer cehalet abidesi olarak yerlerini aldılar. Laf aramızda sadece yesin içsin gitsin diye bakılan konuklar da artık çok fazla şeyi hak etmiyor.
Kısacası her şey gibi Bağdat Caddesi de o mağrur, asalet dolu, ağırbaşlı,kibar insanların özlemini duyuyor. Caddenin kaldırımları o insanları çok özlüyor. O günler geri gelir mi bilinmez ama bu seviyesizliğin ve paraya tapmanın da böyle devam etmeyeceği kesin.