Bahane
İnsanoğlu arada sırada kendiyle başbaşa kalıp günlük yaşamın kaygılarından uzaklaşarak düşüncelere dalıp, vicdanının sesini dinlediğinde; yaşamını, geldiği ve gitmeyi planladığı yolu düşündüğünde kendine her zaman aynı mesafede ol(a)madığını, eleştir(e)mediğini, önünde bekleyen engellerin hatta örülen duvarların kendi tarafından konduğunu ve en kötüsü de tüm bunları kabullendiğini görebiliyor.
Çekilmemiz gerekiyor… Kendi önümüzden yani… Bir isteğimiz, bir hayalimizi düşlediğimizde hemen ardından gelen “ama… ” diye başlayan cümlelerden kurtularak bu hareketi başlatabiliriz…
O “ama”lı cümlelere yapıştığımız ve hiç bırakmak istemez tarzdaki ısrarımızı; hayallerimize, isteklerimize olan düşüncelere ve bizi o hayallere ulaştıracak güç için motivasyon amaçlı kullansak ya?
Bahane… Hepsi bahane…
Başka sebeplerle hedefimize giderken durdu(ruldu)ğumuzda, duraklatıldığımızda kızmamız ve o durumdan kaçmamız gibi uzaklaşmalıyız bu halet-i ruhiyeden… Kendi bahaneleri ile kavrulmuş, kabullenmiş ve kitlenmiş durumlar hangimize yakışır?
Çekilelim kendi yolumuzdaki kendi engellerimizden… Akalım zamanda ve yapalım. Denemeyelim, sadece yapalım… Aynen bir nehir gibi… Aynen akıp giden bulutlar gibi…
Öyle ya da böyle bir yere (belki de planlayamadığımı bir seviyeye) ulaşacağız ve oranın şu an bulunduğumuz yoldaki durağanlığımızdan ve kararsızlığımızdan çok daha iyi bir nokta olduğuna eminim..
Kurtulun; bahanelerinizden… Kabullenmiş kilitlerinizden… Bahaneler hiç birimize yakışmıyor…
Unutma; yaşamın biterken yaptıklarından çok yap(a)madıklarına hayıflanacaksın… DeneME! Yap!