Ben İnsana İnanıyorum
Sevgili Okuyucu,
Ben bir kitap yazdım! Sordu ağabeyim;
– Adı ne?
– Adı, “Ben İnsana İnanıyorum”!
– Sen inanmaya devam et!!!
Orada, yaradılışı irdeliyorum;
İnanmak güzel şey!!!
HA!?..
Ve Buddha onlara dedi;
– Size benim kim olduğum sorulduğunda, ne cevap vereceksiniz?
Onlar dediler;
– Sen bizim varoluşumuzun temelindeki eskatalojik manifestasyon ve açıklanan öz benliğimiz bağlamının ontolojik temelisin.
Ve Buddha cevap verdi;
– HA!?..
OHAAAA!.. NEREYİ ARADIN LAN, ÖYLE!!!
Telefon faturasını gelir, üç bin YTL… Adam kızgın… Hemen ayrıntılı fatura istenir, gelir! Aranan bütün numaralar arkadaşlarına ve dostlarına aittir.
Adam şaşkın, “Bu nasıl olur, ödeyeceğiz” derken, gözü papağanına takılır. Bir an tereddüt eder. Gece papağanı gözlemeye karar verir. Gece, papağan kafesinden çıkar ve telefonun başına gidip rehberi açar, adamın arkadaşlarını tek, tek arar…
Adam sinirden çıldırmış bir şekilde papağanı yakalar ve kanatlarından duvara çiviler;
– Bir hafta burada asılı kal da aklın başına gelsin.
Papağan sıkkın sağa sola bakarken karşı duvarda çarmıha gerilmiş Isa durmakta. Hemen muhabbete koyulur:
– Birader sen ne kadardır buradasın?
– 2000 yıldır buradayım.
– Ohaaaa!.. Nereyi aradın lan, öyle!!!
İSA NEWYORK’DA!!!
Newyork‘da bir Christmıs gecesi… Gökyüzü birden aydınlanır… Işık huzmelerinin arasından süzülen Hz. İsa yavaşça Newyork’a iniverir… Halk şaşkınlık ve hayranlık içindedir… Hz. Isa, etrafına bakındıktan sonra, en yakın süper markete girer;
– Buna dayanamam, bunca bolluk-bereket, bunca mal varken, insanlar neden aç, neden yoksul? Gelin kardeşlerim, bu malların hepsi sizin, istediğinizi alın… Artık, Tanrı’nın krallığında hiç kimse aç-yoksul olmasın…
Halk hemen markete hücum eder… Hz. İsa, orada fazla oyalanmadan, devamlı ayni sözleri yineleyerek, sırasıyla diğer süpermarketlere, dükkanlara da girer. Ortalıkta tam bir bayram havası sürerken, sıra bir Yahudi’nin süpermarketine gelir… Hz. İsa, buranın da kapılarını ardına kadar açar, kasadaki Salamon’a aynı sözleri tekrarlar… Salamon, kayıtsız bir tavırla arkasındaki perdeyi hafifçe aralar ve karısına seslenir;
– Bertha… Dolaptaki alet çantasından çekici ve çivileri getirir misin canım, o adam yine ortaya çıkmış!!!
Yukarıda bilimden söz ettim. Bunu açarsak karşımıza önce Evrim Teorisi çıkar;
İNSANLAR MAYMUN SOYUNDAN GELİR!!!
Ali okulda insanların maymun soyundan geldiğini öğrenir ve buna fazla inanmayıp annesine sorar;
– Anne insanların maymun soyundan geldiğine inanıyor musun?
– Ben inanırım oğlum. Ama babana gene de bi sor bu soruyu… O bu konuya herkesten daha iyi cevap verebilir!!!
Size Evrim Teorisi ile ilgili bir tartışmadan söz etmek isterim!
Yıllardan 1850’ler sonrası… Sanırım 1856!.. Darwin “Doğal Seçilim” kitabını yazar! İnsanın kökeni konusuna ağırlık vermemesine rağmen 1859 yılına kadar kitapçılara dağıtamaz!.. Ne var ki; “Önyargılarla çevrili bu konu öne çıkar ve büyük tartışmalara yol açar!…
Yer Oxford!… Tarih Haziran 1860!… “Türlerin Kökeni” tartışılıyor!….
Oxford piskoposu Samuel Wilberforce “Darwin’in kitabını küçümseyen” bir konuşma yapınca, karşısında Darwin’in arkadaşları Joseph Hooker ve Thomas Huxley’i bulur!… . Huxley, Darwin’i o kadar katı bir biçimde savunuyordu ki, o günden sonra kendisine “Darwin’in buldogu” lakabı takılır!…
Piskopos Wilberforce Huxley alaylı bir tavırla Huxley’e sorar;
– Maymunluğunuz büyükanne tarafından mı geliyor, büyükbaba tarafından mı?
– Birikimini önyargı ve yalanlara hizmet etmek için kullanan kültürlü bir insan olmaktansa maymundan gelmeyi tercih ederim!!!