Bir Tuhaf Hikaye
Bir türlü dinmeyen yağmurun altında hayata küfür ede ede uzunca yürüdü, her şey anlamsızdı.Elindeki poşetleri kuru bir zemine bırakıp bir sigara yaktı.Bir resim hayal etti, sigaranın dumanını üflerken.Tekrar poşetleri alarak yürümeye devam etti, sokağın sonunda bir ambulans gördü.Telaşlı kalabalığa sordu
‘ Ne oluyor burada”
” Yazık bir delikanlı sevdiğinden cevap alamayınca intihar etmiş.” Cevabını aldı, irkildi.Kendini düşündü, seneler geçmiş ama daha söyleyememişti bile.
Cesaretin zerresi yoktu bu konuda kendisinde.
Oturduğu apartmana geldi 18 katlı 6 koca blok. Her katta 8 daire.40 m2 bir evde 5 yıldır, avluya bakarak yaşamaya çalışıyordu. 5 yılda 12 iş değişikliği, daha doğrusu 11 kovulma.Son işi sabah gelen kolileri markete taşımak, öğlen gelen kolileri markete taşımak , akşam tüm çöpü dışarı taşımak, gece marketi silmek.Karşılığında 2 bira, 2 ekmek, 2 yumurta, peynir kırıntıları, 1 paket en ucuz sigara ve 5 tl para.
Ocağı yaktı peynir ve iki yumurtayı karıştırıp omlet yaptı.Bugün bir salam, bir kuru soğan, bir elma çalmıştı.Muhtemelen görüldüyse yarın önce dayak yer sonra işinden olurdu.
Balkona çıktı masa balkonda kendi odada olacak şekilde oturdu, zaten başka türlü balkona sığamazdı. Omletinden büyük bir parça alıp ,birayı yudumlayıp, sigarasını masaya koydu.Salam, omlet ,ekmek masadakileri hızlı bir şekilde yiyerek elmayı ikiye böldü, biraya katık yaptı.Tam o sırada dışarıdan bir ses geldi, yan komşusu muhtemelen karısını yine evde birisiyle yakalamıştı.Aniden art arda silah sesleri duydu, bağrışlar ,gürültü…Kapıyı biraz sonra araladı, kadın kapının arasında çıplak, sereserpe kanlar içinde yatıyordu. Başka bir adam koridorda kafası dağılmış şekilde öylece duruyordu.Açık kapıdan içeride masada bir viski şişesini gördü, o an her şeyi riske atarak hızla şişeyi alıp, evine geçti.
Elması ,bir şişe birası ve neredeyse bir kadeh eksiğiyle Jura isimli viskisi ile beraber düşünmeye başladı, avluda evlerin ışıkları silah sesinden sonra kapanmıştı.
Güldü, filmlerdeki gibi dedi. Cinayet, yüksek bloklu kapkaranlık evler, viski, eve herif alan kadın..
Yıllar öncesi olsaydı bu ortamı sadece çok sevdiği Bukowski’de okurdu.Tabii okurken muhtemelen Buddy Guy veya Muddy Waters dinlerdi. Purosunu yakar, kitaplığında dinlenirdi.
Ama şimdi sefil ve muhtemelen yarın işsiz bir hayatta bunlar sadece anılarını süslerdi. 5 yıl önce çok sevmiş, sonra… Sonrası her şeyini kaybetmişti, çünkü hayatında alkol başrole geçmişti.
Yavaşça kalktı, ağzında ”one bourbon, one scotch, one beer” nakaratıyla, inadına ortamı film karesi gibi yaşayarak. Türkiye’de değil Mississippi de gibi duyumsayarak.Banyoya geçti, duş borusuna çarşafi bağladı, tabureninde üzerine çıkıp boğazına geçirdi.Gülmeye başladı, Tarantino gibiyim dedi, güldükçe midesi bulandı, çarşaf boğazını sıktı, kusmaya başladı.Yeter bu kadar eğlence diye düşündü, tabureden inerken sıkı bir öksürük geldi, takıldı tabure kaydı.Havada asılı kaldı, kustu kustu , debelendi, ”ulan şaka yapıyorum derken ” debelendi debelenmesi kesildi , kusmuğunda boğuldu.
Sabah polis, markettekilerin hırsızlık sikayeti üzerine eve geldi.Ölüsünü banyoda kusmuk içinde buldular. Sadece ölüsünü değil, yan daire de yerde kapağı olan viskiyi de buldular.
Demeki ki komşusunu vurmuş, içkiyi çalmış sonra sarhoş olup kendini asmış dedi komser.Tabancayı aramak şimdilik akıllarına gelmedi…