Bir Nefes…
Dağların tepesinde, ormanın içinde büyük bir sanatoryumdu getirildiği yer. Bir süredir öksürüğü çok artmıştı, evde herkes onun için seferber oluyor, ilaç ve tedavilerini aksatmaması için yardımcı oluyordu. Ama bir türlü artan bu öksürük ve durumunun kötüye gitmesini engelleyememişlerdi. Öksürük, arkasından gelen öksürük nöbetleri nefes alamama ve cihaza bağlanma seansları onu da çok yormuştu aslında.
Sanatoryumda doktorlar bir haftadır bir çok test yaptılar. Sonuç genel durumu iyi ama bir şey alerji yapıyor ama o alerjik şey ne o bulunamıyordu. Ciğerler kesinlikle kötü değildi. Tansiyon, nörolojik bulgular, kan, idrar 80 yaşına göre normaldi.
Evde kaldığı süreçtede tüm gittiği doktorların raporu benzerdi. Tablonun bir anda kötüleşmeye başlama nedeni bulunamamıştı.Son iki yılda bu şekilde artarak devam ediyordu.
Sabah kahvaltısından sonra balkona çıktı, sandalyesine oturdu. Daldı yine kendi dünyasına. Orman çok güzeldi, ağaçlar aralarında kimseyi barındırmayacak şekilde birbirine sarılmıştı. Temiz havayı içine çekerken bir şarkı mırıldanmaya başladı. Böyle ne kadar zaman geçirdi bilemiyordu. Yavaşça kalktı, içeri gitti. Ufak valizinin içinden el çantasını aldı. İçinde biraz bozuk para, bir ufak ayna vardı. Yatağının üzerine onları boşalttı. El çantasının tabanında minik bir kısmı parmağı ile kaldırdı. Özel bir beze sarılmış saçları açtı kokladı. İçine çekti, tekrar tekrar kokladı. Saçlar 3 yıl önce ölmüş 60 yılık hayat arkadaşının saçlarıydı. Özel bir kimyasal ile ilk günkü gibi korunuyordu. Bir kaç damla yaş yanaklarından süzülürken öksürüğü başladı. Yavaşça saçları kaldırdı çantayı valize koydu öksürük nöbeti hızlanmıştı düğmeye bastı. Hemşire geldiğinde maskesini geçirmiş oksijen almaya çalışıyordu.