Bir Tavşan Deliği
Zaman geri mi gidiyordu, ilerliyor muydu belli değildi. Belki tam şu anın içindeydim. Bilemiyorum, gerçek anlamda bunu bilemiyorum. Uzun süredir oturduğum bu yataktan kalkıp ışığa bir ulaşabilsem bunu belki de çözebileceğim. Odanın içindeki elektrik ışığı düğmesi çok uzak, yere inemiyorum. Çünkü yerde binlerce yılan var ve yere inmemi bekliyorlar. Buraya zaten zor çıktım, kapının diğer tarafında kulaklarıma, burun deliklerime girmeye başlamışlardı çeşitli renkte ufak ufak yılanlar.
Acaba böyle bir girişle romana başlasam devamını getirebilir miydim bilemiyorum. Koyu bir kahve yapmak için kalkıp biraz kafayı dağıtmak en güzeli galiba.
Mutfakta dün geceden kalma dağınıklık çok büyük boyuttaydı. En son hatırladığım buzdolabının kapısını açmamla oluşan ışık gittikçe kuvvetlenip gözlerimi esir almıştı. Üst rafta duran karnabahar içinden kurtçuklar çıkan bir beyin gibi duruyordu, gözlerimi kaçırmaya çalıştığımda yanındaki pırasaların bilekten omuza kadar kesilmiş kollar olduğunu farkettim. Tanrım ne oluyor kapağı kapatamıyorum. Zeytin tabağında bir sürü renkli göz cansız bana bakıyor, çilek reçeli içinde barsakların barındığı kan deryası…
Acaba ilk girişi böyle yapsam sonra delirip odaya mı geçse adam.
Kahve suyu ısındı, ısıtıcının tak diye atan sesiyle kapının zili aynı anda çaldı. Kimseyi beklemiyordum gittim açtım. Kapıyı açmamla bir adım geriledim. Üstü başı kir içinde, tarifi imkansız bir koku salan tuhaf görünüşlü adam kapımda duruyordu. Kapıyı hemen kapatmak istedim, ayağını kapının arasına koydu. Ayağı diyorum ama sadece kemikler ve tırnakların durduğu biçimsiz bir iskelet. Ağzından tuhaf bir ses çıktı, dişleri görebildiğim kadarıyla devamlı yer değiştiren kara sineklerdi. Anlayabildiğim kadarıyla kahve istiyordu. Uzattığı bardağı tutmama imkan yoktu, adam bunu farkedince içeri girdi. Kahveyi kendi doldurdu. Döndü buzdolabının fişini çekti.. Bunu hemen at dedi.
Evden çıktı döndü, o odaya girme odada yılanlar var dedi. Bir ölü sinek ağzından düştü.
Böyle bir girişle acaba daha ilgi çekici hale getirebilir miydim?
Girişi düşünürken çöpümü artık dökmem gerektiğini düşündüm. Biraz çıkıp hava almak iyi gelecekti. Böylece belki de o esnada bir tavşan deliği bana yol gösterirdi. Çöpü alarak dışarı yürüdüm. Çöp bidonlarının oraya gittiğimde büyük siyah poşetlerin oynadığını, yırtıldığını gördüm. Sonra bir çöp poşetinin beni içine aldığını, bidonun içine bıraktığını hissettim.
Zor bir geceydi. Bir sürü düşünce, içkim ve ben balkonda oturmuştuk. Gecenin içindeki tek ses kafamdakilerdi, sonra sızmışım. Sabah uyandığımda kendimi bir çöp yığını gibi hissediyordum.
Acaba buradan mı başlasam.
Başlamak çok zor değil o ilk adım çok zor…