Birinci adam
Birinci adam, az sonra kılınacak olan cenaze namazına katılmak için caminin bahçesinde bekliyordu.
Hava 172 dereceydi.
Musalla taşında duran tabut ile arasında en fazla 5-6 metre vardı.
Caminin kapısından bahçeye üç basamakla iniliyordu.
Kapıdan sonraki ilk basamak, güneşin altında yanıyordu. İkinci basamak gölgeye denk geliyordu. Haliyle gölgeyi seçmişti o da…
Cenazeler, birbirinden çok hazzetmeyen insanların bolca karşılaştığı yerlerdendir yine de, belirli bir adap ile, en azından ölmüş olana duyulan saygıdan, asgari terbiye takınılır.
O sırada farketti, kendisini hiç sevmediğini bildiği adamın yaklaştığını, uzatılan eli sıktı.
İkinci adam, caminin diğer kapısından girdiği için, en alt basamaktaydı. Boyları neredeyse aynı olmasına rağmen, yeni gelen, birinci adamdan bir karış kısa gibi durmaktaydı.
Konuşmanın henüz başındayken, 3. basamakta ve gölgede olan ikinci adam, hızlı bir vücut hareketiyle, ilk basamağa çıktı.
Cehennem güneşine…
Muhtemelen, hava serinlemiş ve 169 derece filan olmuştu.
Sadece, daha kısa görünmemek için değildi bu eylem.
Basamak savaşı da değildi.
Durdurulamayan komplekslerin cami bahçesinde bile olan dışa kusulmasıydı.
Birinci adamın gözleri, erken yaşta giden arkadaşının tabutuna takıldı..
O da, kendisi gibi gölgedeydi…