Bu çivisi çıkmış Dünya’ya kendi çivinizi sağlam çakın!
Kişinin yaşadığı hayattan mutlu olması kadar daha ne değerli olabilir bu hayatta.. Eğer gerçekten mutluysa aynı zamanda hayatı da çözmüş demektir, ya da kendisi için taşıması gereken şifresini. Kararları ve sonuçlarıyla barışık demektir. Çevresini denetlemiş ve kendisine iyi gelenlerle birlikte demektir.
Unutmayın Coelho’nun dediği gibi bir bakarsınız yarın çok geç olabilir yapmak istedikleriniz için, çok geç olmadan şimdi yapın hepsini!
İnsan özüne ulaşıp hayatın şifresinin kendisi için açılımına varana değin bir sürü evreden geçer. Bir çok engellemeyi aşması gerekir. Sadece kendi çabaları da yeterli değildir. Yaşadığı ortam, ortamı paylaştığı kişiler, ortamın dengesi v.s. hepsi aşılası birer bariyerdir.
Kendi doğrularını seçtiği andan itibaren yargılanmalar başlar hayatında. Yargılayanlar zaten kendi benlerini sevmemiş olanlardır ve diğerlerini de sevemeyecek olmalarındandır ki buna siz de dahilsiniz. Yargılayıcılar kendi kalplerini sürekli olarak kendi elleriyle sıkıştırdıkları için kendi kalplerine etraflarındakileri itekleyerek zorla yer açmaya çalışırlar. Kendilerini ayrı tuttukları için diğerlerinden, ayrımcılık yapmaları da kaçınılmazdır. Bu kişiler kalplerinin kapısını ve iç ışıklarını kapatmış, sonsuza kadar karanlıkta kalamaya mahkumdurlar.. Sizi de o karanlığa çekmemeleri için başta bu kişileri hayatınızdan ekarte etmelisiniz.
Yaşadığınız ortamı özelleştirirken sadece kalbinizin sesine kulak verin. Orası sizin özeliniz, kimseye kanıtlamak zorunda olduğunuz bir şey yok. Yaşadığınız alan sizin, sadece sizin karakter ve zevkinizi taşımalı, yansıtmalı içinizi.. İçine adım attığınız andan itibaren ruhunuz huzur duymalı, sizi yormamalı, keyif vermeli. Hiç bir kurala bağlı kalmak zorunda değilsiniz. Varsın tamamen kuralsız olsun. Önemli olan siz olsun, özünüze hitap etsin.. Kullandığınız renklerle sevişin, objelerle konuşun, manzaraya kadeh kaldırın.. Deli bu kadın diyeceksiniz ama gerçekte yaşam alanınız, güne doğduğunuz yer, gününüzün gidişini ve sizin modunuzu belirler başlangıç olarak.. bu sebepten ötürü en önemli noktalardan biri hayatınızdaki..Uykularınızdaki huzur oranın yarattığı huzurdur. Sabah güne başlarken içinize dolan enerjinin anahtarı yine orasıdır. Günün verimi, bereketi başlangıçta ki pozitife uyanışınızla başlar, unutmayın.. Orası sizin partneriniz, dostunuz, sığınağınız, rahatlama alanınız, sır sandığınız, hatıra defterinizdir.. Dostlarınızla paylaştığınız zaman onlar da alanınızda sizi koklarlar önce, içlerine sindirirler, özümserler.. Sizin ruhunuz onlara geçer.. Tabii sizi seven ve değer veren dostlarınız için geçerli, gerisini silin zaten hayatlarınızdan..
Yaşamda mutlu olabilmek, gerçek anlamda dibine kadar mutlu olabilmek için önce kendinize dürüst olmanız gerekli. Kendinizi tanımanız, kendinizi kabullenmeniz gerekli.. Kendi Ben’ine ulaşım belki de bu hayatta ki en önemli ve keyifli yolculuk aslında.. Başta çok korkutucu olabilir belki. Bunun sebeplerinin başında etrafınızın üzerinizde hakim kıldığı şartlandırmalar gelir. Hayatınızda o ana değin tek başına adım atmamış olabilirsiniz, bu şartlandırmalar hayatınızı kolaylaştırıyor da olabilir. Fakat güzel olan hiç bir şeyi elde etmek kolay değildir.
Unutmayın güzellikler sabır ve sebatla gelir hayatlarımıza.
Sizi daima yolunuzdan, yönünüzden çevirmeye çalışanlar olacaktır, yılmayın asla. Zayıf anlarınız kollanacaktır, korkmayın..
Korku ruhu kemirir.
İnsan korkularını kendi yaratır ve bunlar hayattaki en büyük engellerdir. Tamamen kendi benliğinizdedir, çözümleri de aynı şekilde. Ruhunuzu kemirmelerine izin vermeyin.. Buna izin verdiğiniz takdirde hayattan beklentilerinize kavuşamamanın tek sorumlusu da yine siz olursunuz.. Unutmayın bunu!.. Kendi benliğinize ulaşmaya başladıkça hayatınızda ki negatifliklerin teker teker yok olmaya, yerlerini pozitif olayların almaya başladığını göreceksiniz. Benim son yıllarda yaşadığım olaylar ve deneyimlerim sonucunda iyiyi ve kötüyü şahsen çağırdığımıza olan inancım çok arttı. Sizler de deneyin göreceksiniz. Kendinizi tanıdıkça, etrafınızda sizi kısıtlayan ya da istem dışı sizi şekillendirmeye çalışan olay ve kimseler teker teker yok olmaya ya da etkisiz duruma gelmeye başlayacaklar.. Kendinize sadece siz hakim olmaya başlayacaksınız, ruhunuz ferahlayacak, yüzünüz aydınlanacak, bakışlarınızda ki parıltı dikkat çekecek. Artık gerçek mutluluk basamaklarına adım atıyorsunuz, güç dolu, heves dolu, hayata sevgiyle bakarak, içinize sığmayan bir kendine güven duygusuyla..
Bu öyle bir duygu ki dış görünüşünüze ve tavırlarınıza da yansımaya başlayacak. Daha önce kendinize yaptığınız sert eleştiriler yavaş yavaş beğeniye dönüşmeye başlayacak. İster kadın olun ister erkek, herkes beğenilmeyi arzu eder.. Yürüyüşünüz bile değişmeye başlayacak. Bakışlarınız daha derinleşecek, parıldayacak.. Kalabalık bir yere gittiğiniz zaman fark edileceksiniz ama siz etrafı fark etmeyeceksiniz. Artık “etraf hakkımda ne düşünüyor” gibi çekinceleriniz olmayacak çünkü. Siz sadece yaşadığınız anın keyfini sürmeye bakacaksınız. Etrafınıza ışık saçacaksınız..
Tüm bunlar olurken size asla hayatta kendinizden başka hiç bir şeye önem vermeyin demiyorum, yanlış anlaşılma da olmasın. Sadece ilk sırada yer alın diyorum.. Bunu hak ediyorsunuz..
Çevrenizde denge kurmanızda çok önemli. Dostlarınızla, ailenizle, işinizle.. Hayatınızda sıralamalar yapın taşıdıkları önem ve değere göre.. Yaptığınız sıralamada en alt sıralara düşenleri hayatınızdan çıkartın. Büyük ihtimalle listenize bunları da unutmayayım diye koyduklarınızdır onlar. Mesela giysilerinizde dahi, altı aydır kullanmadıklarınızı ayırın. Ya da belki bir gün lazım olur diye sakladıklarınızı, fuzuli yer kaplıyordur onlar.. Hayatınızın işgaline izin vermeyin..Size zaman kaybından, güç israfından başka bir şey kazandırmazlar.. Kendinizi güzellikler için yorun, meşgul edin.
Aşkı hayatınızdan eksik etmeyin, seksi de.. Bunlar sizi besler, hayata bambaşka gözle bakmanızı sağlar. Korkmayın sonu kötü biter diye. Yaşananlar, adrenalin sizin ayaklarınızı yerden kestiği sürece var olsun, boşverin. Hayat o kadar güzel ve yaşanası ki kendinizi serbest bırakın.. Bırakın hazlar size gelsin, tutkularla güzelleşin, paylaşımlarla doyuma ulaşın.. Hayat her zaman sunmaz bunları, elinizdeyse kıymetini bilin..
Bugün yapmak istedikleriniz için bahaneler üretmeyin, yapın , isteyin, arayın, gidin.. Yarın hiç kimse için bir garanti değil. Bahaneler de korkular gibi kendi üretiminiz. Sizi hayattan alıkoymaya, geciktirmeye belki de kaybettirmeye yararlar sadece. İhtiyacınız olan atak ve cesaret içinizde. Saklı bırakmayın, çıkartın ortaya. Sonuç hoşunuza gitmezse bu da bir deneyimdi der, ders sayfanıza eklersiniz bir daha tekrarlamamak için..
Hayatta yaşanan hiç bir şey boşa değil, her şeyin bir nedeni var. Ya bir ders, ya bir ödül.. Bu yüzden hep olumlu bakmak lazım gelen ve yaşananlara.. Zaten siz kendinize ulaştıktan ve özümsedikten sonra sebep sonuç ilişkilerini de kurmaya başlarsınız rahatlıkla.. Dolayısı ile hatalar ve pişmanlıklar hata olarak gözükmekten çıkar, size yön olmaya başlarlar..
Bu hayat hep toz pembe değil bir yandan da. Eskilerin deyimi ile çivisi çıktı bu dünyanın. Hayat şartları ağırlaştı, şiddet arttı. Ama önce kendinize dürüst olun neden diye.. Sevgi, saygı kalmadı.. Sömürü devrine girdik tamamen. Hayatı sömürüyoruz, dünyayı sömürüyoruz, insanları sömürüyoruz.. Herkes girmiş bir çarkın içine robot gibi devam ediyor hayata. Sevmeden, düşünmeden, saygı duymadan. Neden derse, çökecek sistemi çünkü biliyor. Ailesinin, dostlarının sorumluluğu var üzerinde, kendi yok olmuş aralarında.. Ya hala bir yerlerde bir Ben varsa, nasıl dayanır ki gerçeklere… Geldik mi yine kendi yarattığımız korkulara…
Biz önce kendimizden başlamalıyız.. Kendimize, kendi Ben’imize korkusuzca ulaşmalıyız. Kendimiz gerçekten mutlu olursak etrafımızı da mutlu kılarız.
Çıkın şu çarklardan..!
Hayatınızı elinize alın, kurallarınızı kendiniz yazın. Hayat tabii ki bazı savaşları içeriyor, sağlık, iş hayatı, aile.. Ama bunları kendinize zul kılmayın. Sonuçları size mutluluk getirecek şeyler bunlar. Hayatı sevin, insanları sevin, hayvanları sevin, dünyayı sevin..
Hayatta ki tek korkunuz geç kalmak olsun, beklemeyin asla, bekletmeyin de..
Çivisi çıkmış bu dünyaya, kendi çivinizi sağlam çakın..
Çakın ki yıkılmayın, daima var olun. Kendinizi kendiniz olarak kabul ettirin. Bu dünyanın ve hayatların kurtuluşu önce kendimizden başlıyor. Çevreniz ve diğerleri ardınızdan sizi örnek alırlar. Hayatı dibine kadar dolu dolu yaşamak herkesin arzusu, itiraf etsinler ya da etmesinler.. Mutluluk herkesin hakkı ve mutlu olmak o kadar zor da değil. Yeter ki cesaret gösterin..
Küçük şeylerin tadına varın, imkanlarınız dahilinde olabildiğince doğayla buluşun, doğanın seslerini dinlemeyi öğrenin. Bağırmadan yaşayın, dinginliğiniz dinlendirsin hayatınızı, zevklerinize vakit ayırın ne pahasına olursa olsun, notaların kıymetini bilin ve hayatınızdan eksik etmeyin, renklerin ruhunuzu yönlendirmesine izin verin, samimiyetiniz etiketiniz olsun başka da etiket taşımayın, gülümsemeniz enerji saçsın çevrenize, sevin, sevilin, sevmeyene sevmeyi öğretin…
Sizi ve hayatı seviyorum. Eddi Anter’in dediği gibi Ben Benim.. Sizler de Siz olun.. Mutlu kalın, mutlu kılın…