Carmen
Bütün kadınların içinde saklanmış bir küçük kız var mı, var, onu konuştuk.
Ama bütün kadınların içinde baskılanmış bir de Carmen var.
Dışarı çıkmak için Akdeniz umudu veren, erkek gibi erkek bir elin uzanmasını bekliyor.
Carmen, dişiliğini kendisi için yüceltir.
Erkekleri cezbetmek de, rekabette kadınları yenmek de umurunda değildir.
Kendisi için abartılı süslenir, ama yine kendisi için kayıtsız davranır.
İlgilerin tüm renklerini soğuran derin koyu siyah, ve ilgilerin temelini ateşleyen kırmızı renkleriyle, dantellerin geçirgen sansürünü beraber kullanır.
Doğru yerlerden kapattığı vücudunu, yanlış gibi görünen yerlerden yine doğru açar.
Kimsenin “terbiyesiz” yargısına hedef olmadan, herkesin “cesur” hayretini hedefler.
Ve bütün kadınların içindeki Carmen, gözlerinin altını çizer, üstünü boyar.
Ona bakanların, minicik anlarda ev sahipliği yaptığı bakışlarını, güçlü göz ve bakışlarla yanıtlar.
Kadının bakış, ve bakışın kadın olduğunu bilir.
Carmen, raksında sallanan aksesuarlarıyla vardır.
Kocaman küpeler, ve her türlü ses çıkaran, hareketli takılar, topukluların üzerinde ritm ararken, onu destekler, ve hatta alkışlarlar.
Bütün mikrokozmoslarda, onun raksındaki ritmler devinir.
Bütün kadınlarda ortaya çıkarmaları gereken birer Carmen var.
Gözlerinden ateş ve ışık çıktığında, kadınlar da, erkekler de o Carmen’i görürler.
Ve Carmen’ler de, gören herkes de, onu unutamazlar.