Necip Fazıl, üç beş kuruş zorlanmasıyla uydurmadan yazılar yazdığı küçük gazetelerde, nerdeyse her gün ağır sözcüklerle bana söver, Ankara’ya geldiği zamanlarda da hemen beni arardı... Bilirdi bana sövüp durmasına rağmen şiirlerini çok sevdiğimi... *** Geniş ve hafif çıkık alnıyla kendiliğinden tık tık oynayıp duran göz ve dudak kıyısı uzantılarını sanki özlüyor gibiyim... - Neden [...]
42 olarak hemen cevabını vereyim (dikkat, yazıda sonlara doğru farklı bir sayı da çıkabilir), sonra da nereden çıktığını anlatayım. Sabah John Llloyd ve John Mitchinson tarafından kaleme alınmış olan "Cahillikler Kitabı 2"yi okurken bu konuyu gördüm. Aslında belki de son derece gereksiz bir bilgi ama ilginç geldi işte. "Bir zamanlar G33, [...]
Aklını kullanma hürriyetini çöpe atıp bir başkasına biat eden, Öz'ünün hürriyetine sırtını dönüp kerameti kendinden menkul sözde "pir, şeyh, şıh, guru, usta" peşinde koşan... Tembel olduğundan her şeyi armut piş ağzıma düş bir "sözde bilen"den bekleyen, iradesini bir başkasına teslim eden, sözde "din, iman, sevgi" sözcükleri ile yakanıza yapışan... Çağdaş gibi görünüp taassubun [...]
Sabahın ilk saatleriydi… Gün daha uyanmamıştı.Bir kayanın üzerinde denizi seyrediyordu. Dalgalar bulunduğu kayaya , diğer kayalara , Bazen sertçe Bazen neredeyse okşayacak şekilde dokunuyordu. Zaman , mekan kavramını bir yana bırakmıştı. Deniz , Güzel, Sonsuz, Derin, Gizemli Davetkâr…. Kayanın üzerinde baktığı her [...]
Sonbaharın bitmesiyle birlikte kışı karşılıyoruz artık. Bu kış çetin geçecek gibi ama kışa girmeden önce biraz sonbaharı konuşalım istiyorum. Kasım ayı; biraz soğuk, biraz sıcak, biraz hüzünlü, biraz neşeli. Önce [...]
Ben, Doğa, Isaac Asimov’un Ben, Robot’una benzedi değil mi? Bizler robot muyuz doğa mıyız, birer simülasyon muyuz yani bir üst yaşam versiyonunun bilgisayar oyunu muyuz, yoksa Tanrı’nın yaratımı mı? Yoksa [...]
Dünyaca ünlü kemancı Fritz Kreisler konserini bitirmiş, salondan ayrılıyormuş. Bir hayranı yaklaşmış yanına. “Üstat” demiş, “Sizin kadar mükemmel çalabilmek için tüm ömrümü kemana verirdim.” Gülümseyerek yanıtlandırmış hayranını Kreisler; "Ben verdim." *** “İyi yemek, kısık ateşte pişer” [...]
Sahiden ötekileri kimin için düşünüyorsunuz? Kendiniz için mi, kendileri için mi? Shannon’ın 1948’de gündeme getirdiği enformasyon teorisi “ilerleme” ile “gelenek” arasındaki bakış açısını anlamaya yardımcı olabilir. Buna göre içinde [...]
Gülse Birsel'in çok eskiden yazdığı şu yazı tesadüfen Internet'te karşıma çıktı. Siz hiç ev kadını oldunuz mu? Evet, ben oldum çünkü yalnız yaşıyorum ve arkamdan evi derleyip, toparlayacak kimse yok. Ancak [...]