Her şey tiyatro. Yönetmen de biliyor, oynayanlar, hatta suflörler de... Hatta hatta, suflörlüğe soyunanlar, özenenler... Hepsi farkında. Hariçten bakıldığında ihtişamla yükselen bir opera binası gibi görünen... Oysa... Tahtadan, derme çatma bir sahne. Paslı bir kaç çivinin zoraki tuttuğu... Kraldan kralcı artistlerin sahnede bolca görüldüğü... Ve bedelini köprüden geçmeyen seyircilerin ödediği... [...]
Varlığımızın farkına olmamızla birlikte, aklımıza "Neden?" sorusu takılır. Neden varız? Bu soruya kendimiz cevap arayabiliriz. Belki de hazır cevaplar arasından birini benimseyebiliriz. Ya da hiç bir cevabın doğru olmadığını kabul edebiliriz. Kolay cevaplardan birisi; yüce bir varlığın her şeyin nedeni olduğudur. Yüce bir varlık tarafından her şeyin ortaya çıkarılması bir [...]
Dolma kalem manyaklığı diye bir şey olduğunu yeni öğrendim. Öğrenmek ne ki, hasta oldum hastaaa... Ciğerlerimi sirkeli sularla yıkadılar, tuz ruhuyla gargara alemine saldılar... Nafile, geçmiyor. Kalem dedim, dolma dedim. Mürekkeple, defter dedim. Nefes alıp vermek dışında, şu fani dünyada hiç bir nane ruhunun müptelası olmamakla övünüp, göğüs derisi gerim gerim ortalıkta gezinen bu [...]
Dünyanın döngüsü ve devamlılığı için büyük önem arz eden baharın müjdeleyicisi NEVRUZ'umuz, 'Bahar Ekinoksu'muz KUTLU OLSUN Karanlıklar azalıp, ışıklar artarken, Güneşin bu yükselişi ruhumuza, hayatımıza beklediğimiz o Dengeyi getirsin. Ve [...]
Bütün gece kartonlardan yaptığı sığınağının içinde üşüdü uyudu üşüdü.Sabahın ilk saatlerinde kalktı aşağı sokağa çöp arabası gelmeden orada olmalıydı. Mahalle yavaş yavaş uyanmış özellikle fırınlardan taze ekmeğin kokusu yayılıyordu. Yutkundu yürüdü. Biraz [...]
“Mustafa Sabit 01,02,03,04 yazılarını keyifle okudum, bitmesin istedim” meali yazılar aldım. Soranlar oldu; “Nasıl becerdin sekiz yılda Ortaokulu bitirmeyi” diye??? Bugün ki Önder, Haydarpaşa Lisesinde “Kişilik İnşasını” başardı. 1957 Ders yılında [...]
Düşlerimde, Düşüşlerimde Oluşlarımda Olamayışlarımda Sessizliklerimde Haykırışlarımdaydım Ben. Ağlayışlarımda Gülüşlerimde Sevinçlerimde Hüzünlerimdeydim Ben Ölümü çağırdığımda Hayatı ıskaladığımda Başaklar eğildiğinde Yağmurlar yağdığında Dağlardaki rüzgarların içindeydim Ben Hep erteleyişlerimde Gecikmelerimde Yetişemeyişlerimdeydim Ben... Kolu olmayan kapıların önünde Camı olmayan odaların içinde Havası olmayan toprakların içimdeydim Ben. Suya hasretinden kurumuş topraklarda İşçinin nasır tutmuş [...]
“Herkes gibi davranan, kendisi gibi davranamayana zorunlu olarak kızar ” Andre Gide Bu bir teselli sözü değildir. Bilinen en ağır tahriktir. Klişe söylemlerin başında gelir. Bir nevi hakaret olarak da sayılabilir. [...]
Sene 1795. Ne sen varsın, ne de ben. Sanki şimdi varsın…? Tamam, tamam … felsefe yapmayalım, konumuza girelim. Sene 1795, Fransız hükümeti bir duyuru yapar, “gıdaların bozulmadan saklanmasını bulana acayip bir para verilecektir…” Ödülü [...]