Cesaret En Büyük Eksiğimiz
Korkmayın.
Korkularınız, başkalarının deneyimlerinden, arkeolojiik amatör kazılarla çıkardıklarınız.
Çıkarımsama bile demişler, güldüm.
Edebiyat var, o ayrı ve, o derin.
Ucuz romanlar ve senaryolar, gazetelerde 3. sayfalar, magazin filan da var.
Başkalarının deneyimlerinden öğrenmek de çok güzel.
Ama eğer başkalarının deneyimlerinden öğreniyorsanız, rivayetlere değil, hikayelere odaklanın.
Birinci ağızdan dinlemek, aktaranların sınırlı filtre ve sansürlerini aşmanızı sağlar.
Aktaranlar her zaman şüpheli, ama en azından görmüş, ya da en azından duymuş olmalılar.
Miş’li geçmişe hiç güvenmeyin, di’li geçmiş bile iyi değil, her hikayeyi öznesinden, öznelerinden dinlemek lazım.
Kahraman yalnız bir yolcudur.
Onu kalabalıktan ayıran tek fark, cesaretidir.
Ve edebiyat açısından bakarsak, roman kahramanlarının hepsi, anlatılmaya değer hikayeleri olanlardır.
Kalabalıklar mutsuzluklardan korunmaya odaklanır, ama kahraman, mutluluğu arar.
Hepimiz, ve her zaman yalnızız, ama hepimiz kahraman değiliz.
Bizi kahramanın cesaretine, sadece kendimize dair merakımız yükseltebilir.
Kendi kahramanlık potansiyelimize ulaşmak için, önce öğretenleri ve öğretilenleri, sonra güncel değerleri, ve en son, kendimize koyduğumuz sınırları aşmamız gerekir.
Cesaret en büyük eksiğimiz.
Korkularımızın hepsi, diğer insanların cümlelerinden ibaret.
Ve sadece yalnızlığa cesareti olanlar, mutluluğu aramayı hak ederler.
Kendimiz olmanın tek yolu bu, diğer insanların cümlelerinden, hatta kelimelerinden bağımsız olmakta buluşalım.