Cesur Yürekli Kadın: Suad Derviş
Cumhuriyetin başlangıçından, 40’ lı yılların sonuna kadar olan süreçte, basının en ses getiren gazetecilerinden Suad Derviş, 1905’de Küçük Çamlıca’da, Bizans Manastırı’nın temelleri üzerine yapılmış bir köşkte doğdu. Diğer ismi Hatice Saadet Baraner’dir. Dedesi, ilk kez Avrupa’ya giden altı öğrenciden biri ve Darüfünun’un kurucularından olan kimyager Müşir Derviş paşa, babası profesör İsmail Derviş, annesi Abdülaziz’in mabeyincisi Kamil beyin kızı Hesna hanımdır. Küçüklüğünde frnasız mürebbiyelerle büyümüş, bu sayede de mükemmel bir fransızcaya sahip olmuştur. Ailesi tarafından,, ablası ile birlikte Almanya’ya eğitim almak üzere gönderilen Suad Derviş bir süre Berlin Üniversitesi’nde edebiyat okudu.
Son Posta, Vatan, Cumhuriyet, Gece Postası’nda yayımlanan röportaj ve romanlarıyla dikkat çeken yazar, ayrıca Yeni Edebiyat gazetesini çıkarmış, İkdam gazetesinde kadın sayfası düzenleyerek bir çığır açmıştır. Fransa’da yayınlanan ilk türk romanı olan Ankara Mahpusu kendisine aittir. Feminizmin ilk temsilcilerinden ve ilk basın sendikasının başkanıdır.
Suad Derviş’in ilk eser,i 1918’de basılan Hezeyan şiiridir. Çocukluk arkadaşı Nazım Hikmet, genç kadına karşı her zaman platonik bir aşk duymuş ve “Gölgesi” isimli şiirinde, “Eğemedim o kadının başını, ağlasa da gizliyor gözlerinin yaşını” dizeleriyle bu hislerini dile getirmiştir.
Şadan isimli bir genç kızın hayatını anlatan ilk romanı Kara Kitap 1920’de yayınlandığında, edebiyat dünyasında şaşkınlıkla karşılanmıştır. Suad Derviş, osmanlı aristokrasisine mensup bir aileden gelmesine karşın, her zaman işçi sınıfının yanında yer almış, marksizimi sorgulamış, bu sebeple de dışlanmıştır. 1944 yılında tutuklanıp, uzun süre sorgulanması sırasında bebeğini düşürmesinin ardından, 8 ay tutuklu kalmış, sonrasında sürgüne gönderilmiştir. Yıl 1920, bir yazar, aydın bir kadın düşüncelerinden dolayı tutuklanıyor, vatanından uzakta sürgün hayatı yaşamaya zorlanıyor. Yıl 2015 insanlar hala söyledikleri, yazdıkları, düşündükleri yüzünden hapislerde. Aradan bunca zaman geçmiş olmasına rağmen, hiç bir şeyin değişmemesi ne büyük bir hayalkırıklığı.
Suad Derviş dört kere evlenmiştir. Son eşi, Atatürk’ün kuzeni Reşat Fuat Baraner’dir. Bir toplantıda Baraner’in eşi olarak tanıtıldığında, “Ben yazar Suad Derviş’im” diye bir söylemde bulunması, günümüzde bile bir çok kadının eşlerinin, sevgililerinin imkanlarıyla bir yerlere gelmeyi tercih ettikleri göz önüne alınırsa, üzerinde düşünülmesi gereken bir davranıştır. Ondan öğrenmemiz gereken bir şeyler var mı sizce de….
ESERLERİ:
Hiç Biri
Çılgın Gibi
Fosforlu Cevriye
Aksaraydan Bir Perihan
Ankara Mahpusu
Bir Buhran Gecesi
Ne Ses Ne Bir Nefes
Emine
Fatmanın Günahı
Gönül Gibi
Onu Bekliyorum
Onları Ben Öldürdüm
Bir İstanbul Gecesi
Baba Oğul
Ben mi
Behicenin Talipleri