Chris Potter – Sirens
Chris Potter kuşağının en iyi saksofoncularından biri sayılıyor ve yaptığı her albümle dinleyicisini şaşırtmaya devam ediyor.
Sirens adını taşıyan son albümünün; bazen klişeştiğini düşünüyor olsak da kendine has müzikal bir dünya kurmuş olan ünlü ECM şirketinden çıktığını duyduğumuzda şaşırmadık değil. Ancak düşününce Potter’ın, Dave Holland Quintet albümlerinde ve Paul Motian’ın 2011’de yayınlanmış son albümünde sideman olarak yeraldığını hatırladık.
Antik Çağ’ın en büyük ozanı Homeros’un ünlü destanı Odysseia’dan hareketle yaptığı bestelerden oluşan albümünde lidere, sıklıkla birlikte çalıştığı müzisyenler eşlik ediyorlar. Basta Larry Grenadier, davulda Eric Harland ve piyanoda Craig Taborn’un yanısıra, tuşlu çalgılarda Kübalı genç yetenek David Virelles de yeralıyor.
Kitabı lisedeyken severek okuduğunu; o dönemde üzerine çok da düşünmediğini söyleyen Potter, bu görkemli destanı yakın zamanlarda tekrardan ziyaret ettiğinde güzelliğinden ve farklı temaların şaşırtıcı bir şekilde oluşturduğu bütünsellikten çok etkilendiğini ancak Odysseia üzerine müzik yapmak gibi bir niyetle yola çıkmadığını söylüyor ve ekliyor:
“Üzerine gitmek istediğim müzikal bir sound vardı. Bunun akustik olmasını istediğimi biliyordum ve ferah bir şey olmasını istediğimi biliyordum. Bir süre sonra farkettim ki, kitabın yarattığı ruh hali; o, ‘zamanın ötesinde olma duygusu’, benim aradığım şeye tam da uyuyordu.”
Post bop estetiğinin tüm unsurlarının başarıyla yansıdığı albümün başından sonuna dek tematik bir bütünsellik arzettiğini söyleyebiliriz. Grubun istisnasız tüm üyelerinin birinci sınıf işçilik sergilediği albümde yeralan 9 parça da, sadece icracılığıyla değil besteciliğiyle de çok müstesna bir yere sahip olan Chris Potter’ın kaleminden çıkmış.
Bir öykü okur gibi kesintisiz dinlenilmesini önerdiğimiz albümde öne çıkan icralar da yok değil. Albüme adını veren ve destana konu olan yaratıkların ürkütücü karakterlerini büyük bir başarıyla yansıtan Sirens ve Homeros’un ünlü dizesinden hareketle yazılan Wine Dark Sea kusursuz denecek ensambl pasajları, ritmik nüansları ve nefes kesici soloları içeriyor. Uzmanlar gizemini tartışmaya devam ededursun; biz, Aşil’in Ege denizi kıyısında otururken ağzından dökülen ‘şarap karası deniz’ dizesinin, günbatımının kızıllığını ifade etttiğini düşünmekten hoşlanıyoruz.
Chris Potter yeni albümüyle bizi cazın büyüleyici sesler dünyasına davet ediyor. Sirenlerin sesleri böylesine güzelken kayalıklardan korkmanın alemi yok. Madem ki caz bir anlamda korkusuzluğun müziğidir, aklınızı başınızda tutmaya çalışmanın ne faydası, kendinizi akışa bırakmanın ne zararı olur ki?
Hararetle tavsiye olunur.