Çizmeli Kedi ve Norah Jones
Rivayet olunur ki, son ameliyatına alınmadan önce caz davulcusu Buddy Rich’e, herhangi bir alerjisi olup olmadığı sorulmuş. Hiç tereddüt etmeden cevaplamış ünlü müzisyen: “Evet, country müzik!”
Aynı topraktan köklenen bu iki müzik türünün bırakalım bir sentez doğurmasını isimlerinin yanyana anılması dahi tuhaf karşılanıyor müzik çevreleri tarafından. Hatta çoğu zaman Blues Brothers filminde olduğu üzere, birbirlerine düşman iki müzik türü hatta yaşam biçimi olarak algılanıyor, sunuluyor. Bununla birlikte iki tür arasında hiçbir ilişki olmadığı da söylenemez. Bazı country şarkıları standard caz repertuvarına girmiş olmasına rağmen bu oldukça istisnasi bir durum ancak caz müzisyenlerinin country çalıp söylemeleri göreceli olarak daha yaygın.
Geçmişte Ray Charles gibi country şarkılarını repertuvarına almış hatta endüstrinin ve dinleyici kitlesinin tüm itirazlarına rağmen country tadında (ve çok da keyifli) albümler yayınlamış olan müzisyenler olduğu gibi yakın tarihte aynı sahneyi paylaşmış Willie Nelson ve Wynton Marsalis gibi her ikisi de kendi kulvarlarında ikonik hale gelmiş isimler var. Bu isimlere aslen country müzisyeni olmasına rağmen kariyeri boyunca cazla yakinen flört etmiş Bela Fleck ya da anlı şanlı caz müzisyeni olmasına rağmen çok sayıda country albümüne ve müzisyenine eşlik etmiş hatta country-caz alaşımı albümler kaydetmiş olan Bill Frisell’ı da eklemek mümkün.
Lafı daha fazla dolandırmadan neden böyle bir girizgah yaptığımızı yazalım: Norah Jones yeni bir albümle, hem de saf country bir albümle tekrardan gündemde.
Bunda, emprezaryo Arif Mardin tarafından keşfedilmiş olmasının payı çoktur; Norah Jones ülkemizde de yakından takip edilen ve çoğunlukla caz kategorisine alınan albümleriyle bilinen dünyaca ünlü bir caz vokalisti.
Kariyerini yakından takip edenler için bu durum pek sürpriz sayılmayacaktır çünkü Jones’un Grammy ödüllü ilk albümü Come Away With Me, her birisi enstrumanında virtüöz düzeyine erişmiş caz müzisyenlerinin eşliğiyle kotarılmış olmasına rağmen, orijinal şarkıların yanısıra, county müziğin ikonik ismi Hank Williams ve erken dönem rock ‘n’ roll yıldızı John D. Loudermilk bestelerini de içeriyordu ve sonuçta aslında caz ve country harmanı bir sound’a sahipti.
Jones, 2009’da New York’da gerçekleştirilmiş olan Ray Charles saygı gecesinde, Marsalis ve Nelson’la birlikte aynı sahneyi paylaşmış ve Charles’ın country repertuvarından seçilmiş şarkıları seslendirmişti.
Ayrıca The Little Willies adını taşıyan ve tümüyle country ve folk müzisyenlerinden oluşan grupla birlikte 2006 ve 2012’de iki albüm yayınlamış olduklarını da not edelim. Özetle Jones, bir çok yaşıtı ve çağdaşı gibi, bir ayağı cazda, diğeri country müzikte, türler arası olmaktan haz alan bir tavra sahip.
Gelelim yeni albüme.
Öncelikle “No Fool, No Fun” adını taşıyan albüm bir solo çalışma değil, Puss N Boots (Çizmeli Kedi?) imzasıyla çıktı. 2008’den bu yana New York’da muhtelif kulüplerde sahne alan grup, Norah Jones, Sasha Dobson ve Catherine Popper’dan oluşuyor. Sasha Dobson daha önce iki albüm yayınlamış bir caz vokalisti. Üçlünün en az tanınan üyesi Catherine Popper ise basçı olarak muhtelif rock gruplarında çalışmış.
Albüm, 5 orijinal bestenin yanısıra 7 cover şarkıyı içeriyor. Zamanında Johnn Cash tarafından meşhur edilmiş Rodney Crowell bestesi “Bull Rider” ve Robbie Robertson imzalı The Band klasiği “Twilight” ilk anda dikkati çeken şarkılar arasında yeralıyor. Neil Young mücevheri “Down by the River” yorumunda ise Young’ı bir nebze hatırlatan solosuyla Norah Jones’un elektrikli gitarda da hiç fena bir iş çıkarmadığına şahit oluyoruz. Kütür kütür rock ritmine ve dozu pek yerinde delişmen tavra sahip Jones bestesi “Don’t Know What It Means” ve ana vokalde kendisinin yeraldığı Dobson orijinali “Sex Degrees of Separation” ise bizce albümün en keyifli iki şarkısı.
Albümü güzel kılan esas unsur, kanaatimizce, üç vokalin birbirleriyle olan mükemmel uyumuyla abartısız bir şekilde ve gerektiği gibi icra edilen şarkılar olduğu kadar müzisyenlerin samimi, kibirsiz ve sade tavırları. Basit ama kulak verildiğinde içinde barındırdığı renklerin cömertçe açığa çıktığı ve öykü anlatma derdinde olan bir kayıtla karşı karşıyayız.
Puss N Boots, her biri kendi yolunda emin adımlarla ilerleyen üç iyi müzisyenin bir yan projesi olarak mı kalacak, bilinmez ancak “No Fool, No Fun”, popüler müzikte sağanak gibi yağan, birbirinin karbonu şaşaalı ve haşmetli albümlerden sıkılanlar için ilaç niteliğinde bir albüm.
Bu güzel çalışma umarız en kısa sürede Türkiye müzik marketlerindeki yerini alır.