Dahiler ve Aşkları…
Bu hafta sizlere tavsiye etmek istediğim kitap “Dahiler ve Aşkları”…
Özcan Erdoğan’ın hazırladığı bu kitapta Louis Aragon’dan Charles Pierre Baudelaire’e; Che Guevera’dan Charlie Chaplin’e; Virginia Woolf’tan Victor Hugo’ya geniş bir yelpaze yer alıyor. Her bir ismin biyografisini başka bir değerli kalemden okumak da kitabın okunulabilirliğini daha keyifli hale getiriyor. Örneğin Louis Aragon’un yaşamını Bahadır Gülmez’in gerçekçi kalemiyle tahlil ederken; bir başka tarihi kimlik olan Nazım Hikmet’i Efe Duyan’ın lirik tarzıyla okuyoruz. Tarihe damgasını vuran her isim, tüm özeli ve gizemiyle kitapta okuyucuyla buluşuyor.
Edebiyatla ilgilenen ve okumayı seven insanların genel itibariyle biyografik eserleri okumayı sevdiklerini ve eninde sonunda rotalarını biyografik eserler ve araştırma kitaplarına çevirdiklerini az çok hepimiz biliriz. Bir noktadan sonra romanın ve öykünün yerini, insanın bilgi dağarcığını zenginleştirecek, gelişimini etkileyecek ve entelektüel altyapısına birikim olacak nitelikteki kitaplar alır. Elbette edebi kitaplardan da asla kopulmaz, onlar da okunmaya ve kültürel tat olarak kalmaya devam ederler ancak okuyucu artık bununla yetinmez. Daha çok şey öğrenmek adına biyografik eserlere eğilim gösterir. İşte tam da bu noktada okuyucuların duyularına hitap edecek bir eser olarak “Dahiler ve Aşkları”nın okunmasından yanayım. Kitaplarını okuduğumuz, icatlarını kullandığımız, tarihi eylemlerini ezberleyerek öğrendiğimiz çok sayıda ismin yaşam hikâyelerine daha yakından bakmak adına bundan daha hızlı ve seri bir adım olacağını sanmıyorum.
Sanırım kitapta yazanlardan bazı örnekleri sunmak içeriği daha iyi anlatmak adına faydalı olacaktır: Komünist şair ve Fransız romancı Louis Aragon’un özellikle II. Dünya Savaşı sırasındaki gizli karşı koyma hareketi, erotik şiirleri ve sürrealizmin kurucularından biri olduğu zaten bilinen özellikleridir. Peki ama; evlilik dışı bir ilişki sonucu dünyaya geldiğini, yıllarca annesine teyze dediğini, annesinin işlettiği pansiyondaki yabancı kadınlarla ilk olarak aşkı tattığını ve hayatı boyunca da hep yabancı kadınlara aşık olduğunu biliyor muydunuz? Ya da Charles Pierre Baudelaire’in modern Paris’in metropol yaşantısı üzerine inşa ettiği edebiyatı ve eleştiri yazıları ile yenilikçi estetiğin başlangıcı sayıldığını bir yerlerde okumuşluğumuz vardır ancak kadınların onun gözünde bayağı olduğunu, hayvandan bir farklarının olmadığını, iğrenç varlıklar olduğunu ve bu yargılara varma aşamasını bu kitapta detaylıca okuyabilirsiniz. Son olarak da benim özelikle merak ederek okuduğum bir isimden bahsetmek istiyorum; Frida Kahlo’dan… Frida’nın ismini ilk duyduğum andan itibaren cesaretine, duruşuna, gücüne ve azmine hayran kalmış bir kişi olarak, elbette ki bu bölümü daha büyük bir merakla ve keyifle okudum. Yıllar içinde ona dair az çok bilgi edinmiş ve başarılı bir ressam oluşunun yanı sıra hayat mücadelesine de tanık olmuştum. “Bildiklerim dışında bu kitap bana daha başka ne sunabilir?” sorusuna cevap aradığım sırada şaşırtıcı satırları okuduğumu itiraf etmeliyim.
Özetle; son dönemlerde okuduğum en başarılı araştırma kitaplarından biri olduğuna inandığım “Dahiler ve Aşkları” kesinlikle okunmaya değer bir yapıt. Başta kitabı hazırlayan Özcan Erdoğan olmak üzere, bilgi birikimlerini esirgemeyen ve bu ünlü şahısların hayatına başka bir perspektifle bakmamızı sağlayan diğer kalemşörleri de tebrik ediyorum. Emek vererek, ciddi çalışmalar sonucunda ve belli ki çok sayıda kitabın özü olarak harmanlanan bu eser, bence kütüphanenizdeki yerini almalı. Keyifli okumalar diliyorum.
İlk Yayın: http://www.oncuhaberler.com