Değer mi?
“Herkes gibi davranan, kendisi gibi davranamayana zorunlu olarak kızar ” Andre Gide
“Yaşamımız önem verdiğimiz olaylara karşı sessiz kaldığımız gün son bulmaya başlar.” Martin Luther King
İnsan olmak, genel kanıyı umursamak mıdır?
İnsan içinde yaşadığı topluma uyum sağladığı kadar mı vardır?
Doğumdan ölüme kendiliğimizden her gün eriyip, yığıntıdan her an kendimize mi katmaktayız?
“Ama toplum içerisinde yaşıyoruz, -mış gibi yapmalıyız” diyenlerin kazanan olduğu,
Değerlerin, değersizleştiği sayısal öbekleşmelerde, ruhunu satmak elzem midir?
Doğumdan ölüme üç maymunu oynamak haysiyetsizlik değil midir?
“Ayrık otu” denip ayıklanmamak için, hürce yaşayamamak bir çare midir?
Kendiliğinin bilincini yitirmek ve sıradan olmak ne içindir?
Neşemizi kaybedip, benliğimizi kaybedip, kendimizi kaybedip sıradan ve sayısal çoğunluktan olmak…
Ve kendimize asıl sorulması gereken soru:
Buna değer mi?
Unutulmamalıdır ki yüce bir ruh için beğenilmek de beğenilmemek de; onaylanmak da onaylanmamak da önemsizdir…
Akıntı üzerilerine geliyorsa, akıntıya karşı kürek çekmeyenler er ya da geç kendilerini şelalenin dibinde bulacaklardır…
Kitle ile yürümek değildir maharet; gerektiğinde kitlelere rağmen adım atmaktır asıl mesele…
Kendin, fikrin, yolun, özünün hürriyeti, özgünlüğün, değerlerin, her daim egemen atılım isteğin vasatın iradesine teslim edilemeyecek kadar mühimdir…
Platon sorar: “– Bilgisizlik neden kötüdür?” diye…
Cevabı kendisi şöyle verir:
“– Cahil kişi güzellikten, iyilikten, akıldan yoksunken; hepsini kendisine toplamış sanır da onda…”
Yine Platon’un dediği gibi:
“Işığa kavuşmak için karanlığa meydan okumak gerekir!”