Değişimi Kabullenmek!
Değişim. Son yıllarda çok duyar olduk bu sözü. Yaşam tarzları, meslekler, tüketimler, alışkanlıklar…Her alanda değişimden bahsediliyor. Yaşadığımız çağın en temel kurallarından biri oldu. Eskiyi anıp, hatıra olarak geride bırakırken eski kalmamak için de değişime ayak uydurma çabasına girdik, aynı kalmamaya çalıştık hala da devam ediyoruz. Eskiye takılıp kalınmamalı da. Yenilenmeyi kabullenmek gerek.
Bazen elinden gelenin en iyisini yapıp sonuca varamayanlarla karşılaşıyoruz. “Ben elimden geleni yaptım ama olmuyor” diyenleri siz de duydunuz dimi? Potansiyellerinin ne kadarını kullandılar acaba? Ne kadar ileri gittiler? Klasik yöntemleri deneyip pes mi ettiler yoksa gerçekten değişmiş bir halde mi denediler? Aslında sandığımızdan daha donanımlıyız ama sahip olduklarımızı kullanmayı bilmiyoruz. Potansiyel… Ne kadar dolu bir kelime aslında. Bir kimsenin potansiyeli, bir markanın potansiyeli, bir telefonun veya bir eşyanın ya da bir ülkenin.
“Potansiyeli” keşfetmeye nerden başlanmalı da, bir fayda sağlanmalı? Bir insandan mı, bir şirketten ya da markadan mı yoksa bir ülkeden mi? Nereden başlanmalı da iyi bir sonuca ulaşılmalı? Yolda kaybolmak yerine, neden-niçin sorularını sorarak hedef belirlenmeli. Biz hep en iyisini yaptığımızı düşünerek erken pes ediyoruz. Şimdi biz kendi potansiyelimizi ne kadar biliyoruz? Sadece sizden değil, hepimizden bahsediyorum. Sahip olduklarımızı potansiyel olarak görmüyoruz ve bu durumdan hiç yorulmuyoruz. Elbette engeller çıkacak, onlar olmadan başarmanın tadı çıkmayacaktır zaten. Ama yılmadan devam etme fikrine inanılmalı. O engeli aşmanın tadını aldıktan sonra, seveceksiniz onları.
Topraklarımızın ve insanlarımızın dünden bugüne olağanüstü bir potansiyeli var. 10.000 yıldır kültürleri bünyesinde bir araya getiren bir merkez Türkiye. Bu potansiyelin farkına varıp gücünü keşfetme yolunda. Hedefinde ise değişimde uzmanlaşmak ve fırsatları en iyi şekilde değerlendirmek var.Köklü ve sağlam geçmişiyle, gücünü ve potansiyelini keşfetme yolunda. Türkiye artık, endüstriyel ve kültürel bağlamda, ulusal ve ulusarası bağlamda “Gücünü keşfet” diyor.
Potansiyeli fark ettikten sonra, biraz cesarete sahip olunmalı. Korkmamak gerek. Değişmek ürkütücü ve inanılmaz bir hıza sahip. Onu yakalamak ve ayak uydurmayı bilmek gerekiyor. Bu duruma kendinizi yabancı hissedebilirsiniz. Ama en azından deneyin,“değişin” demekle kalmayın. Ucu size de dokunsun. Çünkü “bana bir şey olmasın”larla geçmez b hayat. Ahmet Hamdi Tanpınar “Hiç kimse değişime karşı değildir, yeter ki ucu kendisine dokunmasın” diyor. Evet, değişime karşı değiliz ama risk almaktan korktuğumuz için herhangi bir eyleme geçmiyoruz. Doğru zamanda riskler alın. Kendinize güvenin ama bakış açınızı da hep sorgulayın. Körü körüne inanmayın. Başkalarının ne diyeceğine aldırış etmeyin, onlar bunu yaptıkları için aynı kaldılar. Farklı olmak normaldir, unutmayın.
Potansiyelinizi birinin keşfetmesini bekliyor olabilirsiniz. Ancak bazen de insanın kendisinin bir şeyler yapması gerekiyor. Hayat çok uzun bir yolculuk. İçinde birbirini nötrleyen duygular barındırıyor. Mutluluk, hüzün, coşku keder, başarı ve başarısızlık…
Değişim ürkütücü bir hıza sahip. Ama bugün yavaş ilerleme kaydeden ne kaldı ki? Yavaş ilerleyen sadece biz kaldık. Dikkatimizin dağıtılmasına ve aklımızla alay edilmesine izin veriyoruz. Potansiyelimizin farkına varmalı, ileriye dönük işler yapmalıyız.
Hayal kurun. Ulaşmak istediğiniz noktaya ulaşmak için sizi motive edecek en büyük etken hayal kurmaktır. Kendinize inanın. Başkalarının ne dediğini boş verin. Gerçek tüm çıplaklığıyla karşımızda duruyor. Bir yere takılıp kalmakla olacak iş değil maalesef değişim. Kabullenin ve elinizden gelenin daha iyisini yapmaya çalışın…
