Dijital Balıklar Kaçarken
Herkes istediği yöne gidebilir ama biz sadece şu yöne giden yollar yaptık!
Artık ChatGPT ile biraz sohbet edip onun ayar vermesine imkân tanımak giderek norm halini alıyor. Bir fikrim var ve ona bunu açmadan önce sordum: Son yıllarda dünyanın pek çok ülkesinde insanların pragmatik ve muhafazakâr liderleri seçmesinin gerisinde ne yatıyor? İlk etapta altı temel madde sıraladı ve her birini kısaca açıkladı: Ekonomik belirsizlik, göç ve ulusal kimlik, globalleşme, terörizm ve güvenlik endişeleri, mevcut kurumlara olan güvensizlik, popülist duygular.
Birinci madde üzerinden devam ettim ve ekonomik belirsizlik ile internet marifetiyle her gün beynimizin içine dökülen tonlarca enformasyon arasında bir korelasyon kurulup kurulamayacağını sordum. Bir tür “acaba bir şey kaçırıyor muyum?” endişesi. Her ne kadar çok kritik olarak nitelendirmese de ‘olabilir’ dedi ve bazı örnekler verdi.
Mesela kendi yaşamında ekonomik belirsizlik olan ya da belli bir ekonomik seviyeye sahip olan birey, yaşadığı ülkenin başka şehirlerinde ya da dünyanın başka ülkelerinde çok daha iyi bir ekonomik yaşamın olduğunu internetten kendi gözleriyle görebilmekte. Bu da bir şeyleri kaçırdığı hissine kapılmasına neden olabilmekte. Bu bilgi akışı ve etki internet ile çıkmadı; her zaman vardı. Ancak internet bunun ulaşım hızını ve hacmini artırdı. Eskiden günde bir doza maruz kalan birey şimdi her saat yüzlerce doz alıyor ve bir şey yapmaya zorlanıyor!
ChatGPT konuyu sadece ekonomik değil toplumsal açıdan da ele aldı. Internet erişimi olan birey toplumsal açıdan da kendisini-ülkesini başka birey ya da ülkelerle daha hassas şekilde kıyaslayabilir hale geldi. Eskiden köyden şehre inmediği sürece tüm dünyanın köyündeki gibi yaşadığını sanan birey önce televizyon ile dürtüldü şimdi de internet ile şamar oğlanına dönüştürülüyor.
Internet de bir araç olduğuna göre suçu internete yıkarken göz ardı edilmemesi gereken bir boyut da var. O da bireylerin o aracı ele alma kapasiteleri. Her gün beyninin içine kamyon kamyon dökülen bilgi çöp de olabilir hayat kalitesini artırıcı değerli enformasyon da. Aradaki farkı yaratacak olan şey de bireyin bazı “ayıklayıcı” bilişsel becerilere sahip olması. Bunların başında da sorgulayıcı akıl, eleştirel düşünce gelmekte. Feynman’ın bilim insanlarına verdiği öğüdü anımsamakta fayda var. Önce diyor kendinizi aldatmayın. Çünkü en kolay aldatabileceğiniz ilk kişi kendinizsiniz.
Nasıl? Bir şeyi ispat etme motivasyonundaki bilim insanının kendi teorisi lehine nesnelliği bir kenara bırakması yüksek olasılıktır. Bunun sıradan bireylerdeki izdüşümü kişisel tercih-inanç-duygu ve alışkanlıklara sıkı sıkı sarılmak ve alternatiflerini kesinlikle reddetmek olabilir. Kişinin kendisi bu reddin ilk halkasıdır. Kişi giderek kendisini küçük bir hücreye hapseder ve “dışarı” ile irtibatını keser. Ancak bu varoluşsal yalnızlığı aşmak için de fırsat kollar. O fırsatı yakaladığı anlarda ötekilerini de kendisi için kabul ettiği o değişmez standartlara göre yaşamaya zorlar. Doğrudan ya da dolaylı yollarla. Herkes istediği yöne gidebilir ama biz sadece şu yöne giden yollar yaptık! ‘Bilgi toplumu’ bilgilenen toplum anlamına geliyordu. Artık insansız-toplumsuz bilgi anlamına mı gelmeye başlıyor? Şurada yapay zekâ diye başka bir ‘şey’ var. Belki o ‘bilgi’yi doğruca kullanabilir!