Dijital Özgürlük
Türkiye internet özgürlüğünde sınırda. Internetin götürüldüğü yerlerde yarattığı fırsat ile açtığı tahribat arasında belli bir oranın korunması ise kimsenin umurunda değil gibi.
ABD merkezli Freedom House kuruluşunun dünyadaki internet ve medya özgürlüğü konusundaki 2016 raporu yayınlandı. Buna göre dünya nüfusunun %40’ı özgür, %24’ü kısmen özgür, %36’sı ise özgür değil.
Özgür olarak kategorize edilen ülkeler bir kaç istisna hariç Avrupa, İskandinavya, Baltık, Kuzey ve Güney Amerika, Avustralya, Yeni Zelanda, Hindistan, Japonya, Moğolistan ve bazı Güney Afrika ülkeleri. Kısmen özgür olan ülkeler Ukrayna, Türkiye, Azerbeycan, Meksika, Endonezya gibi ülkeler. Çin, Rusya dahil pek çok Asya ülkeleri ile Afrika ve Orta Doğu ülkelerinin neredeyse tamamı ise “özgür değil” statüsünde.
Türkiye 0 – 100 arası skalada 53 puan almış ve bir önceki yıla göre puan kaybetmiş durumda. Politik Haklar konusunda 7 üzerinden 3, sivil haklar konusunda ise 4 almış. Geçen seneki değerleri ile aynı.
Tüm dünya söz konusu olduğunda raporun bazı temel tespitleri şöyle :
Dünyada internet özgürlüğü gerilemeye devam ediyor. Son altı yıldır genel ortalama düşüyor. Bu da dünyanın dijital muhafazakarlaşmasının devam ettiğinin bir göstergesi.
Bu aslında iç içe geçmiş ikili bir sarmal. Bu tür gerileme tespitleri genelde ülke yönetimlerinin vatandaş üzerindeki özgürlük kısıtlamalarına işaret ediyor. Oysa resmin tamamı bu değil. Acaba internete bağlananların dijitalleşmeye etkisi nedir? Bağlantı oranı arttıkça dijital yaşam liberalleşiyor mu, muhafazakarlaşıyor mu? Netameli bir konu.
Şu an liberallerin odaklandığı tek şey internet erişimini her yere götürmek. Götürdükleri yerde bunun yaratacağı tahribat ile katkı arasındaki oranı belli bir düzeyde koruma gibi bir motivasyon veya amaç yok!
Sosyal medya etkileşimi en çok mağduriyete uğrayan dijital bileşke. 38 ülkede insanlar sosyal medya paylaşımlarından dolayı göz altına alınmış. Facebook’ta bir paylaşımda bulunduğu için tutuklanma potansiyeli olan nüfusun oranı global internet nüfusunun %27’si. Yani her dört kişiden biri, sosyal medya paylaşımından dolayı tutuklanma riskine sahip.
Internetin en özgür olduğu ülkeler listesinde Estonya ile İzlanda başı çekiyor. Bunları Kanada, ABD, Avustralya, Japonya, İngiltere, Fransa gibi ülkeler izliyor. Listenin son sıralarında ise İran, Suriye ve Çin var.
Internet özgürlüğü söz konusu olduğunda dünyanın ancak %24’ü “özgür” %29’u “kısmen özgür” (Türkiye de bu grupta), %35’i ise “özgür değil” statüsünde.
Öteki pek çok açıdan Türkiye ile yarışamayacak durumda olduğu halde internet özgürlüğü söz konusu olduğunda ülkemizden daha iyi konumda olan bazı ülkeler şunlar : Ruanda, Uganda, Angola, Nijerya, Kolombiya, Kenya. Ya da şu ülkelerin ilerisinde olduğumuz için sevinelim mi? Myanmar, Sudan, Gambia, Bahreyn, Vietnam, Etiyopya, Suriye.
Türkiye belki de şu tespit söz konusu olduğunda yalnız değil. Sokaktaki vatandaş için geçerli olan kanunlar ile onlardan “daha eşit” olan bir grup vatandaş için geçerli olanlar aynı değil. Bu daha eşit kategorisine kimlerin girdiği ülkeden ülkeye değişebilir.
Ama zaten demokrasi tam da bu daha eşitlerin sadece resmen değil fiilen de olmadığı yönetim tarzının adı değil miydi?