Dil
Ruhsal ve cinsel gücün yanı sıra ateş unsuru ile de ilişkilendirilen DİL
ölümsüzlüğü ve doğurganlığı,iletişimi, duygusallığı, cinsel duyguları,tadı veya tercihi temsil eder.
Ayrıca Ruha Seslenme, Ezoterik Konuşma ya da Işığın Dili gibi anlamlara da sahiptir.
Kişinin trans halindeyken
zamanımızda kullanılmayan (antik) bir lisanda konuştuğuna inanılır
ve dini bir fenomen olan bu dile
Glosolalia
-glossa (dil) ve lalia (konuşma) –
adı verilir.
Bir tür bilinçaltı aracı olarak görülen bu dil Voodoo, Paganizm ve Şamanizm’de de belirgindir.
Bu fenomen
genellikle bir trans hali sırasında ortaya çıkar.
Olayda, dilin insanı konuşturduğu söylenebilir; başka bir deyişle insan burada özne değildir, edilgin bir şekilde bir dilin seslendirilmesine aracılık etmektedir.
Bu da söz konusu görüngünün
“kutsal” sayılmasının nedenidir.
Konuşmaya dayalı bu dilin yanı sıra
daha çok hermenötikle ilişkili,
yani konuşmayla değil anlamakla, yorumlamakla; tabiata içkin tanrısal işaretleri çözmekle ilgili olan
gizli dilden de bahsedilmektedir.
Glosolalia konuşan kişi,
genellikle dini bir vecdi hali içindedir
ve genellikle söylediği kelimeleri anlaşılamamaktadır.
Hz İsa ve Hz Muhammed’e de atfedilen bir özellik olan
Glossolalia,
Pentekostal kiliselerinde de duyulan
ortak dua konuşması olarak anlatılıyor.
Konuşmacı tarafından bilinmeyen ilahi bir dil olduğuna inanılan dini uygulamaların bir parçası olarak,
kolayca anlaşılabilecek bir anlamı olmayan konuşma benzeri hecelerin seslendirilmesi olan Glossolavya,
son altmış yılda
dilbilimcilerden, psikologlardan ve iletişim çalışmalarından,
halktan yoğun ilgi görmüştür.
Bir araştırma kütüphanesinde veri tabanlarına basarsanız ve dilbilim, psikoloji, antropoloji, teoloji ve iletişim çalışmaları için hakemli dergilerde arama yaparsanız,
glossolalia uygulayıcılarını içeren deneyler yapan 8.000’in üzerinde araştırma makalesi bulabilirsiniz denilmekte…
Ruhların dilini konuşan Esrik Şamanlar
ait oldukları Şamanik Kültürün
yeryüzüyle bağlantısının kesildiğini,
İnsanların aslen bu ilişki için ayarlanmış olduklarını
– gözlerimiz, cilt, burun delikleri gibi
dilin de
vücudumuzun dünyadan beslendiği
kapıları
olduğunu belirtirler.
Nitekim bu anlamda düşündürecek biçimde
Dünya çapında keşfedilen
çok sayıda eski figürün
dilini çıkardığı tasvir edilmiştir.
Tibet gibi bazı ülkelerde
bu hareket bir saygı işareti iken
dünyanın başka yerlerinde
örneğin Maori kültüründe
gücü ve şiddetini belirtir
ve düşmana karşı bir sindirme işareti olarak görülmektedir.
İkiyüzlülük ve yalanlarla ilişkili olan dil ise
çatal dil
ile anlatılır (özellikle Yılanda)