Efsunlu İstanbullu…
Öncelikle tarihte İstanbul’un pek çok dilde de farklı isimleri bulunuyor.
Grekçe: Vizantion – Latince: Bizantium, Antoninya, Alma Roma, Nova Roma
Rumca: Konstantinopolis, İstinpolin, Megali Polis, Kalipolis
Slavca: Çargrad, Konstantingrad
Vikingce: Miklagord
Ermenice: Vizant, Stimbol, Esdambol, Eskomboli
Arapça: Bizantiya, el-Mahsura, Kustantina el-uzma
Selçuklular zamanında: Konstantiniyye, Mahrusa-i Konstantiniyye, Stambul
Osmanlıca: Dersaadet, Deraliyye, Mahrusa-i Saltanat, İstanbul, İslambol, Darü’s-saltanat-ı Aliyye, Asitane-i Aliyye, Darü’l-Hilafetü’l Aliye, Payitaht-ı Saltanat, Dergah-ı Mualla, Südde-i Saadet
Seneler içinde İstanbul gibi İstanbullular da değişti. Azınlıkların ayrılması, köyden kente göç, darbeler, modernizm, teknolojideki gelişmeler gibi faktörlerle birlikte İstanbulluların yaşam alışkanlıkları da farklılar gösterdi. Artık İstanbul için yeni bir İstanbullu tanımı bulmak gerekiyor.
“Birdefa; Yanni, Taki, Aleko, Yasef, Dikran, Anastas, Rober, Akabi, Raşel, Sarkis, Koço, Bedros, Jirayrisimlerinde İstanbul yerlisindenarkadaşlarıolmamış, onlarlakahvede,maçta, tavernalarda, okullarda, beraberce ağlayıp gülmemiş dostlarımız İstanbullu sayılmaz…
Bunlara ilaveten; Küçüksu’dakurulanmısırkazanlarındanAlibeykoy’ünsütlükaynamışmısırındanyemeknasipolmamış, Çengelköysalatalığınıbostanındankoparıptatmamış, GülhaneParkındaKaragöz-Hacivatoyunuseyredememiş, ÇiçekPasajınınEntelCavit’iilesohbetedememiş, TepebaşıÇocukTiyatrosununzevkinevaramamış, Sulukule’deraksevlerinegitmemiş, karatrenleriniçindekovalamacaoynamamış, Kumkapı’darakısofrasınadostçaoturup, yinedostçakalkmamışakşamcılar, Moda’dakiKoço’yubilememişvenefismezelerindentatmamışdostlarımızİstanbulluyumdiyemez…
Kapalı Çarşının tüm kapılarından girip çıkmamış, TaksimEftalafosKahvesindenargileiçmemişveyaiçenleriseyretmemişdostlarımız, Beyoğlu’ndakiAbanozSokağını, YüksekKaldırımınsosyetikaşiftelerinibilmeyen, YeşilçamSokağınıneskihalini, orayayakınaport da işbekleyenFigüranKahveleriniveoralardakisohbetlereşahitolmamışlar, TepebaşındakiMüzisyenlerKahvesiniveorganizatör Sarı Orhan’ıbilmeyenler, Sarıyersahilindebalık, PendikHilmiGazinosundapilakiyememişolanlar, SüreyyaPlajındadenizegirememiş, Adalarıntümünügezememiş, GaskonyalıToma’yıveBostancı’daSaksonyalıVedat’ıtanımamışsan, rahmetliSanatgüneşimizZekiMüren’i Gar Gazinosunda, Maksimdeizleyememişsen, Notre Dame de SionFransızKızOkuluönündekızaraklamateşebbüsündebulunmamışsan, Beyoğlu’ndakiAtlantik’desosisliveAmerikansalatalısandviçyememişsen, İmam Sokak’takimeşhurÇağlayanSaz’agitmemişsen, yineBeyoğluRebulEczanesindenlimonkolonyasıveyalavantakolonyasıalmamışsan, Bakara’daniskarpinalıp, GömlekçiDaniş’deısmarlamagömlekdiktirmemişsen, Galatasaray’ dakiZara’dangiyimaksesuarıalmamışveya o nefisvitrinleriseyredememişsen, KurbağalıDerenin o meşhurkokusunu da duymamışsan, Todoride meze yemediysen, İstanbullusayılmazsın…
Adamo’yu, Peppino di Capri’yive Louis Alberto Del Parano’yı, Los ParaguayosOrkestrasınıKervansaray’da, Roberto Lorano’yuTaksimBelediyeGazinosundadinlemekşansınasahipolamamışlar, çiroz’u 2 kuruşaBalıkPazarındanalıpyiyememişler, Haliç’detorikbalığıyakalayıplakerdayapmamışolanlar, BeyoğlundakiİnciPastahanesi’ndeprofiterol, SarayMuhallebicisindetavukgöğsütatmamış, Taksimİşkembecisinive de Feriköy’deki, Balat’takimeşhurişkembecileribilmeyendostlarımızsadeceİstanbuldayaşayanlardiyetanımlanırlar…
Lefter’i, Turgay’ı, Baba Recep’i, Can’ıveMetinOktay’ıMithatpaşaStadındaseyredememişolanlar, paraazoluncaDuhuliyeden,hiçparaolmayıncaGazhanesırtlarındanmaçseyretmişolmayanlar, MithatpaşaStadındakurulangüreşminderlerinde 8 sıklettedünyaşampiyonuolanSerbestGüreşMilliTakımımızaslanlarınıYaşarDoğu, Hamit Kaplan, MüzahirSille, CelalAtik’igöremeyenler, Harlem GlobtrottersbasketboltakımınıngösterisinivebuzrevüsünüSporveSergiSarayındaseyretmemişolanlar, tramvayaasılarakseyahatetmeyen, Beyoğlu’nun o gizemliApartmanlarınıniçinigezmemişolanlar, BeyoğlusporKulübününRumlaraaitbirLigtakımıolduğunubilmeyenler, bukulüpteyetişenSofyanidis’inBeşiktaş’a, Kasapoğlu’nunYunanistan’agittiğinibilmeyenler, Ramazanlardaoruçtutanın, tutmayanınnasılkardeşçeyaşadığınıtatmamışolanlar, BeyoğluAğaCamiinde her haftaMevlitokunduğunuveMevlitşekerialmakiçin Rum, Ermeni, Musevisınıfarkadaşlarınınnasıl da muzipçeoyunlaryaptığınıgörmeyenler, vebuanlattıklarımadahabelki de binlercesiilaveedilebilecekİstanbul’unözelliklerinibilmeyenler;İstanbulluyumdiyemezler…
Yanikısaca: Bu güzeltarifiniçinelinesağlık Mustafa Özbey…
Heybeli’demehtabaçıkmamışsan,
Kalamış’danbirtatlıhuzuralmayıdenememişsen,
Boğaziçi’ndekişengönüllereuzanamamışsan,
Çamlıca’dasevgilinlebirliktebirizbırakmamışsan,
İstanbulluyumdiyemezsin.. .
Sadeceİstanbul’dayaşıyorumveyayaşadımdiyebilirsin…”
İşteYahyaKemal’denbir son dörtlükleyazımıbitiriyorum, tümbuefsunluşehrisevenlere;
“… Nice revnaklı şehirler görülür dünyada,
Lakin efsunlu güzellikleri sensin yaratan.
Yaşamıştır derim, en hoş ve uzun rü’yada
Sende çok yıl yaşayan, sende ölen, sende yatan.”