En havalı ve ateşli ay; mart
Seçimler demokrasilerin temel taşı olarak dört yılda bir gerçekleştiriliyor. Terimsel olarak toplumun kendilerine memuriyet, temsil yetkisi veya vekalet verilecek, kanuni şartlara uygun kişilerin bir kısım veya bütün vatandaşlar tarafından tercih ve tespit edilmesi işlemi olarak tanımlanıyor. Bir diğer tanımda ise toplu iradenin birden fazla aday arasında tercihte bulunması şeklinde de tanımlanabilir.
Türkiye’de ilk çok partili seçim 1946 yılında gerçekleştirildi. 21 Temmuz 1946 tarihinde yapılan milletvekili genel seçimlerde Cumhuriyet Halk Partisi 395, Demokrat Parti 66 ve bağımsızlar olarak 4 milletvekilinden oluşan bir meclis ortaya çıkarılmıştır.
Biraz daha yakın tarihe bakacak olursak son 17 yılda; 5 genel, 3 yerel, 3 referandum ve 1 cumhurbaşkanlığı seçimi yaşadık. Birçok Avrupa ülkesine oranla da seçim katılım oranlarımız yüksek değerlerde. Örneğin 1950 yılından itibaren sunulan verilere göre seçimlere katılım oranımızın ortalaması %77 civarında. Geçtiğimiz sene yapılan ilk cumhurbaşkanlığı seçimindeki katılım oranımız ise %87,5 değerinde. Nüfus değerlerine göre yapılacak bir yorumlamayla 59 milyon 354.849 seçmenimizin 42 milyon 525 bini oy kullanmış durumda. Beklenmedik sonuçlar çıktı şaşırdık, kazanan da kaybeden de bu yarışın içinde var olmanın mutluluğunu yaşadı. Meşhur balkon konuşmaları hayatımıza girdi ve seçimin önemli bir parçası oldu. Bakalım mart seçimlerinde ipi göğüsleyen isimler kimler olacak, bekleyeceğiz…
Bir noktada seçimler yalnızca bizim ülkemizde değil tabi…Geçtiğimiz sene bizim dışımızda ise Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Rusya, Mısır,Çekya, Malezya, ve İtalya dahil birçok ülkede genel seçimler ve devlet başkanı seçimi için sandık başına gidildi. Ülkelerin seçimleriyle ilgili sonuçlar bir yana dikkat çekici bazı ilginç bilgiler de var.
Dünyanın birçok ülkesinde vatandaşlar pazar günleri seçime giderken ABD’de seçimler salı günü yapılıyor ve seçmenler Salı günü oy kullanıyorlar. Kanada’da Pazartesi, İngiltere’de Perşembe, Avustralya ve Yeni Zelanda’da ise cumartesi günleri sandık başına gidiliyor.
Hindistan’da kalabalık nüfus nedeniyle seçimler haftalarca sürebiliyor. Son rakamlara göre (2017 yılı) göre 1,339 milyarlık nüfusun 800 milyonu oy kullanıyor ve bu işlem biraz uzun sürüyor. Bir örnek vermek gerekirse 2014 yılında yapılan seçimlerde parlamentoya 543 milletvekili seçen vatandaşlar 5 hafta boyunca oy vermişlerdir.
Bizim ülkemizde bireyler 18 yaşına gelip reşit olduklarında sistemde otomatik olarak seçmen görünüyorlar. Bu uygulama İsveç ve Fransa’da da aynı şekilde. Yaşınız dolduğunda seçmen listesinde otomatik olarak yer alabiliyorsunuz. Ancak bazı ülkelerde bireyler gerekli kurumlara gidiyorlar ve seçmen kaydı yaptırıyorlar. Avusturalya’da oy kullanmanın yasal sorumlulukları var, zorunlu! Bizim ülkemizdeki gibi bir sistemle oy kullanmayan vatandaşlara 15 dolarlık bir para cezası uygulanıyor.
Brezilya da seçmen yaşının bize göre düşük olduğu ülkelerden biri. Bireyler 16 yaşına geldiklerinde oy kullanabiliyorlar. Ancak 16 yaşında oy kullanmak mecburi değil, yalnızca 18-69 yaş grubu bireylerin oy kullanma zorunlulukları bulunuyor ve aksi durumda para cezası uygulanıyor. 1617 yaş grubu ayrıca Avusturya Nikaragua ve Arjantin’de oy kullanabiliyor. Endonezya ve Sudan’da ise 17 yaş sınır bulunuyor.
Teknoloji gelişiyor ve olanaklarından yararlanmak gerek. Birkaç sene önce bizim ülkemizde de tartışılan bir konu; internet üzerinden oy vermek. Estonya vatandaşları oylarını internet üzerinden kullanıyorlar. Belki yakın zamanda değil ama dijital çağın gereklilikleriyle önümüzdeki birkaç on yıl içerisinde Z kuşağı için belki bu yöntem uygulanabilir. Odadan odaya birbirine mesaj yazan çocukları nasıl sandığa ikna etmek gerekecek merak konusu…
Seçimlerde kullanılan önemli bir iletişim uygulaması ise adaylar için yapılan cingıllar
Irak’ın eski lideri Arap şarkıcı Mayyada Bselees’den Whitney Houston’un ‘I Will Always Love You’ parçasının yorumunu dinmeye bayılıyordu. Hatta bu parça 2002 yılındaki seçim şarkısıydı. Adolf Hitler ise Richard Wagner’ın operalarına olan hayranlığıyla biliniyordu.
Seçimler her ülkede bizdeki gibi oy pusulalarının zarflara yerleştirilmesiyle yapılmıyor. Örneğin Gambiya’da okuma yazması olmayan seçmenlerin de oy kullanabilmeleri için üzerinde adayların fotoğraflarının olduğu renkli kovalar kullanılıyor. Ama yine kağıt atılmıyor. Herhangi bir işaretleme yapmak yerine bu kovaların içlerine küçük cam bir meşe atılarak oy kullanıyor. Hile olmaması için, kovaların ağız kısımlarında birer zil bulunuyor. Böylelikle sandık görevlilere atılan meşenin sesini duyabiliyorlar.
Artık dünyanın her yerinden oy kullanmak mümkün. Farklı ülkelerde yaşayan Türk vatandaşlarının oy kullanmalarını yanı sıra işiniz gereği astronotsanız uzaydan da oy kullanabiliyorsunuz! Uluslararası Uzay İstasyonu’ndaki astronotlar 1997 yılından beri PDF dokümanlarını göndererek oy kullanabiliyorlar. Oylar Houston’daki ana kontrol merkezine e-posta aracılığıyla gönderilebiliyor.
Bazı ülkelerde seçim yalnızca hükümeti ya da yerel yönetimleri seçmek için yapılmıyor. Bir örnek vermek gerekirse Avrupa’nın 37.000 nüfuslu küçük ülkesi Liechtenstein’da vatandaşlar, yeni vatandaşlık başvurusu yapan kişilere vatandaşlık verilip verilmemesi konusunu da oylarıyla belirliyor. Biz de bunu yapabilir miyiz, merak konusu…
Hileli seçimler her zaman tartışma konusu olmuştur. Ama bu konuda dünya rekoru kırmış biri var. Liberya Cumhurbaşkanı Charles D.B King, 1927 yılında 15.000 seçmen olan bir seçimde, 234.000 oyla seçildiğini iddia etti ve bu seçim Guinness Rekorlar Kitabı’nda en hileli seçim olarak geçti.
Demokrasi yalnızca seçime gitmekle ölçülmüyor. Bazı ülkeler demokratik olmanın en iyi örneklerini sergiliyorlar. İsviçre’de parlamentodan geçen bir kanuna, herhangi bir vatandaş 100 gün içinde 50.000 oy toplayarak itiraz edebiliyor. Yani seçmen olarak meclisteki vekilleri sizler seçmiş olsanız bile belirli sınırlar dahilinde kendi vekillerinizin kararlarına da itiraz edebiliyorsunuz.
Kendimize dönecek olursak, önümüzdeki hassas bir dönem var. Seçim gününe kadar vaatleri dinleyeceğiz, en iyisi olacağını düşündüğümüz adayı belirleyeceğiz ve seçim için sandığa gideceğiz. Her adayı dinlemek gerek, en azından rakibin ne düşündüğünü, nasıl bir söyleme sahip olduğunu bilmek için. Yöneticiler değişebilir, rejimler değişebilir. Ama toplumun değerlerini bozmamak, saygı duymak gerek. Kazananın da kaybedenin de durması gereken yeri bilip, karşısındakini tebrik edeceği adil bir seçim olsun.
Sokakta yürürken dikkat edin bu ay. Etrafta uzun mırıltılar duyabilir, birbirini kovalayanlara şahit olabilirsiniz. Ne olur ne olmaz; Mart kedisi gibi çapkın olanlar da dikkatli olsunlar 🙂
Bu ay için oldukça deyim ve ata sözü bulunur. Mart ayı dert ayı derler. Bir soğuk bir sıcak olan havası insanı hasta eder.Yoğun gündem içerisinde havalara da dikkat etmek gerek. Mart kuruluk, nisan yağmurluk denir. Ortam ve koşulların işine uygun olması beklenir, nisan ayı iple çekilir. Bir de sokakta yürürken kedilere de dikkat edin bu ay; etrafta uzun mırıltılar duyabilir, birbirini kovalayanlara şahit olabilirsiniz. Hem ne olur ne olmaz; Mart kedisi gibi çapkın olanlar da dikkatli olsunlar. Baharı karşılamaya hazırlanırken beklediğimiz uzun yaz sıcakları gelmeden kışın son günlerinin de tadını çıkarmaya bakın. Aman! Her şeye hazırlıklı olun, ay sonu “Bahar”…