felsefe taşı

Esrarengiz Seyyah, Günah ve Toygar

Esrarengiz Seyyah, Günah ve Toygar
Haziran 22
13:28 2016

Günah nedir?
Günah kelimesi, özgür insana neyi çağrıştırır veya neyi hatırlatmalıdır?
İnsanlar, toplumlar, gruplar, c emler günahı nasıl tanımlarlar? Veya tanımlamalıdırlar?

Nasıl ölçerler?
Bu husus ile ilgili olarak gönlümüzü kazmamıza yardımcı olabilecek ekipman görevi görebilecek çok fazla soru ve formül üretebiliriz.
Önemli olan samimi çaba ve emek…

Günah, bir seyahat gibidir. İlk adımla başlar. Hikmet ve tecrübenin aşıklara öğrettiği gibi ilk isteğe veya ayartmaya karşı direnmek, sonradan gelmesi muhtemel arzu ve isteklere karşı direnmekten daha kolaydır.
Bu suç, kabahat veya günah işleme kapanı veya düzeneği zamanla kendini geliştirir.

Acaba Toygar (Tarlakuşu), Günah ve Esrarengiz Seyyah üçlemesinde karşımıza nasıl bir takım formülasyonlar çıkacak?
Ağaçların en tepesindeki dallar arasında tehlikeden uzak, güven içinde konaklarken, elindeki küçük siyah kutuyu, karanlık ormana doğru taşıyan münzevi seyyahı gördü.

Aşağıya doğru hemen uçtu Toygar ve Gizemli Seyyahın omzuna kondu.
“Küçük siyah kutunda ne var?” diye sordu.
“Solucanlar” diye cevap verdi Münzevi.
“Bunlar satılık mı?” diye sordu Toygar Kuşu.
“Tabii ki ve de çok ucuz. Bedeli sadece her solucan başına bir tüy.”
Toygar bir an düşündü. Milyonlarca tüyüm vardı. Bir tanesini kaybetmekten ne zarar gelirdi ki, hiç çalışmadan, herhangi bir çaba sarf etmeksizin yemek temin etmek için muhteşem bir fırsattı.

Esrarengiz Seyyaha bir tane solucan alabileceğini söyledi. Dikkatlice kanadının altındaki küçük tüylerden birisini seçip, o küçük tüyü kopardı. Karşılığında aldığı solucanın lezzeti ve kalitesi, tüyü kopartırken çektiği acıyı çabucak unutturdu.
Hemen yukarı ağaca doğru havalandı ve eskiden olduğu gibi güzel güzel terennüm etmeye başladı.
Ertesi gün, yine o esrarengiz münzeviyi gördü ve bir kez daha onunla solucan karşılığı tüyünü takas etti.

Mükemmel bir yöntem, yemek temini için diye düşündü ve gülümsedi.
Her gün arka arkaya Toygar bir bir tüylerini yoluyordu ve her bir kaybı ona daha az acı veriyor gibi görünüyordu.
Başlangıçta bir sürü tüyü vardı ama günler geçtikçe uçmanın, onun için daha zorlaştığının farkına varmıştı. En önemli tüylerini de verdikten sonra, artık ağacın tepesine erişemiyordu ve eskiden olduğu gibi gökyüzünde süzülemiyordu. Hatta artık birkaç metre bile havalanamıyordu. Artık eskisi gibi yemek bulamıyordu. Kendi istihkakı için kavga etmek, diğer düşmüşlerle ezeli bir rekabete girmek mecburiyetindeydi.

Solucanları olan Esrarengiz Seyyah da artık oralara uğramayı bırakmıştı. Çünkü istihkakı için verebileceği tüyü kanadı kalmamıştı. Toygar mevcut vaziyetinden utandığı için, artık hiç terennüm de etmiyordu.
İşte, bu şekilde iptilalar, alışkanlıklar bizleri avuçları içine alırlar. İlk başta acı vererek, acı çektirerek, sonrasında çok kolayca, sürecin sonuna gelindiğinde ise, kendimizi, şarkı söylememize ve göklerde süzülmemize sebep olan varlığımızı kaybetmiş, yabancılaşmış şekilde bir anafor içinde buluruz.
İşte, bu şekilde özgürlüğümüzü tüketiriz.
İşte, bu şekilde günahın ağına düşeriz.
Asıl mühim olan sual ise şudur.

Bu hikâyede siz kimsiniz? Kimdiniz?
Kim olmayı hür olarak tercih ediyorsunuz?
Toygar yani Tarlakuşu mu?
Esrarengiz Seyyah mı?
Kara Orman mı?
Yoksa günah mı?
Bizim Oskar şöyle demiş, Her azizin bir geçmişi ve her günahkârın bir geleceği vardır.
Acaba Aziz, devamlı çaba sarf eden günahkâr mıdır?
Ehli Hakikatı, keşfe çıkmak ne cesur bir teşebbüstür. Bu keşif için en hakiki anahtar ise kendi kalbimizdir. Âdemoğlu kendini dünyanın, bilginin, mevcudiyetinin zincirinden azat etmediği sürece, çabası nafiledir. ..
Filozof gibi Filozof Friedrich Nietzsche aforizmalarından bir tanesinde ne hoş ama bir o kadar da trajik bir tespitini gözler önüne sermiş.
Köpekler kurtlardan nasıl nefret ederse, işte öyle nefret eder halk da özgür ruhlu kişiden; zincirlerin düşmanından, tapınmayandan, ormanı mesken edinenden.”

4.957 kez okundu
Paylaş

İlginizi Çekebilir

  • BabaBaba Baba; iskele babası, mafya babası, mahallenin babası, dert babası, telli baba, şambaba, baba adam vesselam… Babalığın atfedildiği acı ve tatlı, şiddet ve şefkat içeren daha nice […]
  • Atlas’ın Yükü, Hepimizin Yükü!Atlas’ın Yükü, Hepimizin Yükü! "Dünyanın bittiği bir yerlerde Güzel sesli akşam perilerinin karşısında Dimdik durup ayakta tutuyor göğü Başı ve yorulmaz kolları üstünde. Akıllı Zeus’un ona ayırdığı kader […]
  • Nefs-i AşkNefs-i Aşk Nefs: “İstiyorum!” dedi. Ve aşk cevap verdi: “Seviyorum…” Nefs: “Benimsin!” dedi. Ve aşk cevap verdi: “Seninleyim…” Nefs: “Güçlüyüm!” dedi. Ve aşk cevap verdi: “Birlikte […]
  • Düşüncelere Saygı Duymak ve Demokrasi ÜzerineDüşüncelere Saygı Duymak ve Demokrasi Üzerine Zaman zaman gazete köşelerinde gördüğüm ve kendimin de sık kullandığı bir İoanna Kuçuradi şaheseri vardır: "Fikirlere saygı duyulmaz. Saygı kişiye duyulur. Fikirler tartışılmak içindir. […]

Sosyal Medyada Takip Edin

Üye Olun

Yazarlar

Kategoriler

Takvim

Kasım 2024
P S Ç P C C P
« Eyl    
 123
45678910
11121314151617
18192021222324
252627282930  

Arşivler