Floransalı Medici Hanedanı ve Rönesans Sanatı
Mediciler aristokrat veya soylu değildiler. Apenin Dağları eteğindeki Mugello Vadisi’nden geliyorlardı. Buna rağmen zamanla sadece Floransa’da ve Toskana topraklarında değil, bütün İtalya ve Avrupa üzerinde sanat sayesinde etkin olacak bir saltanat kurmuşlardır ve Mediciler, soylu olmamalarının açığını, modern müzeler ve koleksiyonlar çığırını açan girişimleriyle kapatmışlardır.
Giovanni di Bicci de Medici (1360-1429) bankacılık işine giren ilk Medici oldu. Medici Bankası sadece Avrupa’nın değil, tüm dünyanın en kárlı ve en zengin kuruluşuydu. Mediciler zamanla Avrupa’daki bankaların kurumsallaşmalarının öncüsü haline geldiler. Zamanla Vatikan’ın bankeri oldular.
Vatikan’ın bankeri olunca da Papa çıkarmamak olmazdı; Papa X. Leo, Papa VII. Clement, Papa IV. Pius ve Papa XI. Leo, Medici Ailesi’nin üyesiydiler. Bunlar değil ama yaşadıkları bir olay, Medici Ailesi’nin tarihini değiştirdiğini söyleyebiliriz. Ve ilginçtir, bu olayın sebebi Osmanlılardı.
1439 yılında Floransa’da Ortodoks ve Katolik kiliselerinin önde gelen isimleri toplantıda Osmanlı’nın İstanbul kapılarına kadar dayanmasıyla zor durumda kalan Bizans Ortodoksları, Roma Katolik Kilisesi’nden destek arıyorlardı. Her ne kadar Bizans İmparatoru, on dört sene sonra Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethetmesiyle, bu toplantı sonucunda vaat edilen desteğin aslında hiç güvenilmez olduğunu anlasa da, Floransa bu toplantıdan büyük ticari, siyasi ve kültürel kazanç sağladı. Medici Ailesi’nin dünya çapında yükselişini ve prestij kazanmasını sağlayan en önemli olay bu toplantıydı.
Toplantı sırasında Floransa’ya gelen pek çok Yunan âliminin katılımıyla oluşan kültürel ortamda, klasik Yunan felsefesi, sanatı, tarihi ve yazılı metinlerine karşı büyük ilgi oluştu. Filozof Platon (Eflatun) ile ilgili aydınlanma konferanslarından çok etkilenen Cosimo de Medici (1389-1464) Floransa’da ilk Platon Akademisi’nin kurulmasına öncülük etti. Platon’un eserlerini Yunancadan Latinceye çevrilmesini sağladı.
Perspektifin öncüsü sayabileceğimiz mimar Brunelleschi’ye de; ortaçağ ressamlarının hiç önemsemediği ışığı kullanan Piero della Francesca’ya da Mediciler destek oldular.
Katı ve alışılmış Bizans anlayışıyla/tarzıyla köprüleri atan, Rönesans’ın müjdecisi ressam Giotto, dini veya doğayı bire bir anlatmak yerine buna estetik katan; ilk kez Hıristiyan söylenceleri dışında resim yapan Boticelli de Mediciler’in himayesindeydi.
İtalyancayı kullandığı için soylular ve aydınlar tarafından aşağılanan Dante’nin eserlerine övgüler düzdüler. Batı Edebiyatı’nın en önemli kaynaklarından Homeros’un eserlerini yazılı hale getirdiler.
Michelangelo’dan Leonardo da Vinci’ye kadar sanat tarihinin dâhileri Mediciler’in koruması altına girdiler. Bu devrimci sanatçılar, Mediciler’in saraylarında yaşadılar, atölyelerinde ürettiler. Peki, nasıl olmuştu da, bunca büyük ustanın-dehanın hepsi aynı dönemde yetişmişti? Sanatı toplumsal gelişmelerden ayrı düşünürsek bunun yanıtını veremeyiz. Şöyle ki;
Keşfetmek için yola çıkan ve bir kıtaya adını veren Amerigo Vespucci Mediciler’in himayesindeydi , “Dünya yuvarlak” dediği için kilise tarafından aforoz edilen Galileo Galilei’yi Floransa’ya Mediciler davet etmişti, Mediciler’in Avrupa, Yakın Doğu ve Alman manastırlarından nadir bulunan kitapları ve elyazmalarını tek tek topladılar, “İtalik” yazı tipinin ya da modern el yazısının Mediciler sayesinde doğmuştur, Avrupa’da porseleni ilk onlar üretti, Mediciler’den Grandük Francesco I’in (1541-1587) kimya laboratuarında deney yaparken ölmesi de hep aynı anlayışın göstergesidir, Muhteşem Lorenzo Medici (1449-1492) Floransa Üniversitesi’ni kurdu, Bilim, Rönesans sanatçılarının kaynağı oldu. Böylece soru sordular; bağnazlığı yıktılar. Bu nedenledir ki, Mediciler deyince aklımıza sadece görsel sanatlar gelmesin. Mediciler’in bilim ve doğa tarihi adına destekledikleri çalışmalar bugün Palazzo Veccehio ve Uffuzi Sarayı’nda sergilenmektedir.
MUHTEŞEM Lorenzo Medici’nin son yıllarında Ferrara’dan gelen Dominik Papaz Savonarola, geleceği görebildiğine ve Tanrı’nın kendisi aracılığıyla dile geldiğine herkesi inandırdı. Papazın tarzı ve sözleri çok etkileyiciydi. Boticelli gibi sanatçılar ve hatta tüm eleştiri oklarını yönettiği Muhteşem Lorenzo Medici bile korkup ona saygı duyuyordu.
Floransa halkının papazdan korkup çekinmelerinin nedeni, o yıllarda yaşadıkları sıkıntılarla da ilgiliydi. Fransa Kralı VIII. Charles’ın gittikçe İtalya’yı işgal etmesi bu korkuları artırıyordu. Yoksullaşan halk, papazın kehanetlerinin gerçekleşeceğine inanıyordu. Onun önerdiği şekilde yaşamaya, oruçlar tutmaya, kadınları manastırlara kapatmaya başladılar.
Papazın vaazları bazen o kadar etkili oldu ki, halk galeyana gelip Medici taraftarlarını öldürdü. Hatta bir dini tören sonucunda pek çok kitap, sanat eseri yakıldı. Medici Ailesi bu gelişmeler üzerine şehri terk etmek zorunda kaldı. Floransa yönetiminde artık Papaz Savonarola vardı. Ancak halk sürekli konuşan papazdan özel güçlerini ispat etmesini bekliyordu. Papaz ise bunu hep erteledi. Halk, papazın sadece laf ürettiğini anladı. Ve zamanla vaazla karınlarının doymayacağını kavradı. İsyan etti ve papazı linç etti.
Bundan sonrada Mediciler, Floransa’ya geri döndüler.
MEDİCİLER’in Floransa’daki görkemli iktidarları yaklaşık 400 yıl sürdü. Kuşkusuz bu iktidarları boyunca yenilgiler, sürgünler, ekonomik düşüşler yaşadılar. Bu düşüşlerden sanatçılar da etkilendi. Leonardo da Vinci, Osmanlı Padişahı II. Bayezid’e mektup yazarak hamiliğini istedi. Ancak mektupla birlikte gönderdiği Galata Köprüsü projesi teknik açıdan gerçekleşmesi imkánsız bulunduğu için reddedildi.
Michelangelo, Mediciler’in manevi evladı gibiydi. Ancak 1505’te Papa ile arası açıldı. Korktu. Osmanlı’ya sığınmak istedi. Mektup yazdı. Ancak o sırada dostlarının araya girmesiyle Papa ile barıştı. İstanbul’a gitmekten vazgeçti. 1519’da ise Yavuz Sultan Selim döneminde Osmanlılar bu kez Michelangelo’yu İstanbul’a davet etti. Ancak o tarihte Michelangelo çok başarılı olmuştu; daveti kabul etmedi.
Floransa’da Giovanni Medici’nin jüride bulunduğu bir yarışma sonucunda S. Giovanni Vaftizhanesi’nin (Baptistery) bronz kapıları sanatçı Ghiberti’ye sipariş edildi. Ghiberti çalışmaya başladığında 23 yaşındaydı, bitirdiğinde ise 70’lerin ortasındaydı. Büyük sanatçı Michelangelo yıllar sonra bu kapıları gördüğünde, “Bunlar ancak cennetin kapısı olabilir” diye hayranlığını dile getirdi.
Ferdinando Medici (1610-1670) döneminde Floransa’nın ilk resmi resim sergisi ve serginin kataloğu yapıldı. 15. yüzyıl İtalyan ve Felemenk sanatının en büyük koleksiyonu Palazzo Medici’de kurulur. Tarihçiler Palazzo Medici’yi “Rönesans uygarlığının evi” olarak anarlar. 16. yüzyılda Medici koleksiyonları, Galleria degli Uffizi’ye taşınır. Müzeler, galeri tarzı teşhir düzenine Uffizi’de kavuşur. İlkin bir yönetim yapısı olarak tasarlanan ve bu nedenle de ‘ofisler’ anlamına gelen Uffizi’nin mimarı Vassari’dir. Vassari Medicilerin yükselişinde kilit bir figürdür. İlk sanat tarihi kitabı sayılan, “Cimabue’den Zamanımıza En Mükemmel İtalyan Mimarlarının, Ressamlarının ve Heykeltıraşlarının Yaşamı” adındaki eserin yazarı olması dolayısıyla sanat tarihinin babası olarak kabul edilir. Medici himayesindeki sanatçıları, Michelangelo’yu, Rafael’i, Leonardo’yu bu tarihin zirvesine yerleştiren odur.
Vasari Medici koleksiyonlarının küratörüdür, veya yeni tabirle ‘sanat yönetmeni’dir. Sanat eğitiminde lonca düzeninden akademiye geçişin başını çeken de Vasari’dir. İlk sanat akademisi olarak kaydedilen Academia Dell’Arte del Disegno 1563’te, zamanın Medici prensi I.Cosimo, Michelangelo ve Vasari’nin yönetiminde kurulur.
Medici egemenliğinin ‘Altın Çağı’nı simgeleyen Muhteşem Lorenzo, hümanizmin entelektüel merkezi sayılan ve ilk Grek kürsüsüne sahip olan Floransa Üniversitesi’ni Pisa’da yeniden canlandırır. Ayrıca İstanbul’un fethinden kaçan âlimlerle Floransa’da ayrı bir üniversite açar. Yine Avrupa’nın ilk büyük kütüphanesi sayılan San Lorenzo Kütüphanesini kurar; mimarı Michelangelo’dur. Academia Dell’ Arte del Disegno’nun açılmasını Roma, Polonya, Paris ve Antwerp akademileri izledi.
Mediciler dönemine ait bir başka önemli yenilik, sergilerin ortaya çıkmasıdır. Bu anlamda 1706’da Medici’lerden Ferdinand’ın düzenlediği sergi bir eşik oluşturur. Hayatta olmayan ressamların eserlerinden düzenlenen bu sergi, ‘usta’ (master) unvanının yerleşmesine ön ayak olur. Üstelik bu sergi kataloglanır.
Daha da önemlisi, Ortaçağ’ın sanat dalları arasında Güzel Sanatlar diye adlandırdığımız resim, heykel ve mimari yer almıyordu. Ortaçağ’ın “Yedi Sanatını (Trivium ve Quadrivium) Diyalektik (mantık), Gramer, Retorik (söylev sanatı) , Aritmetik, Geometri, Astronomi, Armoni (genel anlamda müzik sanatı) oluşturmaktaydı. Resim ve heykel ise zanaatla ilgili görülüyor, bu alanlarda çalışanlar da zanaatçı olarak adlandırılıyordu.
XV. yüzyılda Floransada kurulan Plâtoncu akademiyi,1438-1439 yıllarında banker devlet adamı olan Cosimo Medici kurmuştur, başına da İstanbullu Georgios Gemistos Plethon (1355-2450) getirilmiştir. Bu akademi bir çeşit Platon severler kulübü niteliğindeydi, daha sonra akademinin başına Trabzonlu Basilius Bessarion (1403-1472 ) geçti. Amaçları felsefe yapmaktan çok Hıristiyanlığın düşünsel temellerini güçlendirmekti. Bununla beraber Marsilius Ficinus, Musevilerin mistik felsefesi Kabbalah’ında ilk Hıristiyan bilim adamı Giovanni Pico della Mirandola gibi birçok değerli düşünür bu akademiden yetişmiştir. Akademi Plâtonculuğu Aristotelesçiliğe karşı savunmak için kurulmuştur. Akedemiden yetişen Ficinus ve Pico della Mirandola, Platonla (Aristokles Platon= İslam felsefesinde Eflatun)metafizik ve Arsitotelesin temelde birleşmekte olduklarını ileri sürmüşlerdir. Akademi 1492 yılında Lorenzo Medicinin ölümü ile kapanmıştır.
Medicilerin bütün bu siyasal ve sanatsal egemenliğinin arkasında çok güçlü bir ticaret ve finans ağının yanı sıra bu finans ağı ile eklemlenen özel bir himaye sistemi bulunur. Medici bankaları Floransa’dan, Venedik ve Milano’ya; Roma’dan Bruges ve Londra’ya kadar yayılır ve yine ilginçtir, koleksiyonlar o zamanki nakliye olanaklarının kısırlığına rağmen, bu banka ağı içinde dolaşıma girer. Yani para ve sanat aynı şebeke içinde işletilir.
Floransa’nın, Avrupa’nın kültür merkezi haline gelmesi sonucunda, bu kültürden nasiplenmek isteyen bütün sanatçılar, bilginler, aristokratlar, tüccarlar, aydınlar Floransa’ya akmaya başlarlar. Toskana’ya aylarca, hatta yıllarca süren geziler düzenlenir. Seçkinler, Greko-Romen köklere dayandığı açıklanan uygarlıklarının uyanmasını izlemeye giderler. Turizm dediğimiz hadise böyle doğar. Zamanımızda iyice kalabalıklaşan sanat-kültür seyyahları böyle peyda olur.
Mediciler’in en son grandükü Gian Gastone Medici’nin (1671-1737) ölümüyle miras eşi Anna Maria Luisa de Medici’ye kaldı. O da her şeyi, Floransa dışına çıkmaması şartıyla artık Medici Ailesi’nden olmayan Floransa’nın yeni grandüküne bıraktı.