felsefe taşı

Genç Osman veya etme bulma dünyası

Genç Osman veya etme bulma dünyası
Eylül 10
12:52 2015

Bildiğimiz gibi Osmanlı’da taht kavgalarına son vermek için Fatih Sultan Mehmet Kardeş katline izin vermiş, hatta gerekli görmüş ve emretmiştir. Bu konuda Prof. Ahmet Mumcu, “Osmanlı Devleti’nde Siyaseten Katil” adlı yapıtında şöyle diyor:
“Kanunname gereğince (Fatih yasası), idam edilen kardeş ve yeğenlerin katli için soruşturma ve yargılama yapılması ve fetva alınması gereksizdir. Zira onlar, kanun gereğince ‘yaşaması mümkün olmayan’ kimselerdir. Bu yüzden cülus vaki olunca derhal katledilirler. Bu hal kardeş katlini doğuran sebeplerin ortaya çıkardığı bir usuldür.
Hanedan üyelerinin İdamının İnfazında ise eski Türk-Moğol geleneğine büyük bir titizlikle riayet edilirdi. Osmanlı Devleti’nde kuruluşundan itibaren, katledilen bütün hanedan üyeleri ‘kanları akıtılmadan’ yani boğularak idam edilmişlerdir.

Bence bu, doğru bir karar değildir ve bir buçuk asır sonra I. Ahmet devrinde (1603-1617) kaldırılarak kafes uygulamasına geçilmiştir. Peki, kafes uygulaması nedir?
Kafes Uygulaması, ailede başa geçemeyen, ama padişah olma şansı devam eden sultanların hapis altında tutulmasıdır.
Ne yazık ki kafes uygulaması fazla devam etmeden I. Ahmet’in oğlu Genç Osman, kardeşi Mehmet’ i boğdurarak yeni saltanat veraset kanununa karşı hareket etmiş ve Tûğî Solak Hüseyin Çelebi ‘ ye göre Tanrı bu zulmü cezasız bırakmamıştır.
Bu konuyu biraz açmamız gerekirse:
II. Osman’ın, altı erkek kardeşi vardı. Çocuk padişah tahttaki ilk iki yılında onların hayatına dokunmadı. Hepsi kapatıldıkları kafeslerde, her gün cellât bekleyerek, nefes alıp vermeye devam ettiler. Ancak II. Osman, iktidarının üçüncü yılında Lehistan seferine çıkarken, kendisinin yokluğunda herhangi bir “olupbitti” olasılığını engellemek için, altı kardeşinden en büyüğü olan Şehzade Mehmet’i boğdurttu. Tarih 1621.
1617’ de I. Ahmet öldüğünde, kardeşi Mustafa tahta geçmiş, üç-dört ay padişahlık etmiştir. Sonra saray halkı hadım ağaları ve bazı ulemalar ile işbirliği yapıp, “akıl zayıflığı nedeniyle padişahlık yapamaz” fetvası verip, “kullar seni istemez” yalanıyla Mustafa’yı tahttan indirmişlerdir. O devirde yaşamış olan yeniçeri Hüseyin Tugi “İbretname” adlı eserinde bunu açıkça belirtir. Tahttan indirilip hapsedilmesi sırasında Mustafa şunları söyler:
“Bir gün aynı kimseler beni padişah yapacaklardır.”
Ve yazımızın sonunda göreceğiniz üzere, Genç Osman’ ın yaptıkları yanına kar kalmamış, etme bulma kuralı belirgin bir şekilde işleyerek Mustafa’ ın tekrar tahta çıkmasıyla sonlanmıştır.
Ayrıca, daha vahim olarak:
Ve yazımızın sonunda göreceğiniz üzere, Genç Osman’ ın yaptıkları yanına kar kalmamış, etme bulma kuralı belirgin bir şekilde işleyerek Mehmet gibi kendisinin katli ile sonlanmıştır.
Böylece tarihe Osmanlı sultanları arasında tahttan indirilmiş dördüncü, ama tahttan indirildikten sonra öldürülmüş ilk padişah olarak geçecekti.
**********
Genç Osman’ın sonunu hazırlayan ilk hareket, O’nun Kabe’ ye gitmesini istemekle başlamıştır!
Hacca gitmesini isteyen kimdir? Hoca Ömer Efendi ile Veziri azam Dilaver Paşa.
Peki, neden gitmesini istemektedirler? Çünkü kardeşini Mekke’ye kadı olarak tayin ettirmiş, lakin Mekke şerifi bu tayini kabul etmemiştir. Hoca Ömer Efendi de sırf kendi ve kardeşinin çıkarı için Genç Osman’ı Mekke’ ye göndermek ve tayin sorununu çözmek istiyordu.
Peki, 36 Osmanlı Padişahından Kabe’ ye giden olmuş mudur?
Hayır, hiçbir Sultan Kabe ziyaretine gitmemiştir! Daha doğrusu, yol o kadar uzun ve saldırıya müsaittir ki hiçbir sultan –Müslümanların Halifesi oldukları halde- bu ulvi seyahati göze alamamışlardır!

Dönelim Hikâyemize:
Genç Osman Veziriazam Dilaver Paşa ve hünkâr hocası Hoca Ömer Efendi’ nin önerisiyle Üsküdar’ a geçmiştir ve oradan Hac seferine çıkacaktır. Buna karşı çıkan yeniçerilerde Atmeydanı’ nda ayaklanırlar. Her zaman olduğu gibi bir de Şeyhül İslam Esad Efendi’ den fetva alırlar. Çıkan fetva şudur:
“İslam Padişahını azdırıp, padişaha hacca gitmek lazım değil iken, böyle fetret ( başsızlık/anarşi) ve fitneye sebep olanlara katl lazım gelir!”

İmdi, bu fetvayı irdeleyelim:
1. Padişah aynı zamanda Halife olduğuna göre Şeyhül İslamlık makamı hangi dereceye oturtulabilinir?
2. Padişah aynı zamanda Halife olduğuna göre, Şeyhül İslam, Müslüman âleminin en yüksek mertebesinin verdiği karara karşı çıkabilir mi?
3. Şeyhül İslam’ ın aldığı karar ile halk Padişah’ a karşı gelebildiğine göre, sizce Padişah, Osmanlı’ nın tek karar vereni sayılabilir mi?
4. Eğer Halifelik göstermelik bir makam ise, Atatürk’ ün hilafeti kaldırmasına bunca sene sonra dahi neden karşı çıkılır?
Bu fetva üzerine, Genç Osman halkın ne istediğini sorar. Halk:
1. Padişahın Hacca gitmekten vaz geçmesini
2. Hoca Ömer Efendi’ nin azledilmesini ve sürgüne gönderilmesini ister.
Genç Osman daha 18 yaşında toy ve inatçı bir delikanlıdır. Hacca gitmekten vaz geçer, ama Hoca Ömer Efendi’ nin azledilmesini ve sürgüne gönderilmesini kabul etmez.. Bunun üzerine toplanan yeniçeriler Bab-ı Humayun (Topkapı Sarayının dış kapısı/Saltanat kapısı) geçip, dış avluda toplanırlar, Bab-ı Selam kapısını da geçerler; Fatih’ ten beri ilk defa yeniçeriler Harem’ e girerler ve Mustafa’yı tekrar Padişah yapmak isterler. Zorla da olsa Kethüda Mustafa Efendi Sultan Mustafa’ ya biat edince, diğer ulema ve şeyhler de Mustafa’yı sultan olarak tanırlar: böylece Osmanlı’ da iki sultan aynı anda tahta geçmiş olur!
Bu olay son derece önemlidir, çünkü artık Padişahlığı yeniçeri ocağı belirlemektedir ve bu durum Kösem Sultan ile birlikte 1651 tarihine kadar, yani 28 yıl sürecektir.
Genç Osman tahtın elden gideceğini görünce Yeniçerilerin kellesini istediği Dilaver Paşa ile Darüssaade Ağasını isyancılara teslim eder. Ama isyancılar için bu yeterli değildir: yeniçeriler Genç Osman’ı bir ata bindirip, halkın arasında küfürlerle teşhir ederler. Genç Osman, gözlerinden yaşlar süzülerek:
“Behey edepsiz, Padişah değil miyim? Tazelik (gençlik) başınızdan geçmedi mi?” dese de aldırış eden olmaz. Belli ki, II. Osman yaptığı yanlışları gençlik deneyimsizliği ile açıklamaya çalışmaktadır. Ama, nafile..
Daha da acısı, Genç Osman halka hitap etmek ister: Yeniçeri Ocağındaki Ortacami’ nin penceresini açarlar ve konuşmasına izin verirler:
“Benim ağalarım, benim yeniçeri babalarım ve sipahi babalarım,
Münafık sözüyle, tazelik (gençlik) belasıyla bir küstahlık eyledim. Bana bu şekilde muamele etmektense keşke öldürseydiniz. Ya beni istemez misiniz?” diye sorar.

Kulları diye yazıp yazmamakta tereddüt ettiğim zümre ise, şu cevabı verir:
“Seni istemeziz, öldürdüklerinize de rızamız yoktur.”

Bu sözler, bir Osmanlı Padişahının kulları önünde ne kadar aciz duruma geldiğini, hatta padişahlığın artık kulların diktası altına düştüğünü göstermektedir. Padişahlık için tüm umudunu kaybeden Osman, hayatının bağışlanması için yalvarır:
“Bari beni Sultan Mustafa’ nın olduğu yere hapsedin, öldürmeyin.”

Kulları Mustafa’yı 20 Mayıs 1620 de Ortacami’ de tahta çıkarırlar. O gün artık Genç Osman resmen sultanlığını kaybetmiş olur. İkindiden sonra da “Yedikule’ye iletüp, habseylediler.”
Genç Osman yalnız hapsedilse, ne iyi olurdu..
Genç Osman Yedikule Zindanlarında boğularak katledilmiştir: keşke yalnız katledilseydi.
Genç Osman öldürülmeden önce ırzına da geçilmiştir. Bu konuyu Çetin Altan şöyle nakleder:
“Gerçekte bir anarşi tarihi olan Osmanlı tarihinde, en rezil sayfalardan biri de Genç Osman vakası’dır…
Evliya Çelebi de, uzun uzun durmuştur bu korkunç vaka üstünde..
Gelin görün ki, İttihatçılar döneminde “Türkçülük”ü kimselere bırakmayan sözde tarihçi Necip Asım, “henüz basılmamış olan Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nin Genç Osman olayını bütün ayrıntıları ve iğrençlikleriyle anlatan bir sayfasını yırtıp yok etmişti. Bu davranışını kınayanlara da Necip Asım Bey şu karşılığı vermişti:
– Tarihimiz için bu sayfa kara bir lekedir; bunu gelecek kuşaklara göstermek doğru olmadığından yırttım” (Nurdoğan Taçalan ve Turgut Etingü başkanlığında bir kurulca derlenip düzenlenmiş olan “İlk çağlardan günümüze kadar suikastlar ve ayaklanmalar tarihi”)”
Deniz Som, “Tarih, Osman’ın katlini boğulma olarak yazar” dedikten sonra; yapılan araştırmalar ve açılan mezarı sonucunda; Genç Osman’ın, kafası kesilerek öldürüldüğünün ortaya çıktığını belirtiliyordu.” Bu açıklama belki doğru olmayabilir. Lakin boğulduktan sonra Cebecibaşının II. Osman’ın kulağını kesip I. Mustafa’nın annesine getirdiğini tarihçiler yazar..
Gördüğünüz gibi, tarihimizde bize iletilmeyen veya yanlış iletilen çok karanlık noktalar vardır. Bu yazımızda bunlardan birinin üzerinde durmaya çalıştık. Umarım aydınlatıcı olmuşumdur.

Açıklamalar:
Kafes uygulamasının başlama nedeni:

Henüz sünnet olmadan tahta çıkmış bulunan I. Ahmet, kardeşi on üç yaşındaki Mustafa’yı boğdurtursa ve sonra kazara kendisine de bir emrihak vaki olursa, Osmanlı tahtı sahipsiz kalacaktı. Onun için Mustafa’yı “akılca zayıftır size bir ziyanı dokunmaz” gerekçesiyle boğdurtmadılar ve kendisini bir kafese kapamakla yetindiler. Böylece Fatih’in 1477’den sonra resmileştirdiği “kardeşin kardeşi öldürme” yasası, sünnet bile olmadan padişah olmuş Ahmet’in küçüklüğü yüzünden azıcık rafa kalktı.
I. Ahmet, on dört yıl kalabildi iktidarda ve yirmi sekiz yaşındayken öldü. Tarih 1617. Sultan I. Ahmet, sünnet olmadan tahta çıkmış, ama yirmi sekiz yaşında öldüğü zaman arkasında bir Sultanahmet Camii ve yedi şehzade bırakmıştı: Osman, Mehmet, Murat, Beyazıt, Süleyman, Kasım ve İbrahim. En büyük Şehzade Osman, henüz on üçündeydi. Ve ilk kez tahta, bir padişahtan sonra — çok küçük olduğu için— oğlu değil, kardeşi çıktı.
Kanuni’yle birlikte kendiliğinden yeni bir gelenek başlamıştı. Tahta çıkan şehzadeler ya hayatta tek olan şehzadelerdi, ya en büyük olan şehzadelerdi. Ve I. Ahmet’ten sonra yeni bir gelenek daha başlıyor, ölen padişahın kardeşi Mustafa tahta çıkıyordu. Tarih 1617.
I. Mustafa, tahta çıktığı zaman yirmi yedi yaşındaydı. Ne var ki düpedüz deliydi. Cinneti saklanamayacak bir duruma geldiğinden, saltanatı ancak üç ay on gün sürebildi ve kendisini tahttan indirdiler.
Mustafa’nın üç aylık saltanatından sonra, Osmanlı tahtına ister istemez I. Ahmet’in büyük şehzadesi on üç yaşındaki II. Osman çıkarıldı. Tarih 1618.
Saray dışındaki idam uygulamalarının çoğu mahkûmun palayla kafası kesilerek yapılırken, hanedan üyesi olan kişiler neden kementle boğularak öldürülüyordu?

Osmanlı sultanları ve şehzadelerinin kanı dökülmez, yay kirişi, ip ve kementle boğularak öldürülürlerdi. Bu öldürme şekli Türklerin Müslüman olmadan önceki inanışlarından kaynaklanmaktadır. Hükümdar ve ailesi yönetme yetkisini Tanrıdan almıştır. Bu nedenle kanları kutsaldır. Bu gelenek İslamiyet’e geçildikten sonra da devam etmiş, Osmanlı padişah ve şehzadeleri de boğularak öldürülmüştür.

Kaynaklar:
1. Ana Kaynak: İnalcık, Halil: Osmanlı Tarihinde Efsaneler ve Gerçekler, s.17-24, NTV yayınları, İstanbul, 2015
2. Mumcu, Ahmet: Osmanlı Devleti’nde Siyaseten Kati,
3. TUĞİ, Hüseyin Çelebi, Musîbetnâme (Tahlil-Metin ve İndeks), haz: Şevki Nezihi Aykut, Türk Tarih Kurumu Basımevi-Ankara 2010.
4. YAŞAROĞLU, Hasan: Osmanlı’da bir darbe ve tahlili: Genç Osman örneği, Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 8/7 Summer 2013, sayfa: 705-732, Ankara, 2013
5. Altan, Çetin: http://www.milliyet.com.tr/osmanli-devleti-alti-kez-nasil/gundem/ydetay/1954512/default.htm
6. Altan, Çetin: http://arsiv.sabah.com.tr/2001/06/16/y03.html

45.181 kez okundu
Paylaş

İlginizi Çekebilir

  • Otantik olmakOtantik olmak İngilizcesi ''authentic''. Türkçe'ye otantik olarak çevrildiğinde çoğu kişiye bir anlam ifade etmediğinden dolayı, devamını getirmek, açıklamak gerekiyor. Gerçek, aslına uygun olan […]
  • AniAni Çözdüm!!! Birden farkettim aradaki farkı... Oysa ki o kadar yakın ve gözümün önünde duruyormuş... Son zamanlarda yine kayıplar yaşadım... Bedenlerinin nerede olduğunu biliyoruz. Onu […]
  • Aydın Köksal ile Söyleşi (Bir Bilişim ve Türkçe DevrimcisiAydın Köksal ile Söyleşi (Bir Bilişim ve Türkçe Devrimcisi Dil; gelişir, büyür, gençleşir, yaşlanır, bükülür, yayılır, yaşatılır. Her türlü kişileştirmeye konu olan “dil” olgusuna kısaca “yaşar” deriz. Dil, yaşar. Bir dilin yaşama serüveninde ona […]
  • Şeb-iArus’tan ne öğrenebiliriz?Şeb-iArus’tan ne öğrenebiliriz? 17 Aralık 2019 Salı günü Hz. Mevlana’nın Hakk’a yürüyüşünden 746 yıl sonra kendisini ve tüm dünyayı etkileyen yaşam felsefesini andık. İşte böyle bir şey, gönüllere nüfuz eden büyük bir […]

Sosyal Medyada Takip Edin

Üye Olun

Yazarlar

Kategoriler

Takvim

Kasım 2024
P S Ç P C C P
« Eyl    
 123
45678910
11121314151617
18192021222324
252627282930  

Arşivler