Gerçekleştirmenin Yolu Hayal Etmekten Geçer
Başarmanın zor kısmı aslında hayal kurmaktır. Bir kez bir hayal, bir duygu, bir hedef sizin beyin kıvrımlarınızda şekillendi mi, siz artık onu duygusal gözünüzle görmeye başladınız mı, onu gerçekleştirmek için geriye sadece başlamak ve peşinden sonuna kadar gitmek kalır.
Hedefinizin zor olması değil de, o hedefe ne şekilde yaklaştığınız, onu nasıl algıladığınız, kısacası sizin bakış açınız belirleyicidir başarıda. Büyük ve zorlu hedefler elbette ki kolay başarılar olamazlar. Ancak kişi zaten daha hayal kurma aşamasında karşılaşacağı zorlukların bir çoğuna psikolojik olarak hazırlanmıştır. Yola çıkılma kararı verildiği andan itibaren zorluklar, hiç hesapta olmayan birer sürpriz veya yıldırıcı engeller olmaktan çıkıp, sizin zaten önceden hazır olduğunuz o yolun sıradan koşulları haline dönüşürler.
Örneğin 8611 metrelik dünyanın ikinci yüksek dağı K2, kendine özgü, belki de başka hiçbir dağda bulunmayan koşulları gereği, bir dağcının yapabileceği en zor tırmanışların başında gelir. Ancak eğer hayal kurma ve duygusal benliğinizde o tırmanışı canlandırma aşamalarını sağlıklı bir şekilde geçtiyseniz, onunla fiziksel karşılaşmanızda, olağanüstü soğuğa, fırtınalara, rotanın çılgıncasına riskli teknik zorluklarına, öldürücü yüksekliğe, dağın acımasız sertliğine zaten hazırsınız demektir. Bu noktadan sonra tek yapmanız gereken zaten daha önceden manevi olarak hazırlandığınız koşullara adapte olmak ve bu koşulların gerektirdiği şekilde davranmak olacaktır.
Burada elbette ki, kendinizi tanımanız ve seçeceğiniz hedeflerin fiziksel ve ruhsal yeteneklerinizle örtüşüyor olması son derece önemlidir. Yükseklikten korkan birinin paraşüt şampiyonu olmayı hayal etmesi eldeki koşulları gereğinden fazla zorlamak olacaktır. Oysa kişi kendi yetenekleri doğrultusunda hedefler seçer ve bunlara yönelirse başarı ve bunun sonucunda mutluluğa ulaşma şansı çok daha yüksek olur.
Hayalini kurduğunuz hedefe doğru yola çıktığınızda, doğru bakış açısının ve yaklaşımın kullanılması, başarı için anahtar kavramlar olacaktır. Çünkü her hedefin kendine özgü iç dinamiklerinde hedefin parçalara bölünmesi, takım çalışması, riske girmek, kararlılık, disiplin, liderlik gibi kavramlar değişen oranlarda bulunur. Başarı için bu faktörlerin belirli bir ilişkiler zinciri dahilinde kullanılması gerekir. Akıllı biri, bunları son derece planlı ve organize bir şekilde kurgular ve gerçekleri kafasındaki hayaliyle birleştirir.
1997 yılının 1 Ağustos sabahı, bir gece önce sabaha karşı yüklemeyi bitirdiğim motosikletimle İstanbul’dan Katmandu’ya bir de arkamda kız arkadaşımla nasıl gideceğimin korkusu saatlerce içimi kemirdi. Belki de hayatımda ilk kez “ya yapamazsam” diye tedirginlik ve endişe duygusu yaşadım. Oysa yıllarca bu hayali kurmuştum, kitaplar okumuş, sohbetler etmiş, kendimi psikolojik olarak tam anlamıyla hazırlamıştım. Ancak bizimle birlikte limitlerinin 20 kilo üzerine çıkıp 440 kiloyu bulan koca motosikleti bu kadar yol nasıl idare edeceğim korkusu içimi bütün sabah kemirdi durdu.
Motora bir deneme turu atmak için bindim, marşa bastım ve bir mucize oldu. O anda bütün endişelerim, korkularım uçtu gitti. Her zamanki tecrübem ve doğallığımla motoru son derece rahat kullandım ve bu işi yapabileceğime aklım yattı. Yıllarca hayalini kurmam ve kafamın içinde, duygularımda bu zorlu etaba hazırlanmış olmam meyvesini verdi ve sanki motorda hiç yük yokmuşçasına gittim. Eğer önceden bu kadar kafamın içinde kurgulamasaydım, kendimi hazırlamasaydım, kısaca hayalini kurmasaydım, bu zor etapla yüzleştiğim zaman bu kadar kolay ve rahat asla yapamazdım. Hayal kurma dönemini sağlıklı bir şekilde geçirmem, işin önemli bir kısmının zorluğunu kaldırdı üzerimden.
Bu konuya bütün projelerimde büyük önem veririm. Çünkü hedefimle daha karşılaşmadan onunla hayalimde buluşmak, o hedef ne kadar zor olursa olsun beni ağır ağır ona hazırlar. Gün geldiğinde ise, ben zaten bilirim beni neyin beklediğini, ne kadar beklediğini ve nereye kadar beklediğini. Önemli olan da zaten zamanı geldiğinde hazır olmak değil midir?