Gerçekten Yaşamak!
Bu sonsuz yolculukta kendi yolunu, kitleye rağmen yürümeye cesaret edenler,
“Kendi gibi” olabilenlerdir.
Kendi ışığı olmadığı için kalabalıklara karışmayı bir marifet bilenler gibi değil.
Kendi ışığı ile kalabalıklara etki eden tüm özgür ve özgün ruhlar gibi olabilenlerdir!
Ruhları sönmüş insanlar, ne yolu ne de kahramanın hikâyesini anlayamazlar!
Kendileri yaşamlarında özgün bir hikâyeler yazamazlar!
Oysaki yapılacak şey,
Araftaki güya yaşamımızda,
Mücadelemiz kadar var olup,
Gözlerimizin bağını açıp,
Görmekle yetinmeyip,
Gördüğümüzü daha iyiye dönüştürüp,
Gönül gözümüzü de açıp…
Mekân, zaman ve nedenselliğin kozmik yumurtasını da kırmaktır!
Bir kaos topunda, uçurumun dibinde kavranılamaz hayat ağacının ters imgesine bakmaya çabalarken…
Işığa doğru,
İyi-doğru ve güzele doğru,
Bütüne doğru,
Tamamlanmaya doğru,
İçimizdeki Tanrısallığı doğurtmaya doğru,
Ölümsüzlüğe köprü olan ruhu inisiye etmeye ve sürekli ergilenmeye doğru…
“Ben” ve “O” arasındaki mesafeyi kısaltmaya doğru,
Merkeze doğru,
Birliğe ve sevginin özüne doğru,
Ruhun kaynağına doğru,
Madde ve mananın çift sütunlu denge yolunda, yolculuğa devam edebilmemiz ümidiyle…
Gücün her iki yönünü de idrak ederek,
Gerçekten yaşamaktır!