Gülün… Güzel Gülün!
Bu gece, bir ara güzel gülmekten konuştuk.
Yanlış kullanımıyla, güzel içmek, çok içseniz dahi bozulmamaktır.
Ayıkken yapmayacaklarımızı yapmamak yeterli sayılır.
Oysa aslında güzel içmek, içtikçe, beşeri zaaflardan arınıp, damıtılıp, güzelleşmek, ve etrafınızı da güzelleştirmektir.
En çok beğeni alan yazılarımı hangi alkol seviyesinde yazdığımı söylemeyeyim:)
Güzel gülmek de, hem çok gülseniz de bozulmamaktır, hem de güldükçe, arınıp, güzelleşmek ve neşe ve ışığı bulaştırmaktır,
Sosyal kelebek ortamlarında, cemiyet sayfalarında, kısa sohbetlerin katalizörü olan sabit gülüşler vardır.
Aynada çalışılmış, nazik, terbiyeli ama samimiyetsiz, certain smile gülüşleri…
Makbuldür, ama güzel değildir.
Bir gülüşün samimiyeti, dudak ya da mimiklerde değil, gözlerdedir.
Gözler, gülüşün hemen ardından patlayacak derin kahkahanın ışıklı alarmında olmalıdır.
Gülümsemek bulaşıcıdır, bu yüzden medeniyete borcumuzdur.
Ama gülmek, gülümsemenin kahkahaya geçiş aşaması olarak, çok daha bulaşıcıdır.
İnsanların gülümsemeye bile cesaret edemediği bir uygarlığımız var.
Zor zamanlar ve mahalle baskısı, kahkahaları ayıplıyor.
Her taraftan, gülmeyin baskıları var, ve bu baskılara direnin.
Gülün.
Güzel gülün.
Güzel gülmek için, gözlerinizden ışık çıksın.
Güzel gülmek için, ışık olun, gözlerinizden çıkın.
Gözlerinizden ışık çıkarak gülün ki, ışık ve aydınlık diğerlerine de bulaşsın ve yayılsın…
Unutmayın, önce kahkahalarınızı çalarlar…