felsefe taşı

Hangi Hayat Daha Güzel

Hangi Hayat Daha Güzel
Ekim 05
22:01 2013

Yavaş yavaş doğruldu yataktan,elini yüzünü yıkayacak giyinecek biraz kahvaltı yapacak ve evden çıkacak.Sonra trafik ,korna sesleri ,yol verdiği araçlar ve yayalar…Keşmekeş içerisinde iş yerine varacak.Öncelikle  yerine oturana kadar gözler bakacak uyumlu mu giyinmiş nereden giyinmiş…Sonra bilgisayarı açacak ,bu arada bir çay alacak…İşler ilk evraklar gelen mailler bir çay daha …Saat 10 olmuş bir mola..Herkes birbirini çekiştiriyor  sıkıntı… mecburi gülmeler kafa sallamalar …Sevimli olmaya çalışan bir ekip,insanlar topluluğu .Sonra bir kahve ve yerine oturarak işe kaldığı hızla devam.Öğlen yemek saati dışarı çıksa olmaz .Arkasından ‘’yemeği beğenmiyor’’ ,’’eee varlıklı tabii adresi belli olsun diye burada ‘’ şeklinde sohbetler.Mecburen sıraya geçiş yemeği alış ve bir masada çay molasında konuşulanlara benzer konular…Öğleden sonra evraklar …saat 15 çay saati…Akşam son dakikalar araya sokuşturulan işler.Özellikle son anda herkesin durgunlaştığı masasını topladığı anda bakın ben hala çalışıyorumcular…Ya da tüm gün yatıp vitrine çıkanlar…Paydos.Otoparka gidiş trafik keşmekeşi ,klaksonlar ,yol verilecek araçlar yayalar.Eve yaklaşma eksikleri tamamlamak için kısa bir alışveriş…Eve giriş üstünü çıkartıp rahat bir şeyler giyme, elini yüzünü yıkama..yemek hazırlığı .Yemeği yerken kapının çalınması aynı anda telefonun çalınması ..Neden aynı anda olur bu kargaşa…Kapıdaki görevliye çöpü verme ,kulağında telefon gereksiz bir sohbete dalma…elini tekrar yıkayarak sofraya oturma soğuyan yemek,telefonda hala gereksiz bir muhabbet ,yemeği yarım bırakmak…bulaşık ,telefon kapandı…Bir kahve koymak ve kahveyle odaya gelerek rahatça oturmak ve  sıcak bir yudum…

Yavaş yavaş doğruldu yataktan …Pencereden gelen hafif ışık puslu havayı uzunca seyretti.Biraz bir şeyler atıştırmak için kalktı süt,bir parça ekmek ,biraz peynir …Tekrar geldi yatak odasına saate gözü ilişti ama kaç olduğuna bakmadı…Uzandı …biraz daha gerindi…kalktı camı açtı,kapıya giderek sabah siparişi olan gazeteleri aldı..Tekrar yatağa geldi ..Biraz gazetelere baktı kalktı bir kahve yaptı…Uzun bir süre gazeteleri okudu.Artık bu odadan çıkma zamanı gelmişti…Yavaş yavaş mutfağa yöneldi dolabın üzerindeki numaradan Pizza siparişini verdi…Kütüphanesine girdi,her zaman ki hayranlığıyla sanki ilk kez buraya giriyormuş şaşkınlığıyla kitaplar üzerinde gözlerini şöyle acele etmeden gezdirdi…Bugün okuyacağı ve sonrasında yazı olarak kağıda dökeceği konuyla ilgili kitapları yavaşça salondaki çalışma masasının üzerine yerleştirdi.Kapının zili çaldı Pizzayı aldı afiyetle yerken telefon çaldı.Numarayı tanımıyordu hoş tanısa da bu yemek saatiydi açmayacaktı.Yemekten sonra çalışmaya okumaya başladı….Gece oldu tekrar bir yemek siparişi , bir arkadaşı aradı bu arada .Konuştular ama kısa kesti .Dışarıda bira içmeye davet edildi ama yine her zaman ki gibi hayır dedi….Yemek geldi yedi ve tekrar okumaya yazmaya başladı,ilerleyen saatlerde bir kahve yaptı yorulmuştu aslında ama az kalmıştı…Artık yazamaz duruma geldiğinde yatmaya gitti ve baktı ki sabah ki kıyafeti üzerindeydi hemen vakit geçirmeden sabah açtığı camı kapatarak uykuya daldı…

Aslında bu hayat tarzlarını çok artırabiliriz,…İlk hayat sevimsiz gelebilir ikinci hayat tercih edilebilir ya da tam tersi…Zaten hep yaşadığımız değil de yaşamadığımız hayat ilgimizi çekmez mi?  İlk hayat kendine zaman ayıramadığın ve sevmediğin bir işte yaşadıklarınla seni boğarken, ikinci hayat biraz daha uzarsa tek başına kaldığın sabah elini yüzünü yıkamadığın …biraz Oblomov haline geliyor…

Eğer zamanınız varsa ilk hayata tekrar göz atın ve aralara bir şeyler serpiştirin ..Mesela araba da güzel bir müzik,sabah dışarıda erken bir kahvaltı,iş yerinde mutlaka bir arkadaş..O kadar da kötü değildir ortam canım…Öğlen biraz belki yanınızdaki kitaba göz gezdirmek ve belki akşam son yarım saat kala internette keyfince gezinmek…Siz eminim daha çok şey katacaksınızdır.Gerek ilk gerekse ikinci tarz hayat bir şekilde renklendirilmeli çünkü bir hayatımız var ve neden siyah-beyaz yaşayalım …

4.548 kez okundu
Paylaş

İlginizi Çekebilir

  • Kaktüs ÇiçeğiKaktüs Çiçeği Dünyaca ünlü kemancı Fritz Kreisler konserini bitirmiş, salondan ayrılıyormuş. Bir hayranı yaklaşmış yanına. “Üstat” demiş, “Sizin kadar mükemmel çalabilmek için tüm ömrümü […]
  • Sonsuz Gençlik: Bir Kâbus mu, Bir Cennet mi?Sonsuz Gençlik: Bir Kâbus mu, Bir Cennet mi? Ölüm, bir organizmayı ayakta tutan tüm biyolojik işlevlerin geri döndürülemez bir şekilde sona ermesidir. Oldukça yalın bu tanımı biraz daha detaylandıralım: Vücudun temel fonksiyonları […]
  • Gyges’ in YüzüğüGyges’ in Yüzüğü “Mitler, insandaki ruhani potansiyelin metaforlarıdır.” Joseph Campbell   “Hepsine hükmedecek bir yüzük, hepsini o bulacak, hepsini biraraya getirip, karanlıkta birbirine […]
  • Gün olur…Gün olur… Yazıma ünlü şairimiz Orhan Veli’nin “Gün olur alır başımı giderim...” şiiriyle başlamak istedim. “Gün olur, alır başımı giderim, Denizden yeni çıkmış ağların kokusunda. Şu ada […]

Sosyal Medyada Takip Edin

Üye Olun

Yazarlar

Kategoriler

Takvim

Kasım 2024
P S Ç P C C P
« Eyl    
 123
45678910
11121314151617
18192021222324
252627282930  

Arşivler