Hatırlayalım…
Yine kızacaklar.
Ama yazmam lazım.
Yangınlarda ve sellerde gördük.
Dualar, toplu meditasyonlar, niyetler işe yaramadı.
Bireysel olanlar da yaramadı, kalabalık olanlar da, kitlesel olanlar da.
Oldular, çünkü olacaklardı.
Olmalarına bundan çok daha önce karar vermiştik.
Beraber, ve çok ama çok daha kalabalık ortak kararlardı.
Hatırlamıyoruz, ama kollektif bilinç ve kümülatif ortak irade bunu seçti.
Şimdi daha küçük kalabalıklarla bunları durduramayız.
Lütfen bunu kabul edelim ve hazmedelim.
Aramızda realiteye müdahale etme gücü diğerlerinden fazla olanlar olsa da, adına ne derseniz deyin, hepimizin birleştiği o kararları kimse geçersiz kılamaz.
Ayrıca, doğa ve Dünya Ana da bu değişim sürecinde, en büyük karar alıcı.
Küllerinden mi doğar, Gökkuşağı Yılanı ya da Şahmeran Ana gibi kabuk mu değiştirir, ya da yeraltı uygarlıkları mı düzenliyor, veya Yaşam Ağacı yeniden mi yapraklanacak, birçok ezoterik soru da sorulabilir.
Ve/veya, manyetosfer mi, ley hatları mı, Schumann rezonansı mı?
Doğa yenilenecek, ve yenileniyor.
Doğaya direnmek ve onu manipüle etme arzusu, eril uygarlığımızın kendi önüne koyduğu bir engel.
Aşacağız elbette, ama henüz doğayı yeterince tanımıyoruz. Bu konuda elbette bilime güveniyoruz, ama bilim henüz genç, ve eril egemen.
Yapılabilecek olan, bu değişimi durdurmak, engellemek, ya da tersine, zorlamak değil.
Doğaya ve değişimi için daha önceden verdiğimiz onaya saygıyla, olacakların minimum zararla atlatılabilmesi için destek ve katkı sağlamak.
Bunların dünyevi yanları çok önemli. Dere yataklarına ev yapmamak, yangın uçak filosu bulundurmak, binalarımızı depreme karşı güçlendirmek, ve bu konularda bilimin önderliğinde ilerlemek zaten görevimiz.
Veya, sellerde suya kapılanları kurtarmak, ülkenin her yerinden gelerek yangınları söndürmeye çalışmak, afet bölgelerine maddi desteklerde bulunmak da buna dahil.
Manevi tarafta ise, kritik nokta, zararları minimuma indirme çabası.
İnsanın doğaya ilave ettikleri, bu zararlar içinde yok.
Evler, çiftlikler, santraller yok.
Kaplumbağalar, kuşlar, bütün hayvanlar, ağaçlar ve bütün bitkiler, ve elbette insanlar var.
Paylaştığımız ortak hayat ve hayatiyet, doğa ve Dünya Ana’nın bu değişim sürecinden minimum zararla çıkabilmeli.
Eğer bir çalışma yapmak niyetindeyseniz lütfen buna odaklanın.
Durduramaz, ve engelleyemezsiniz.
Ama hayatın ve ortak hayatiyetimizin olası zararlarını azaltmak mümkün.
Bilimsel önlemlere de, yardım çabalarına da, ve imeceye de çok büyük saygı duyuyor ve devam edilmesini çok değerli görüyorum, bunların gelecek yıllarda daha büyük etkileri olacak.
Ama eğer dualar, meditasyonlar ve niyetler varsa, onları doğru odaklamak daha iyi.
Karanlık ve aydınlık arasındaki tek fark, karanlığın aynı kaynaktan geldiğimizi, ve aynı hayat ve hayatiyeti paylaştığımızı unutmasıdır.
Biz hep hatırlayalım.