Hayat bir Anlık
İnsan sadece sessiz kalınca etrafındaki sesleri fark edebiliyor. Belki de onları bastırmak için sessiz kalmaktan çekiniyor. Ama işte kaçamıyor, kafasının içindeki milyonlarca ses o kadar ağır geliyor ki yorgun düşüyor bedeni.
Ruhuna ağır geliyor hüzünler. En ağırı da yeniden ayağa kalkmak oluyor. İşte tam bu noktada farklılıklar başlıyor. Herkesin ayağa kalkarken tercihi farklı oluyor. Kimisi sorunları görmezden gelip yürüyüp gitmeye çabalıyor, kimisi ise bir güç arıyor içinde. O gücü bulmak ise her zaman kolay olmuyor.
Sanıyor ki uzaklara giderse iyileşir, yola koyuluyor ama unutuyor kendini de taşıdığını bu yolculukta. Hüzünlerini, korkularını da beraberinde taşıdığını.
Soruyor o zaman kendine, dün yaşandı, bugün hüzünlerin ve korkuların pençesinde. Peki ya yarın?
Yarını da mı kendime zindan edeceğim. Kötü veya iyi deneyimlerim oldu. Kimisi hüzünlerimle savaşırken, kimisi korkularımla yüzleşirken yaşandı.
Hayat akıyor ve aslında zamanla yarışıyoruz. Az zamanımız var bu dünyada bu beden ve bu ruhla. Yaşarken uzunmuş gibi gelse de dünya tarihine bakarsak bir kum tanesi gibi. O zaman neden güzelliklere bakmak varken karanlığa bakmayı seçer insan? Neden karanlığın hüznü daha cazip gelir bize.
Hayat akıyor, ve şu anda bir otel odasında tercihlerimi sorguluyorum. Belki birini ben tercih ettim ama bu hayat benim ve kalkmalıyım ayağa diyorum kendime. Bu ruh, bu bedenle, bu zamanda buluştuysa eğer vardır öğreneceği bir şeyler. Vardır deneyimlemesi gerekenler. Şans ver ve korkma diyorum kendime.
Kalk ayağa ve sadece güzelliklerin tadını çıkar. Nasıl olsa yarın da bugün olacak ve zaman akarken en çok da sen, yeni bir sen olmayı hak ediyorsun.
Liste yapalım o halde.
1. Kendine söyle her gün korkmadan ne kadar özel, ne kadar güzel olduğunu.
2. İyiliğin büyük bir güç olduğunu unutma.
3. Koşulsuz sevginin en zor anlarda en güçlü ilaç olduğunu hatırla.
4. Korkularla yüzleşmenin en azından bir adım olduğunu unutma.
Tam bu listeyi yazarken odayı temizlemeye bir görevli girdi. Aslında yarım saattir onu ve radyosundan çaldığı şarkıları dinliyordum. O şarkılara eşlik ederken ki neşesi ve hızla etrafı toparlaması o kadar ki güzeldi ki. Onunla sohbet etmeye çalışsam da yabancı dil bilmediği için sadece işaretle teşekkür edebildim. Gülümsedim ve birlikte radyoda çalan parçayı mırıldandık.
İşte bu! Hayat bir anlık ve sadece biz onu cennet yapabiliriz.