Hayatın 1 Numaraları Kuralı
Çevreye sorsanız; çoğu sanki bu dünyaya mahkum gibi gönderildiğini söylüyor… Çile çekmeye gönderilmiş, cezasını çektikten sonra da rahata kavuşulacak bir ağızla konuşulagelmiş…
Yaşam ile ilgili herkesin farklı bir bakış açısı var. Kimine göre yaşam, verilmiş bir “hak”, “armağan”, “sınav” veya yaşanması gereken “süre”…
Fiziken kısıtlanmış bir beden içinde bir süre geçiriyoruz ve buna “yaşam” diyoruz…
Başımıza bir sürü şey geliyor… Buna da “kader” diyoruz…
Herkesin yaptığı, uzmanlaştığı bir işi oluyor ve bunun karşılığında “para” denen bir havucun peşinde koşuyor olmuşuz…
Kimi “para” ile birlikte soyut kavramların peşinden de koşuyor; “Ün”, “Şöhret”…
Kimi tüm bunlardan dolayı yoruluyor kimi ise yaşamının son anına kadar direniyor…
Kimi keyif alıyor kimi ise almıyor…
Kimi yaptığı, yaşadığı ne olursa olsun “mutlu oluyor” kimisi ise olmuyor…
Buradan başka kaçacak yerimiz yok. Kimine göre buradaki geçirilecek olan “zorunlu” zamanın (ki kesinlikle burada geçirdiğimiz zamanın başka bir zaman/mekanda bilinçli ve tercihli olduğuna inanıyorum) tüketilmesi gibi görülen yaşamın bu bakış açısı ile hafifletildiğini düşünüyorum.
Konfüçyus’un güzel deyişindeki; “Sevdiğiniz bir iş yaparsanız yaşamınızın sonuna kadar bir gün bile çalışmış olmazsınız” paralel düşünüşü ile “mutlu olduğunuz bir yaşamda bir gün bile yaşamamış olmazsınız” noktasına ulaşıyorum.
Shakespeare’in dediği gibi “Olmak, ya da olmamak; işte bütün mesela bu…”
Minicik(!) bir eklenti ve daha güncel bir deyiş olarak “(Mutlu) Olmak ya da olmamak; işte bütün mesela bu…”