Herkesin Bir Kırılma Noktası Var!
Herkesin bir kırılma noktası var.
Uzaktan bakınca, sanki farklı farklı.
Ama, aslında, hepsi aynı.
Benim milletim, benim dinim, benim peygamberim, benim liderim, benim ideolojim, benim sevgilim, benim vatanım, benim keyfim, benim refahım, benim bedenim, benim çocuğum, benim mesleğim, benim şuyum, benim buyum…
Bakmışsın arkadaş pamuk.
Hürriyet aşkıyla yanma halinde.
Seni senden iyi, senden derin dinliyor.
Hoşgörünün ötesi bir anlayışla hem de.
Ama bir yer var, var işte.
Herkeste var o kırılma noktası.
Oraya bastın mı, “zoooort” sesi, o anlayış dağlarını yıka yıka çıkıyor ortaya.
Kırılma noktaları kişiden kişiye farklı gibi görünürse de, aslında hepsi aynı kaynaktan beslenir.
Korku!
Sahip olma ve sahip olunma isteği insanın sığınma talebinin bir ürünüdür.
Kuşkusuz, bu son derece insana aittir.
Ancak bu durumda insan, bir şeyin parçası olabildiğince, kendini güvende hissedebiliyor.
Eee, haliyle o parçası olduğu kurgu da, gelen kurbanın ruhunu teslim alıp, tez elden kendine dönüştürüyor.
Hal böyle olunca, insan nasıl kendisi olsun?
Tam tersi, kendinden uzaklaşıp, sığındığı kurgunun parçası oluyor.
İnsan, kırılma noktalarını bulup, iletim hatlarındaki tıkanıklığı keşfettikçe, kendine yaklaşabiliyor.