Hey sen, sana güveniyorum!
Hey sen, sana güveniyorum
Evet yanlış duymadın, sana güveniyorum…
Burada olmandan, bana yaklaşmandan, bana olan duygu ve hislerinden yana
sana güveniyorum. Biliyorum benim için ne yaparsan yap, adına ne
koyarsak koyalım en kötü diye adlandırılsa bile, aslında bana en büyük
iyiliği yapıyorsun.
Bana yalan söylesen de, bana küfür etsen de, beni sırtımdan vursan da,
benden nefret etsen de, üzsen de, kin gütsen de, sevsen de, şımartsan
da, yeşertsen de, biliyorum ki bunların hepsi sana güvendiğimden oluyor.
Çünkü böyle anlaşmıştık, bana bunları yaşatmayı ve bunlardan ders
çıkartabilmemi üstlenmiştin, ben de bunları sevgiyle kabullenmeyi ve
hayrıma olduğunu hatırlamayı seçmiştim.
Anlaşmıştık biz, şimdi sana nasıl kızar ve öfkelenirim, sen bana evrenin
en büyük hediyesisin, gelişmemi sağlayan beni bana hatırlatan en güzel
şeysin. Sen kendine kızarken, ben seni kabullenenim. Sen beni düşman
görürken, ben seni dost bilenim. Sen bana güvenmezken, ben sana
güvenenim. Hatırlasana birbirimize verdiğimiz sözleri, dönsene beyaz
pervaneler gibi gönlünde, hissetsene ellerimizin anlaşırken akıttığı
sıcaklığı.
Neden bu kadar öfkelisin? Neden bu kadar korkuyorsun? Bilmiyor musun
aslında her şey senin için var, neden sonsuz güven duymuyorsun? Bu
korkun ve endişen niye? Başına en kötü şeyler gelmiş olsa da bilmiyor
musun sadece oyun olduklarını? Sevgilini elinden alana hâlâ neden
kızıyorsun? İşinde seni ezene neden sinirleniyorsun? Annene sana karıştı
diye niye bugün onun istediğinin tam tersi davranıyorsun? Dostuna niye
düşman gibi bakıyorsun? Yalan söylemekten neden korkmuyorsun? Bunların
hepsini senin talep ettiğini hatırlamadığından değil mi? Bunları sen
istemedin mi? Seçmedin mi? Anlamak için neden bekliyorsun? Başkalarını
suçlamak en kolayı değil mi?
Sorumluluktan kaçmak, suçlamak, hep bir sebep bulmak, kendin dışında
herkeste bir zayıf bulmak en kolayı. İşte bu yüzden güvensizsin,
korkarak yaşıyorsun, kendine bir kalkan takmışsın, seni koruduğunu
sanıyorsun. Yanılıyorsun sana sadece ağırlık veriyor, gittikçe de
ağırlaşıyor. Çıplak kalmayı dene ve buna güven, işte o zaman hürsün ve
özgürsün, illa hayatından bir şeyler çıkarmana, çarpmana ve bölmene
gerek kalmadan özgürsün ve sonsuz bir güven içersindesin. O zaman hayata
güvendiğinde, senden başka gerçek yok, herkes sana seni anlatıyor,
suçlayacak kimsen kalmıyor yapabildiğin sadece güzelliklere açık olmak,
çünkü çirkini güzel buluyorsun, kötüyü de iyi. Olumsuzu olumlu.
Sevgisizliği sevgi. Düşmanlığı dostluk.
Kimse sana enayi ol demiyor. Sadece akıllı ol. Nedenleri sorgula.
Duvarlarını aş. Kalıplarını kaldır. O zaman akacaksın. Güveneceksin.
Suçlamayacaksın. Kendini bileceksin. Ve güveneceksin, bilmeden,
istemeden, sorgulamadan, güveneceksin. Hiç tanımadığına, hiç sevmediğine
bile. Dedikodu yapsa da, seni yargılasa da, sevmese de, eleştirse de,
aldatsa da, kısacası ne yaparsa yapsın sana iyilik yaptığını bileceksin.
Kolay mı bunlar diye mi soruyorsun? Değil, bazen hiç değil. Yine de bir
kez güvendin mi, ağlasan da sonunda gülüyorsun, kırılsan da
onarılıyorsun, hastalansan da iyileşiyorsun, terk edilsen de
kavuşuyorsun, kaybetsen de kazanıyorsun. Sonunda kendinle bir oluyorsun,
ve güveniyorsun, bunun huzuru ile yaşıyorsun. Bazen bunun üstüne milyon
kere sınav veriyorsun, arada bocalıyorsun, bazen yorulabiliyorsun, isyan
ediyorsun ama en sonun sonunda yine olduğun noktaya varıyorsun.
Dön, dön, kendine bak. Koş, koş, kalbine ak. Var, var, sonuna var.
Eğlenmenin tadına, güvenin huzuruna, sevginin aşkına , hasretin
âhengine, özgürlüğün tadına, mahşerin aşımına, cennetin kapılarına,
sessizliğin sesine, zamanın aşımına, huzurun kavrayışına, adaletin
vuslatına, hakkın saygısına er.
Şimdi tam şu anda işte sana güveniyorum, birbirimizi tanımasak da
güveniyorum, bunun bir paylaşım olduğunu bildiğine güveniyorum. Bana
sinir olsan da içte bir yerde sevdiğine güveniyorum, anlayışına ve
değerinin paha biçilmez olduğuna güveniyorum. Hey sen, sana güveniyorum.