Hikayenin Yazarı Kim?
13 Temmuz’da gerçekleşen güneş tutulması, Castor sabit yıldızıyla kavuşumdaymış. Yaratıcılığı ve hikaye anlatıcılığını simgelermiş Castor. Bu tutulma, bu yıl ard arda gelenlerden sadece birisi. Malum hepsiyle ilgili, birbirinden beter felaket kehanetlerinde bulunuluyor. Uranüs’ün de burcuma girmesiyle, hayatımda olması muhtemel değişimleri merakla beklemeye başladım bile. Hatta hafif de gerginim. Kendi kendime ”olumsuz yorumlara inanmıyorum” desem de, bu değeri birbirinden şüpheli yorumları, zihnimin bir yerlerine gömdüğümü de biliyorum. Her an, üstündeki ağlar ve tozlardan arındırılmak üzere, ‘bak, işte beklediğimiz gibi oldu” demeye hazırlar. O yüzden Castor ve hikaye anlatıcılığını bir arada gördüğümde sevindim. Yani illa felaket olmak zorunda değil, türlü türlü yorumu var. Hikaye anlatıcılığı kimin aklına gelirdi?
Thandie Newton (fotoğraftaki), hem fiziğini, hem de oyunculuğunu çok beğendiğim bir aktrist. HBO’nun New York Kütüphanesi ile birlikte başlattığı bir sosyal sorumluluk kampanyasının da yüzü oldu. ”Hikayeler Önce Gelir” diyerek, ülke çapında kitap bağışına teşvik ediyor. İlgiyle takip ettiğim bir dizi olan Westworld’ün de yıldızı aynı zamanda. Westworld’de, Maeve (Thandie Newton), Dolores (Evan Rachel Wood) aydınlanarak, robot olduklarını keşfediyorlar. Her şey programlandıkları senaryoya göre işliyor ve yaşadıkları matrix, aslında insanlar tarafından inşaa edilen bir oyun parkı. İki sezonu biten diziyi izlerken Steve Jobs’ın sözlerini anımsadım ara ara:
”Dünyanın en güçlü kişisi hikaye anlatıcısıdır.”
Westworld’de bazı robotlar, programın dışına çıkarak, kendi hikayelerini yazabilecek kudrete erişiyor. Bir yandan vaad edilen cenneti oluşturup, aralarından bazılarını kurtarırken; diğer yandan gözlerini insanların yaşadığı ”gerçek” dünyaya dikiyorlar. Maeve kızını kurtarmak için fedakar bir kişilik sergilerken; Dolores kötülüklerin anası bir role bürünüyor. Westworld’deki hikayeleri yazan da Maeve’e aşık olarak, hayatını bir robot için feda ediyor. Belki de hayatı boyunca yaptığı en anlamlı iş, çünkü olmayı düşlediği erkeğe dönüşüyor böylece.
Sembollerle dolu bu dizide, robotların programını gösteren ekranlar bana astroloji haritalarını çağrıştırıyor. ”Toprak grubu burçlardaki birikiminiz, ayaklarını yere sağlam basan bir yapı geliştirmiş. Aynı zamanda akrepteki ayınız da, insanların iç yüzünü hemen anlamanızı sağlıyor.” der gibi. Astroloji de insanların programını açıklayan bir dil olabilir mi?
”Sen de bir robotsun yavrucuğum” demeden, astrolojinin beynimizi programlayabileceğine dikkat çekmeye çalışıyorum aslında. Dikkatimizi neye yöneltirsek, olan olayları da o perspektiften algılıyoruz. Bundan mistik veya spritüel bir durum yok. Bilim de algıda seçiciliği kanıtlıyor. Dindar bir insan, olayları kaderle açıklarken; bir bilim insanının bakış açısı çok daha farklı oluyor. Bir iş insanı olayın maliyetiyle, karıyla ilgilenirken; bir sanatçı bambaşka boyutlarda raks edebiliyor. Bu beyin kimyamızla, karakterimizle ve içinde yoğrulduğumuz kültürle ilgili tamamen. Ve kulak duyduğuna inanıyor. Özetle ”kanlı ay” denildiğinde tir tir titremeden önce dikkatli olun. Başkalarının hikayelerinin piyonları olmayın. O, onların bakış açısı, sizi kendi dünyalarına çeken, bilmeden de olsa kullandıkları programlama dili.
Kendi hikayenizin yazarı siz olun.