İhtiyarlara Yer Yok!
İnternetin yararlı olduğunu da unutmamalı. Ondan sadece eğlence amacıyla istifade edenler için zor olsa da.
Doğrusu internetin yararlı bir araç olduğunun giderek unutulması düşündürücü. Özellikle de onu gündelik hayatının sadece eğlence kısmına entegre edenler tarafından. Sanki fayda sağlayan imkanları her zaman oradaymış gibi. Oysa internet bireylerin hayatına gireli otuz sene bile olmadı. Pew Araştıma Merkezi’nin geçtiğimiz günlerde yayınladığı rapor bunu yeniden anımsatıyor. Ankete katılan ister profesyonelce ister amatörce internetten istifade eden bireylere internetin kendi yaşamlarına ne gibi faydalar sağladığı sorulmuş. Aşağıdaki tespitler bu rapordan:
Internetin halihazırda sağladığı en büyük faydaların başında bireyleri birbirine bağlaması geliyor. Zaman ve mekan bağımsız olarak. Böylece dünyanın bir ucundaki bir kişi ile iletişim kurmak zamanın hiç bir evresinde bu denli kolay olmamıştı. Öte yandan internet bireylerin hayatını yeniden keşfetmesine, yeniden yapılandırmasına da yardımcı oluyor. Bilgiye erişimden yeni bir iş bulmaya, ticari bağlantılar kurmaya kadar çok geniş bir çerçevede.
Bireylerin temel sağlık konularıyla ilgili olarak da internet ilerleme kaydedilmesini olanaklı kılmakta. Anlık olarak gereksinim duydukları bilgilere erişmekten, sağlıklarıyla ilgili bilgileri paylaşmaya kadar. Lojistik imkanlar açısından da internet bireylere büyük kolaylıklar sağlamakta. Örneğin yaşı kaç olursa olsun dünyanın herhangi bir yerinde kişi ücretsiz eğitim malzemelerine erişebilir ve ister uzmanlık alanında ister geliştirmek istediği uzmanlık ya da hobi alanlarında kendisini güncel tutabilir. Bir başka deyişle internet ömür-boyu eğitim kavramını olanaklı kılmakta.
Buna ilave olarak ulaşımdan kargoya, ürün teminine kadar çok geniş bir alanda bireyler çok daha verimli ve kaliteli bir yaşam düzeyine kavuşmuş durumda. Artık kimse seyahat ederken bilet edinmek üzere saatlerini harcamıyor. Günlük mutfak alışverişinden giysi ya da benzeri gereksinimlerini temin sürecinde de. Elbette interneti bu amaçlar için kullanmayı yaşamına entegre edebilmişse.
Bunların yanısıra zaman kaybına neden olan günlük işler de internet sayesinde hızla gerçekleştirilebiliyor. Faturaların ödenmesinden bankacılık işlemlerine kadar. Bu bir yandan bankaların fiziksel şube yapılanmasını yeniden keşfetmelerine neden olurken bellidir ki diğer yandan bu tür imkanları yaşamlarına monte etmemişler için sorun da yaratabiliyor. Çünkü azalan ya da optimize edilen şubeleşme banka şubelerinden eskisi kadar beklemeyi gerektirebiliyor.
Bu arada dijital gelişmelere adapte olamayanlar diğerlerine göre hizmetleri daha pahalı alma durumuyla da karşılaşabiliyor. Örneğin aynı uçakta yanyana seyahat ettiği halde farklı fiyatlara bilet almak durumda kalanlar bugün ülkemizde de reklamlara alay konusu olabiliyor.
Bu açıdan değerlendirildiğinde her yeni teknoloji gibi internetin de “yıkıcı” özellikte olduğunu tespit etmek de zor olmayacaktır. Öte yandan bunun internetle başlamadığını da belirtmek gerek. Banka kartlarını kullanmayı beceremeyenler, ATM cihazından bir kaç dakikada yapılacak işlemler için saatlerce kuyruk beklememiş miydi?
Dijital rüzgarın getirdiği bu tür gelişmelere adaptasyon konusunda kamunun üstüne düşeni tam anlamıyla yaptığını söylemek de pek doğru olmayacaktır. Ne ülkemizde ne de dünyanın pek çok ülkesinde. Neydi o dört oscar kazanan filmin adı: No Country for Old Men! (İhtiyarlara Yer Yok).