İki Dünya Arasındaki Köprü
Şamanlar akıl hastalığının tamamen farklı bir şey olduğuna inanıyor. Zaten Fuzuli Bayat’ın da belirttiği gibi “Türk kültür hayatında da deli denilince akla ilk olarak Şaman gelir.”
O “kötülüğü iyiliğe çevirebilen – özel statülü- delidir. Onunkisi normal bir delilik olarak geçmez.
Bilindiği gibi hem şamanlar hem de şizofren insanlar, büyülü yetenekleri olduğuna, seslerini duyduğuna ve beden dışı deneyimlerine sahip olduklarına inanırlar. Kanadalı evrimsel psikiyatrist Joseph Polimeni,
Şizofrenleri
“tarih öncesi kabile Şamanlarının
çağdaş tezahürü olarak nitelemekte..
Geleneksel, yerli topluluklarda, zihinsel hastalıklarla ilişkilendirdiğimiz, depresyondan psikoza kadar birçok semptomun
bir kişinin işaretlendiğinin
‘ruhlar’ tarafından şaman veya şifa insanı olarak
bir hayata çağrıldığının işareti olarak görülüyor.
Dr. Malidoma Patrice Somé,
psikoz ve şizofreni dediğimiz şeyin
belki de bilinçte dikkate değer bir dönüşüm
ve insani gelişim için kaçınılmaz bir adım olduğunu düşünüyor.
Yani Dr Some ve Afrika’daki Burkina Fasodaki Dagara Halkı
akıl hastalığını şifacılığın doğuşu olarak nitelendiren
şamanik görüşü destekliyor.
Dr. Somé inançlarında yalnız değil.
90’lı yıllardan beri, giderek artan sayıda psikiyatri uzmanı
akıl sağlığı koşullarının ortak algılanmasına
meydan okumaktadır.
Bu uzmanlar, DEHB gibi teşhisleri ,
gezegenimiz için özel bir mesajla
diğer dünyadaki insanlar gibi
zihinsel hastalıkları olanları tanımlayan ‘
‘ İndigo ‘gibi yeni terimler lehine çekmekteler.
Psikiyatri profesörü Sue E. Estroff gibi birçok kişi,
şizofreni belirtileri ile
yüksek aydınlanma durumları yaşayanların
davranışları arasındaki benzerliğe işaret ediyor.
Transpersonel psikoterapinin savunucuları da
kurucularından biri olan
Prof. Stanislav Grof gibi ,
‘ruhsal ortaya çıkma’ deneyimlerinin
çoğu zaman psikoz olarak yanlış teşhis edildiğini
ve gereksiz yere ilaçlandığını öne sürüyorlar.
Yine diğer bazı uzmanlar
Şizofreni için ;
“belki de beynimizdeki genetik değişiklikleri tetikleyen
evrimsel baskıların bir sonucu olarak ortaya çıkmış,
insanlara olaylara yeni bağlantılar ve çözümler getirerek
zihinsel kapasitelerin artmasına neden olmuştur.
Bu nedenle, şizofreni ve bununla ilgili bipolar bozukluk,
bu yeni bilişsel yeteneklerin bir sonucu olmuş
ve katkıda bulunmuş olabilir” demekteler.
Bu kişinin topluluğa bir mesaj için
araç olarak seçildiğine inanıyorlar.
Batıda akıl hastalığı olarak görülenleri
Dagara Halkı “diğer dünyadan iyi haber” olarak görüyor.
Dagara geleneğinde bu bireyler
fiziksel ve ruhsal dünya ve toplum arasında
bir köprü olarak görülüyorlar
ve insanların her iki dünyanın enerjisi ile uzlaşmasına
yardımcı oluyorlar.
Bunu yapmamak ise
bir şifacının doğumunu engellemek
ve başlangıçtaki enerji bozukluğunu sürdürmek anlamına geliyor.
Ecdat şaman ruhu ve yeraltı ruhları
tarafından gönderilen Çağrının kabul edilmemesi durumunda
deli olmaya ve ölmeye mahkum olmaktır bu…
Yani çağrıyı geri çevirmek artık tıbbi anlamda delirmektir.
Şamanlar “süpürme” adı verilen bir uygulama ile bireyin auralarındaki yabancı enerjileri temizlerler. Kanalllanan enerjinin negatif olduğu ve iyileşmeyi desteklemediği durumlarda ise bunları hizalamak yerine auradan uzaklaşmaya çalışırlar.
Şamanların Batı dünyasına getireceği armağanlardan biri
bireyin yaşaması için gerekli olan manevi bakış açısını
yeniden keşfetmelerine yardımcı olmaktır.
Şamanın ata ruhlarından ve
‘ Ruhların baskısı altında bulunmak’tan bahseden F. Bayat gibi
Dr Some de
birleşmek isteyen ata ruhlarından bahsetmektedir;
Gelmeye çalışan Ruhlar iyileşmeye çalışan atalar olabilir.
Yaşamla ölüm arasındaki ilişki dengede olmadığı sürece
kaos ortaya çıkar.
Şamanik yaklaşım, enerjileri hizalamaya çalışmaktır
Dagara, eğer böyle bir dengesizlik varsa
atalarını iyileştirmenin yaşam görevi olduğuna inanır.
Eğer bu atalar iyileşmezse,
hasta enerjileri
onlara yardım etmekten sorumlu olanların ruhlarına zarar verecektir.
Batı psikolojisinde, örneğin öfkeyle dolu isen nedenini arayacaksınız.Bu amaçla bir terapist sizi çocukluğa geri götürebilir
İşte Afrika kültüründe ‘keçi’
Batı’daki “iç çocuk” ile aynı ilkenin mekanizmasıdır.
Dr Some , akıl hastalığına ritüel bir yaklaşımla yaklaşmanın bir dizi fırsat yarattığını
ve bireyin yaşamını daha iyi hale getireceğini öne sürüyor.
Zaten kimi uzmanlar da
bu hastalık
“Kesinlikle bir tür inisiyasyona benziyor” diyor.
İki Dünya Arasındaki Köprü – Hastalık mı, Akut Duyarlılık mı?
bu ciddi bir bakış açısı sorunu görünüyor…