İlişkilerde Güven
Güven; insan yaşamının huzurlu devam etmesi için belki de en önemli kavram. Kişinin kendini güven içinde hissetmesi, iletişimde olduğu insanlardan kendisine zarar gelmeyeceğine net olarak inanması, gerçek dışı ve yalan olan hiçbir unsurun karşı taraftan gelmeyeceğine olan kayıtsız şartsız inanç ve tabii ki aklının her ne olursa olsun sorularla ve tedirginlikle meşgul olmaması… Bundan daha huzurlu bir ilişki olabilir mi? Hele de zamanımız ilişkilerinde bu kutsal ! unsura sahip olan kaç kişi kaldı acaba! Sürekli bir gizem, saklanılan gerçeklikler, geçmiş ilişkiler kaynaklı sarsılmış duyguların o anki ilişkide yarattığı çarpık zemin, aldatan ve aldatılmış olanın deneyimlerinden arta kalan sağlıksız ruh hali… Genel anlamda çevremde gözlemlediğim durum maalesef ki bu tablodan ibaret.
Hâlbuki geçmişin yaralarını yeni ilişkilerimize gölge etmemeyi başarabilsek, o tatsız tecrübelerimizi ait oldukları yerde, -di’li geçmişte bırakıp anda kalabilsek, sevdiğimize güvenerek ve onun da bize güvendiğini bilerek ilişkimize devam etsek, yaşam daha huzurlu olmaz mı? Ama hayır; herkes canı yandığı için gardını alarak başlıyor yeni hayatına, kendi kalbini ağrıtan kişinin intikamını bir sonrakinde almaya meyilli ilerliyor her an… Sonra da gelsin kaos, gelsin güvensizlik, gelsin ani bitişler… Olmaz… Öncelikle kendi iç huzurumuzu yakalamamız şart. Evvela kendi ruhumuz onaracağız, yaralarımızı biz toparlayacağız, merhemimiz kendimiz olacağız ve sonrasında ilişkilere “merhaba” diyecek kıvama geleceğiz. Yara bandının, merhemin, ilacın başkası olmasını beklediğimiz sürece, sadece daha çok yara alır, kalp kırar ve hem kendi ruhumuza hem de karşımızdakinin ruhuna onarılmaz birer çentik daha atarız, hepsi bu…
Son dönemlerde adını sıklıkla duyduğumuz “içsel yolculuk” aslında hiç de hafife alınacak ve göz ardı edilecek bir durum değil. Zira sağlıklı yaşamanın, huzuru bulmanın, insan ilişkilerinde sağlam ilerlemenin ve mutlu olmanın algısı bu noktada başlıyor. Ben kimim? Ne istiyorum? Neler yaşadım? Neden yaşadım? Ne öğrendim? Bir daha o acı deneyimleri yaşamamak adına nelere dikkat edip, hangi yönümü düzeltmeliyim? Beni “doğru ve ahlaklı insan” yapacak şeyler nelerdir ve bunun için nasıl bir birey olmalıyım? Unutmayalım ki, kendimizi tanımadan, ruhumuzu keşfetmeden, edepli insan olmak adına çabalamadan bir adım dahi ilerleyemez ve bize verilen yaşam hediyesini sadece nefes alıp vererek tamamlamış oluruz; kİ bu da büyük bir kayıp olur. Velhasıl her şey evvela kendimizde başlar. İşte bu muazzam keşif yolculuğu esnasında, hayatımıza giren insanların da bizim yaşamımıza boş yere girmediklerini öğreniriz. Her insanın bize öğreteceği bir şey olduğunu algılar ve bu bilinçle öğrenmeye ve ilerlemeye devam ederiz. Ancak elbette ki, gerçekten yanlış insanlar da hayatımızda yer alacaktır. İşte bence bunların başında gelen ilk tip, güven sıkıntısı yaşayan biri ile birlikte olmaktır. Zira siz olgunlaşmak ve doğru insan olmak adına çabalarken, geçmişinin lekelerinden arınamamış bir ruh gelir ve aşamadığı bir güven problemiyle sizin dünyanıza karanlık ve huzursuzluk düşürür. BU kişilerin de kendi iç yolculuklarını yapmadan ve yeterince olgunlaşmadan sizin yaşamınızda olmaları, inanınki sizi bihayli yoracak ve hırpalayacaktır. Zira sürekli kıskançlık, yalan, saklanılan gerçekler ve zihninizde yarattığı soru işaretleri, bir süre sonra sizi hırpalamaya başlar. BU durumda ardınıza bile bakmadan uzaklaşmanızı öneririm. Güven olmayan bir ilişkide ne huzur, ne aşk ne de mutluluk olmaz. Direkt sıkıntılı ve yanlış bir ilişkidir. Aşamadığı, atlatamadığı, kendini yorduğu yaşamına sizi de sokacak ve keşif yolculuğunuzda sizi yavaşlatacaktır. Ne gerek var? Unutmayın ki siz çok değerlisiniz ve sizin gibi değerli biriyle olmalısınız. Zaten sizinle aynı frekansta olmayan ve sürekli sıkıntılı bir halde olan kişinin hayatınızdan çıkması, aslında bir kayıp olmaz; Bilakis, siz onun yaşamında kayıp olursunuz. Bunu sakın unutmayın…
Peki, güven sıkıntısı olan kişilerin profili nasıldır? Aslında çok basit… Her şeyden önce sizi kısıtlamakla ilişkiyi hırpalamaya başlarlar; buradaki başlık kıyafetiniz, yaşam şekliniz, saçınız, makyajınız, gece arkadaşlarınızla çıkmanız, iş yemekleriniz, arkadaş çevreniz velhasıl “sizi siz yapan” her şey olabilir. Halbuki unutmayın ki, siz bu yaşa kadar zaten onsuz geldiniz ve onurunuzla, nerede nasıl davranacağınızı bilerek yaşadınız. Bir uyarı, kısıtlama ya da düzeltilmeye ihtiyacınız vardıysa neden sizi seçti? Bir diğer ipucu, yersiz ve anormal sorulardır. Nerede olduğunuza, kiminle olduğunuza, neler yaptığınıza ilk söylediğinizde inanmaz. Sorusuna cevap vermiş olmanız onun için tatmin edici değildir, zira sizin dediğinizin doğruluğuna zaten kendi inanmaz. Muhtemelen bunun sebebi de; kendisinin dediklerinin yalan olması ve sizin de aynı şekilde davrandığınıza inanmasıdır. Bir diğer sebep ise geçmişindeki aldatma ya da aldatılmalarında kaldığı ve ilerleyemediği için, yine aynı şeyin olduğunu düşünerek, ilişkisini sağlıksız yaşıyor olabilir. Yine bir başka ipucu ise, son derece sağlıksız kıskançlığıdır. Bir mekânda asla rahat edemezsiniz; hareketlerinizde teşhirci olduğunuz iddiasıyla sizi yorar ve geceden tat alamadan, bıkkın bir halde evinize dönersiniz. Kıskançlığının çeşitleri her gün farklı şekilde karşınıza çıkabilir. Bir gün iş arkadaşınızdan, başka bir gün eski sevgilinizden, daha başka bir gün akrabanızdan… Örnekler artarak devam eder ve bir arkadaşınızla kahve içerken bile suçluluk hissetmeye başlarsınız zira ona göre her hareketiniz hatalıdır. Bir başka ipucuna gelecek olursak, telefonunuzu ilk seferde açmadığınızda ya da mesajına o an cevap vermediğinizde kafasında kurmaya ve o kurgularına inanıp bedelini de size ödetmeye başlar. Ayrıca ilişkiniz bittiğinde bile bu tip insan grubundan kolay sıyrılamazsınız. Kendisi ilişkiniz boyunca flörtöz bir hava sergilerken, siz ilişkiniz bittikten sonra arkadaşlarınızla akşam eğlenmeye çıktığınızda anında “ucuzluk” yaftasına maruz kalırsınız. Açıklamanızın hiçbir anlamı ve değeri yoktur zira inanmak istediğine inanacaktır. Kendi yaptıkları ise, zihninde anında sıfırlanır ve siz bir anda günah keçisi olursunuz. Aman diyim… Aman… Ardınıza bile bakmadan uzaklaşın… Güvenmeyen, güven sıkıntısını aşamamış ve karşı cinsle hep sıkıntılı ilişkilerde bulunmuş insan, sizin için en yorucu insan tipidir. Kaçın…
Kısacası kendinizi keşfedin, evvela siz doğru insan olun, geçmişinizdeki hatalarınızı deneyim olarak kabul edip onlardan ders alarak ilerleyin, hiçbir zaman geçmişin bataklığına saplanıp kalmayın, bu hayatın neden yaşandığını ve hayatınıza giren insanların sebeplerini anlamaya çalışın… İşte bunları yaparken de hayatınıza giren insanlara dikkat edin. Unutmayın ki, kimsenin sizi yorup hırpalamaya hakkı yok. Sizinle aynı frekanstaki insan zaten sizi bulacaktır. Bırakın güven problemi olan, sizinle aynı aşamada olmayan insanlar sizden uzaklaşsınlar… Uzak dursunlar. Siz hep temiz ve güzel ilerleyin. Eninde sonunda güven dolu, sağlıklı, hak ettiğiniz ve sizi siz olarak kabul eden bir ilişki yaşayacaksınız. Ama önce siz o aşamaya gelin…
İlk Yayın: http://www.oncuhaberler.com/