felsefe taşı

İnsan Uygarlığı ve Bilgi Aktarmanın İncelikleri

İnsan Uygarlığı ve Bilgi Aktarmanın İncelikleri
Şubat 23
14:59 2017

Michelangelo’nun Adem’in Yaratılışı Resmindeki Sır
Eğer evinizde bir evcil arkadaş besliyorsanız, onlarında duyguları olduğu ve düşünebildiklerini yakından deneyimlemiş olabilirsiniz. Hayvanlar düşündüğümüzden çok daha fazla bize benzer. Peki insanın diğer hayvanlardan ayrılıp, dünyaya hakim olup, bir teknoloji uygarlığı oluşturmasına ne sebep oldu?

Beslenme Etkisi
İnsan beyni, vücudun besinlerden aldığı enerjinin önemli bir miktarını tüketir. Muhtemelen ateşte pişirme sayesinde beyin için ihtiyaç duyulan bu yüksek enerji miktarını sağlamak mümkün olmuştur. Sebzeleri pişirdiğinizde onların içerisindeki nişastanın değişmesini ve vücutta daha kolay enerjiye çevrilebilen bir hal almasını sağlarsınız. Bu nedenle pişmemiş kilolarca havuç yeseniz de önemli miktarda enerji alamasanız da pişirip yediğinizde kolayca kilo alabilecek kadar fazla enerji sağlar. Dr. Robert Atkins diyetinde pişmiş havuç yenilmesi tabu olan bir besindir. Zira bu diyet karbonhidrat tüketimini keserek kilo kaybı sağlar. Bu diyet kalp sağlığını tehdit ettiği gerekçesiyle önemli eleştiriler alsa da enerjinin pişmiş besinlerdeki karbonhidrattan alındığını göstermesi açısından dikkat çekicidir. Yüksek enerjili besinler almak insan beyninin daha iyi düşünebilmesini sağlamış olabilir. Bu açıdan pişirme insanın daha zeki bir hale gelmesine neden olmuştur denilebilir.

Konuşma ve hafıza
İnsan kısa ömrü boyunca öğrendiklerini sonraki nesillere aktarmayı öncelikle konuşma becerisi sayesinde başarmıştır. Ancak insan hafızası bir kaç önemli eksiğe sahiptir.

– Unutabilir.
– Hatırlarken yanlışlar yapabilir.
– Etkilenebilir.
– Kimileri hastalanan beyinlerinin etkisiyle olmayan şeyleri gerçek sanabilir.
– Var olan yerine, ideal olanı fark etmeden koyabilir. Birkaç nesil sonra, eskiden hiç gerçekleşmemiş bir durum gerçek olarak kabul görebilir.

Bu olumsuz durumlar daha güvenir bir veri kaydetme şekli gerektirmiştir.

Yazı Etkisi
Yazı hafızanın zayıflıklarına bir çözüm olarak ortaya çıkartılmış olabilir. Öncelikle ticari anlaşmalar ve hukuki durumlar yazılarak bozulmadan kalıcı olarak kayıt tutulması amaçlanmıştır. Daha sonra tarihi kayıtlar yazı ile geleceğe bırakılmaya çalışılmıştır. Böylece elde edilen bilginin saklanması ölümlü zihinlerden göreli olarak daha kalıcı olan başka ortamlara taşınmıştır.

Yazı da birkaç önemli eksiğe sahiptir.

– Saklanması zordur. Taşa kazınsa bir şekilde yok edilebilir. Diğer ortamlardaki saklanma şekli de belirli süreli sınırlamalara sahiptir.
– Tekrar yazılması gerekebilir. Bu durumda anlam kaybına ve değişikliğe uğrayabilir.
– Zamanla anlaşılırlığı ortadan kalkabilir. Dil gelişir ve değişir. Bu yüzden bir kaç yüzyıl sonra bir metin hala yazıldığı zamandaki gibi anlaşılır kalmayabilir.
– Yazı yok edildiğine eğer tek nüshası kalmışsa bilgi de yok olur.

Yazılı metinlerin eksiklikleri bilginin korunması gerektirmiştir. Ezoterik öğretiler böylece tarih sahnesine çıkmış olabilirler. Bir bilgiyi saklamak onu herkesin erişiminden uzaklaştırmak anlamına gelir. Bilgiye sadece onu hak edenler ulaşabilirler. O nedenle ezoterik öğretilere giren kişiler bu bilgileri belli bir zaman içerisinde kademe kademe öğrenerek bilginin değerini de anlayabilirler. Bilgiyi biraz daha uzun süre değişmeden saklayabilmenin bir yolu olsa da, bir kaç önemli sorun oluşabilir. Örneğin tüm grup bir şekilde ortadan kaldırılsa özenle saklanan bilgi de yok olacaktır.

Matbaa ve Kitap
Matbaa yazılı kayıt yapmak için önemli bir kolaylık sağlamıştır. Artık bilgi kısıtlı sayıda değil, çok sayıda kopya olarak çoğalır. Bu kaybolmayı zorlaştırdığı gibi bilgiye ulaşımı da kolay ve ucuz bir hale getirmiştir. Artık bilgiye ulaşmak için tek ihtiyacınız onunla ilgili olan kitaplara ulaşıp öğrenmektir. Aynı zamanda bilginin yeniden üretimi de daha kolay hale gelmiştir. Böylece geliştirilen hali ile bilgiyi yeniden yayınlamak ve geliştirdikçe bunu tekrarlamak kolaydır.

Yine de eksik yönleri vardır
– Kitap ve sayfalarının ömrü sınırlıdır.
– Bilgiyi nesilden nesile aktarabildiği gibi çöp içeriği de aktarabilir.
– Yok edilmesi sayıca nüshalarının çokluğu nedeniyle zor da olsa imkansız değildir.

Bilgisayar ve İnternet
Bilgiye ulaşımı küresel bir hale getiren bu teknolojiler kuşkusuz ilerlemeyi hızlandırmıştır. İnanılmaz miktarda bilgi küresel ağda güvenli bir şekilde saklanabilir. Çöp içerik daha önce hiç olmadığı kadar çoğalmıştır. Ancak gerçekten bilgi de aynı şekilde çoğalmıştır. Kısa sürede araştırma yapmayı öğrenmeniz halinde aradığınız bilgiyi bulmanız ve çalışmalarınızı yayınlamanız mümkündür.

Tabi ki bu teknolojilerinde bazı eksikleri vardır:
– Elektrik bağımlısıdır. Saklamak için olmasa bile işlemek ve yeniden oluşturmak için elektriğe ihtiyaç duyar.
– Saklanma ortamları yedeklenmelidir. Veri kaybı ihtimali bu teknolojilerin en önemli zayıf halkasıdır.
– Bilgi gizliliği önemli bir sorun. Bilgiler her an değiştirilme, yok edilme, ve kaybedilme riski taşıyor.

Akıl ve süzgeci
İnsanlık tarihi boyunca oluşturulmuş tüm içerik ve bilgi insan beyninin ürünüdür. İyi eğitilmiş ve iyi çalışan beyinler bilginin yeniden üretilmesini, yeni bilgiler üretilmesini ve insan uygarlığının gelişmesini sağlayacaktır. Günümüzde aşılması gereken önemli bir nirengi noktası bulunmaktadır. Bilgi bulutu gürültüsü içindeki gerçek bilgiyi ayırmak ve anlamak. Bu öylesine zor ki belki de bizi en çok zorlayabilecek kısım bu.

Yine de aklınızı kullanarak bilgiyi akıl kendi süzgecinizden geçirmeli, öğrendiklerinizi sorgulamalı ve kimi zaman baktığınız sıradan yerlerdeki gerçeği görmelisiniz.

Eğlenceli Bir Yaradılış Resmi Hikayesi
Kimi zaman insan gözünün önünde duran bir cevabı bile bulmakta zorlanabiliyor. İşte size bir örneği. Ünlü sanatçı Michelangelo 1508-1512 yılları arasında Sistine Şapeli’nin tavanına Tanrının insanı yaratışı ile ilgili bir resim yapmıştır. Ademin Yaradılışı isimli bu harika eserde tanrının Adem’e can veriş anı canlandırılmıştır.
Kompozisyon olabildiğince açıklığı ile gözlerinizin önündedir. Tanrı cenneti temsil eden bir yerde arkasında meleklerle birlikte gökte duruyor gibidir. Yerde sereserpe uzanmış, besili ve biraz da mahmur duran Adem’in eline uzanmış olan Tanrı, ona dünyada varlık olabilmesi için her neye ihtiyacı varsa aktarıyor gibidir.

70’li yıllarda çevrilmiş bir film vardı. Westworld isimli. Dev bir eğlence parkında insanlar parkın robotlarının oluşturduğu ortamda Amerikanın tarihi vahşi batı temasında kovboylar devrinde her türlü vahşi zevklerini tatmin ederlerken robotların içinde çıkan kendinin farkına varmış, bilinçli bazı robotlar filmin gidişini bir anda değiştirip beklenmedik bir sonla sizi karşılamışlardı. Bu film 2016’da bir dizisi yapıldı. İzlemediyseniz tavsiye ederim. Dizinin birinci sezonunun son bölümünde Antony Hopkins’in canlandırdığı karakter, Adem’in Yaradılışı tablosu ile ilgili şaşırtıcı iddiadan burada bahsediyor. Frank Meshberger isimli bir doktor, resimde Tanrının arkasında duran şekille birlikte oluşan görüntünün aslında insan beyninin kesit görüntüsü olduğunu ileri sürmüştür. Bu durumda, yaradılış konusunun insan beyninin ürünü olduğu açıkça resmedilmiş olabilir.

Bu görüşe alternatif olarak bir Sanat Tarihçisi olan Adrian Stokes bu şeklin insan rahmine benzediğini 1955’de dile getirmiştir. Mayo Clinic Proceedings isimli Aylık Tıp Dergisinde bu görüşün doğru olabileceği, bir rahim resmi ile üst üste bindirildiğinde ortaya çıkan benzerlikten bahseden bir makalede anlatılmıştır (2015). Böyle ise bir insanın dünyaya gelişi oldukça yalın bir halde (insanın, insandan doğduğu) ifade edilmiş olabilir.

Her iki durum için de, ortaya çıkartılmış muhteşem eser dönemin din adamlarını mutlu edip, yüklü bir ödeme yapmalarına neden olmuşsa da, sanatçının kendi aklındaki gerçeği tüm çıplaklığıyla orta yere aktarmasına engel olmamıştır. İşin ilginç yanı bu anlatılmaya çalışılan durumun farkına 500 yıl sonra varmış olmamız. Koca insan uygarlığı 500 yıl boyunca 10 – 12 nesil geçmiş olmasına ve milyarlarca göz bu resmi görmesine rağmen, resimdeki gizli anlamı henüz yeni fark etmiş olabiliriz. Bu durum sizce sadece basit bir sanatçı muzipliği mi? Eğer öyleyse, Michelangelo o sıralar çok eğlenmiş olmalı.

İnsanlık tarihi ve binlerce yılda oluşturduğumuz uygarlığımız kim bilir, bunun gibi kaç örnekle doludur? Sanırım bundan sonra çevremizdeki sıradan gibi görünen şeylere daha dikkatli bakmakta fayda var.

3.697 kez okundu
Paylaş

İlginizi Çekebilir

  • SARMAL…SARMAL… Yeteri kadar içmiştim Günün ağırlığı üzerime çökmüştü Son bir gayretle kalkmaya çalıştım. Olmadı. Masaya tüm ağırlığımı verip Bir kez daha denedim. Günün ağırlığı ve benim ağırlığım […]
  • Cennettin KeşfiCennettin Keşfi Eskiden şöyle bir şüphe vardı: Sakın dünya, başka bir yerin cehennemi olmasın? Robotlar zamanında bu belki de yerini şuna bırakacak: Cennet burası! Bazı teklifleri reddetmek çok […]
  • Oyunla Özgürleşen DünyalarımızOyunla Özgürleşen Dünyalarımız Tanıdığım neredeyse herkes bir ya da bir kaç dizi izliyor. Peki yerli dizi izlemekle yabancı dizi izlemek deneyimleri arasında bir fark var mı? Dahası bunun kapitalizmin yarattığı korku […]
  • Şeb-iArus’tan ne öğrenebiliriz?Şeb-iArus’tan ne öğrenebiliriz? 17 Aralık 2019 Salı günü Hz. Mevlana’nın Hakk’a yürüyüşünden 746 yıl sonra kendisini ve tüm dünyayı etkileyen yaşam felsefesini andık. İşte böyle bir şey, gönüllere nüfuz eden büyük bir […]

Sosyal Medyada Takip Edin

Üye Olun

Yazarlar

Kategoriler

Takvim

Kasım 2024
P S Ç P C C P
« Eyl    
 123
45678910
11121314151617
18192021222324
252627282930  

Arşivler