İnsanın Fabrika Ayarları
“Bin sene de okusam ne biliyorsun diye sorsalar bana;
‘HADDİMİ BİLİRİM’ derim.” Hz. Mevlana
Bugün bu sitede ilk yazım ve iki çocuk babası olarak benim için çok özel. Zira en büyük hazinemiz çocuklarımız. Ne yapıyorsak onların daha iyiye, daha güzele gitmeleri için yapıyoruz. Bizim çektiğimiz sıkıntıları çekmemeleri için çabalıyoruz. Hayata daha hazır bir şekilde başlamaları ama bizlerden daha mutlu ve huzurlu bir şekilde bu maratona başlamaları için didiniyoruz. Aristo’nun mutluluk üzerine çalışmalarında bahsettiği gibi her insan mutlu olmak için inandığı şeyleri yapar;kötü birşey yapsa bile. Ve bizler de iyi anne-babalar olmak için elimizden gelenin en iyisini kendimizi ve umarız çocuklarımızı da mutlu etmek için yapıyoruz. Çabalarımızın doğruluğunu elbet zaman gösterecek…
Evet çabalıyoruz ama bu tek başına yeterli mi? İstiyoruz ama bu da yeterli mi? Niyet-gayret-kısmet üçlüsü bence bir şeyi gerçekleştirmek için en basit ve kullanışlı formüllerden birisi ama doğru sonuca ulaşmak için doğru yöntemleri kullanmak şart.
Geleceğin nesillerini yetiştirmek için önce işe kendimizden başlamalıyız. “Armut dibine düşer” derler ya, işte o misal. Biz ne isek çocuklarımız da onu görecek ve bizi modelleyecekler. Bo modelleme sürecinde ebeveyn özellikle 0-6 yaş içinde çok önemli. Bu yüzden önce işe kendimizden başlamalı ve çocuklarımızla birlikte öğrenmeliyiz.
Modern psikolojinin geldiği noktada insanın 0-7 yaş dönemindeki gelişimi ve onun hayatını bu dönemin nasıl etkilediğine dair bazı detayları anlamamız hem çocuklarımızı anlamak hem de kendimizi anlamak için çok önemli. Hayat doğal olarak doğum ile başlıyor. Doğum ile bedenlenen ruh İlahi Öz’ünden kopar ve kapalı şuuruyla yaşar. Bu ilk kopuştur. Doğum anı ile birlikte belirli bir mizaç ve genetik miras ile doğuyoruz. Bir araştırmaya göre mizaç ve genetik miras yetişkin bir insanı oluşturan unsurların üçte biri. Modern psikolojiye göre geriye kalan 2/3 çevresel faktörler tarafından şekilleniyor ve bunun da 2/3’ü ilk 7 yaş içinde şekilleniyor. Yani 7 yaşını dolduran bir çocuk 70’inde de onu oluşturan kişilik unsurlarının %78’ini ilk 7 yaşı içinde kazanmış olur. Doğum anında henüz saf ve kusursuz doğan bir bebek ileri yaşlarında dünyevi kir ve paslar alır ve Öz’ünden kopar gider. Roma’lıların “persona”lar olarak tiyatroda kullandıkları maskeler misali, çocukluk kararları sonucu elde ettiği maskelerden oluşan bir sahte benlik geliştirir. Bu da ikinci kopuştur, İlahi özünden kopuş.
Yani 70 yaşında bir insan bile, eğer doğal yollar ile otomatik yazılmış bu kişilik yazılımın fark edip onu değiştirmeye çalışmadıysa henüz, 0-7 yaş dönemindeki çocukluk kararları sonucu edindiği kişilik ile hareket eder. Hepimiz esasında yaşımız ne olursa olsun 7 yaşındaki bir çocuğuz diyebiliriz. Doğarken genetik miras ve mizaçtan oluşan bir “hardware” ile dünyaya geliyoruz ve sonra çevresel faktörler ile bizlere karakter adı verilen bir yazılım otomatik yükleniyor. Hayata verdiğimiz tüm tepkiler otomatik olarak bu yazılımın bir sonucu.Kadim Hint felsefesinin başyapıtlarından Mahabharata’nın bir kısmı olan “Bhagavad Gita”da bahsedildiği gibi “Bireysel BEN maddi beden arabasındaki sürücü”dür. Bu hardware, bir PC ve onunla gelen temel yazılım gibidir. Ancak biliyoruz ki hiçbir hardware, işletim sistemi olmadan çalışamaz ve bu da karakterdir.
İlginç değil mi? Doğum anında farkında olmadan sahip olduğumuz BÜTÜN”lüğümüzü, yıllar içinde yaşam mücadelesinde kaybediyor ve sonra o kaybedilen “BÜTÜN”lüğe bu sefer bilinçli bir şekilde ulaşmaya çalışıyoruz. Bu bir deneyim oyunu. Bu bir ÖZ’ümüze dönüş oyunu. Bebekken bilinçsizce sahip olduğumuz şeye ilerleyen yaşlarda bu sefer bilinçli olarak sahip olmaya çalışma oyunu bu.
Daha da ötesi, bizler ailelerimizden miras aldığımız yaşam stilini “armut dibine düşer” misali devam ettiriyoruz…tabii ki eğer bu kısır döngünün farkına varıp da daha iyiye doğru değiştirmezsek. Bu jenerasyonlar boyu devam eden kısır döngü ve doğum ile kaybettiğimiz İlahi gücümüzü şanslı olan bazılarımız, gerek kişisel gelişim, gerek felsefe ve ezoterik öğretiler, gerekse salt akıl ve hikmet ile yaşamımızın ilerleyen yıllarında kendini bilme yolu ile tersine çevirebiliyoruz.
Bu döngüyü bilmek ve anlamak önemli zira işin başı bu. Bu 0-7 yaş dönemini kendi kendine yeten çocuklardan oluşan geleceğin nesillerini yetiştirmek için kullanırsak, işte o zaman en büyük hazinelerimiz olan o küçük harika insanlar ileride mutlu, kendiriyle başırık, evrenle uyumlu büyük muhteşem insanlar olurlar. Ve işte o zaman Altın Çağ denen o dönem gelebilir.