John Cazale
John Cazale deyince kimseler tanımıyor da Baba filminde, Don Carleone’nin bunalım oğlu Fredo deyince “Hah, bildim oni!” diyebiliyoruz.
Evet, Fredo.
İlginç bir hayatı var John’un.
Sondan başlayalım, 42 yaşında (1978) öte tarafa doğru yola koyuluyor.
Sebep akciğer kanseri.
Al Pacino’nun tiyatrodan arkadaşı, bildiğim kadarıyla da John’u Fredo rolü için o öneriyor. Daha önce hiç sinema deneyimi olmamış, hooop ilk deneyimde muhteşem bir ekiple buluşuyor: F.F. Coppola, Marlon Brando, James Caan, Al Pacino, Diane Keaton, Robert Duval.
Öyle başarılı oluyor ki, yönetmen Coppola Baba- II’de Fredo’nun rolünü genişletiyor.
Öneririm, Baba-II’yi yeniden izleyin, Michael’ın (Al Pacino) Fredo ile girdiği kutuplaşmanın filmin sonunda nasıl bir patlamayla finale ulaştığını ve Fredo üzerinden perdeye yansıtılmış olan Michael karakterindeki insan unsuru diye bellenen kıvılcımın ustalıklı yok oluşunu bir kez daha izleyin. Muhteşemdir.
Baba’nın ardından gelen dört film ile de altın harflerle adını perdeye kazıyor John Cazale.
Baba 1 ve 2; The Conversation (Konuşma, yine Coppola yönetmişti, Gene Hackman ile oynadı, 1974); The Dog Day Afternoon (Köpeklerin Günü, Sidney Lumet yönetti, Al Pacino ile oynadı-1975) ve The Deer Hunter (Avcı, Michael Cimino yönetti, Robert De Niro, John Savage, Meryl Streep ile oynadı-1978).
Çok titizmiş, çok… Öyle ki, film öncesi karakterlere ait her türlü detayı bilmek ister ve oynarken karakteri yaşarmış. Zaten bunu anlamak zor olmuyor.
Al Pacino ile üç filmde ve pek çok tiyatro oyununda birlikte oynadılar, son filmi Avcı çekilirken Meryl Streep ile nişanlıydı ve kanserle mücadele ediyordu, M. Streep’in dediğine göre film çekilirken sigortası yoktu ve tedavi masraflarını Robert De Niro üstlendi (bak bu palavra haber değil). Yalnızca bir aylık ömrü kaldığını bilerek, yoğun tedavi arasında, ölüm temalı bir filmde (Avcı) büyük bir enerji ile oynamak, muhteşem bir şey.
Meryl Streep ile aşkları da bir efsane zaten.
Bilinen o ki, Avcı’nın çekimleri sırasında John’un durumu gittikçe kötüleşir ve yapımcılar onun sözleşmesini feshedip yerine başkasının geçmesini sağlamak için ellerinden geleni yaparlar. Ancak Robert De Niro ve Meryl Streep, yapımcıları bunu yapmaları halinde filmi bırakıp gitmekle tehdit etmişler ve sonunda yönetmen Cimino programını yeniden düzenlemiş ve ilk önce John’un sahnelerini çekmiş. (Filmi izleyemeden gitti zaten)
Artan tıbbi faturalara para yetiştirmek için Meryl, Avcı’daki sahnelerini bitirdikten hemen sonra dokuz saatlik bir televizyon dizisi olan Holocaust’ta rol almak için Avusturya’daki film setine gitti, “Çıldırıyordum, John hastaydı ve onu yalnız bırakmıştım, onunla birlikte olmak istedim” demiş o günlerde. Meryl’nin yokluğunda John’u radyasyon tedavisine arkadaşı Al Pacino götürür, işte tüm bunlar olurken de sağlık giderlerini Robert De Niro halleder.
Nasıl bir ekip, nasıl dostluklar, nasıl bir devirdi o devirler (ki bunlar o devirde Oscar ödüllerini almayı veya aday gösterilmeyi de reddeden tayfadır)
Hakkında bir belgesel çekilde, adı: I knew it was you. Bu Baba-II’den Michael’in Fredeyo söylediği bir söz “biliyordum, o sendin” der, ihanet ettiğini ifade etmek için. Dedim ya izlemek lazım.
Ne yazık ki (bildiğim kadarıyla) belgeselin Türkçe altyazısı yok.