felsefe taşı

Karanlık Madde ve Karanlık Enerji – Aydınlığa Giden Kabulleniş

Karanlık Madde ve Karanlık Enerji – Aydınlığa Giden Kabulleniş
Haziran 08
14:02 2016

Yaşam yolumuzun ortasında
karanlık bir ormanda buldum kendimi,
çünkü doğru yol yitmişti.
Ah, içimdeki korkuyu
tazeleyen, balta girmemiş o sarp, güçlü
ormanı anlatabilmek ne zor!

İlahi Komedya eserinin Cehennem Bölümünün 1numaralı Kantosunda Dante, içindeki cehennemden geçerken tasvir ettiği korkularını karanlık bir ormana benzetmiştir.

Korkularımızı, kaygılarımızı hatta sıkıntılarımızı ve bilinmezliği hep karanlık ile simgelemişizdir. Mesela, Norveçli ressam Edvard Munch tarafından 1893 yılında yapılan Çığlık veya orijinal ismiyle Skrik isimli tabloda ön planda ıstırap çeker gibi görünen figür siyahlara bürünmüştür.
Örneğin tabiat anayı ele alalım. Kadim inanışlarda kara kış, tabiat ananın ölümüdür. Doğa, yeniden can bulmak için önce ölümü seçer ve bunun, gecenin en uzun olduğu, yani karanlıkların aydınlıklardan daha fazla olduğu günlerde olduğuna inanılır.

En eski dini inanışlardan tek Tanrılı dinler dönemine ve günümüze kadar geçen süreçte, Azrail hep siyah giysiler içinde betimlenir.Veba kara ölümdür.
İnsanlık tarihinin en çok yokluk ve sefalet çektiği, cehalet içinde kaldığı dönemler ortaçağ ya da karanlık çağ olarak adlandırılır.Peki bilinç düzeyindeki karanlığı aydınlatan neydi ve meşale nasıl yandı?

Bundan uzun zaman önce, atalarımız evrenin kendileri için yaratıldığını düşünmekteydiler. Herşey, güneş, ay ve yıldızlar dünyanın etrafında dönüyor gibi görünüyordu ve kendilerini öyle sanmaları gayet doğaldı. Bilinç düzeyi ve düşünce daha aydınlanmamıştı. Fakat kıvılcımlar yok değildi. Hep oldular ama henüz o sonsuz karanlığa bir parça dahi olsa aydınlık verecek bir kıvamda bile değillerdi. Kıvılcım insanın içindeki meraktı ve bu merak aslında kendini ve çevresini tanımaya ve bulmaya çalışmanın en önemli ve ilk adımıydı.

Sonunda biri çıktı ve asıl dönenin dünyamız olduğunu söyledi. Kopernik’ten tam 1.800 yıl önce, milattan önce 310’da doğan SamosluAristarkos, sadece yerküre ve gezegenlerin güneş etrafında döndüğünü ortaya atmakla kalmadı, evrenin sonsuz genişlikte olduğunu söyleyen ilk insan oldu. Tabi ki O’nu dikkate alan olmadı. Karanlıktan aydınlığa çıkmak hiçbir dönemde kolay değildi. Hatta günümüzde bile.

Bundan neredeyse 17 asır sonra, 1492’de Martin Behaim’in, dünya coğrafyasını gösteren küresi o gün için olay olmuştur. O günlerde herkes, Benhaim’in kendisi bile dünya coğrafyasının büyük yapbozunun tamamlandığına inanmıştı. Fakat küçük bir sorun vardı. Küresinde Kuzey ve Güney Amerika kıtaları ile Avustralya yoktu. Sadece 3 kıta vardı, Avrupa, Asya ve Afrika. Aralarında da tek bir okyanus. O gün için bu küre dünyanın bilinen en modern ve detaylı haliydi.

Martin Behaim’in döneminde Aristarkos’a göre medeniyet oldukça ilerlemişti belki ama bu güne kıyasla daha emeklediği bile söylenemezdi. Peki aradan geçen sadece birkaç yüzyılda neler oldu da bu gün Mars’ta koloniler kurma planları yapabiliyoruz?

Cevaplardan biri Karanlık Madde ve Karanlık enerjiye isim babalığı yapmış FritzZwiky’in düşünce erdeminde gizlidir.

Zwiky 1898 kışında Bulgaristan’ın Varna kasabasında doğmuş ve sonra ABD’ye göç etmiş bir astrofizikçidir. Zwiky1933’te galaksi hareketlerini incelediği gözlemlerinde galaksilerin hareketlerinde bir tuhaflık fark etmiştir. Galaksiler beklediğinde fazla hızlı şekilde hareket ediyorlardı.Sanki onları bir arada tutan bir şey vardı ve bu gizemli kayıp bileşen çok büyük ve çok daha ağır olmalıydı. Tıpkı Aristarkos gibi Zwiky’ede o gün için kimse kulak asmadı. Çılgın ihtiyarın karışık fikirlerinden biriydi ne de olsa.

Zwiky esasında bir şeyin farkındaydı. O da tespit ettiği bu fenomen hakkında hemen hemen hiçbir bilgisinin olmadığıydı ve bu yüzden bu bilinmez maddeye Karanlık Madde dedi. Zwiky neyi bildiğinden çok neyi bilmediğini biliyordu. Herşeyi bilemeyeceğinin farkındaydı. Tıpkı insanlığa yol gösteren onca bilim adamı gibi.

Çılgın ihtiyarın bu keşfi 1970’lere kadar tozlu raflarda yerini aldı. 1970’lerde gök bilimci VeraRubinAndromeda galaksisini incelerken, O da galaksideki yıldızların bu anormal hareketliliğini fark etti. Hatta bunu görünce“çok tuhaf” dedi ve Andromeda’ya ait bir özellik olduğunu düşündü. 60 galaksinin incelemesinin ardından bulduğu şey hep aynıydı.

Sir Isaac Newton’un, çekim kuvvetini betimleyen yasalarında bir sıkıntı yoktu ama çok büyük ve güçlü bir şey yıldızların hareketlerini derinden etkilemekteydi.

VeraRubin’in aklına birden Zwikygeldi. İhtiyar haklıydı. Orada, göremediğimiz bir şeyler vardı ve evren sistematiğini bilinenin dışında etkiliyordu. Rubin veZwiky bildiğimizi sandığımız evrenden en az on kat daha büyük bir varlığın delillerini bulan ilk bilim insanlarıdır.

Karanlık madde, Astrofizikte, elektromanyetik dalgalarla (radyo dalgaları, gözle görülebilen ışık, x-ışınları, vb.) etkileşime girmeyen, varlığı yalnız diğer maddeler üzerindeki kütle çekimsel etkisi ile belirlenebilen maddedir.
Karanlık maddelerin varlığını belirlemek için gök adaların döngüsel hızlarından, gök adaların diğer gök adalar içerisindeki yörüngesel hızlarından, geri planda yer alan maddelere uyguladığı kütle çekimselmercekleme özelliğinden ve gök adaların içerisindeki sıcak gazların sıcaklık dağılımından yararlanılır.

Evrendeki kütleçekimsel enerjinin incelenmesi sonucu, varsayılan toplam enerji yoğunluğunun sadece %4’ünün doğrudan gözlemlenebilir maddelerden oluştuğu gözlemlenmiştir. Yine bu toplamın %22’sinin karanlık maddeden oluştuğu hesaplanmaktadır. Kalan %74’ünün ise evrene dengeli bir şekilde yayılmış olan karanlık enerjiden oluştuğu kabul edilir.

Karanlık enerji, evreni sürekli genişlettiği ve galaksileri birbirlerinden uzaklaştırdığı varsayılan bir enerji türüdür. Newton yasalarına göre, herhangi bir şekilde hareketlendirilen bir cisim ya zamanla hızı azalarak durur ya da hiçbir enerji kaybı yoksa aynı hızla hareketine devam eder.

Örneğin Dünya’da fırlatılan bir cismin hızı azalır ve bir süre sonra durur. Bunun nedeni Dünya’da sürtünmeden ve yer çekiminden dolayı enerji kaybına uğramasıdır. Eğer yerçekimsiz ve havasız bir ortamda (uzayda) aynı cismi fırlatırsak karşısına bir engel çıkana kadar hareket eder.

Evren’in kendisi ise bahsedilen fizik kuralları aksine Bigbang’den beri genişlemektedir ve zamanla evrenin genişleme hızı da artmaktadır.Zwiky ve Rubinbu hızı artıran bir enerji olması gerektiğine karar vermişlerdir. Bu varsayılan enerji de karanlık enerjidir.

Bilmemiz gereken herşeyi bildiğimize inanırsak, neyi bilmediğimiz hakkında bir fikrimiz dahi olmaz.Herşeyi biliyor olduğumuzu düşünmemiz dünyamızın, milyarlarca galaksideki milyarlarca yıldızın çevresinde dolaşan bir o kadar daha gezegenden sadece biri olduğu düşünülürse, ne kadar ciddiye alınabilir bir iddia olur?

Yanlış olabilecek cevaplara inanmaktansa cehaletimizi kabullenmek çok daha aydınlık bir geleceğe yol açar. Herşeyi biliyormuş gibi yapmak gerçeğe giden yolu kapatır.

Daha sadece üç ya da dört yüzyıl önce ki bu süre kozmik evren için saniyeden de kısa bir süredir, yaşadığımız gezegeni bile bilmezken bizi galaksimizin hudutlarına taşıyan şey, bilmediğimizi bilmemizdir. Kendimizi sorgulamamız kendimizi bilmeye ve bulmaya koşmamızdır. Sırf inanmak istediğimiz için bir şeye inanmaktan vazgeçtiğimiz içindir. Çünkü bir şeye inanmak onu doğru kılmaz, ancak bilimsel geçekler bir şeyin doğruluğunu sınayabilir. Ancak gerçekliğe giden yol bizi doğrulara ulaştırabilir. Bilim kendimizi kandırmamamız için bir yoldur.

Ne ironidir ki bu ülkeyi kuranlar en iyi yol göstericinin ilim ve fen olduğuna inanmaktayken neredeyse yüzüncü yılını dolduracak olan günümüz Cumhuriyetinde eğitim sistemimiz dogmalar içinde boğulup gitmektedir.

O halde şu çıkarımla bu makaleyi tamamlamak hiç de yanlış olmayacaktır; Hayatta tek hakiki mürşidin ilim ve fen olduğuna inanmayanları kınıyorum, onlara saygı duymuyorum ve aldıkları / alacakları kararlara da inanmıyorum.

5.512 kez okundu
Paylaş

İlginizi Çekebilir

  • İhtiyarlara Yer Yok!İhtiyarlara Yer Yok! İnternetin yararlı olduğunu da unutmamalı. Ondan sadece eğlence amacıyla istifade edenler için zor olsa da. Doğrusu internetin yararlı bir araç olduğunun giderek unutulması düşündürücü. […]
  • Dijital ÇocuklarDijital Çocuklar Salgında evlere kapanan milyonlar neyi beklediklerini bilmeden, bekleyerek geçirdi karantina günleri. Neden? Günümüzün kara deliklerinden birisi de yaşam süresini uzatmak. Kara delik […]
  • Sen Ne Yapıyordun?Sen Ne Yapıyordun? Teknoloji destekli ilerleme insan zekasını geriletiyor mu? Peki dümene yapay zeka geçtiğinde tablo nasıl dönüşecek? Teknoloji insan zekasını geriletiyor mu? Bilimsel bir araştırmaya […]
  • İnanmanın Dayanılmaz Cazibesiİnanmanın Dayanılmaz Cazibesi Sosyo-ekonomik toplumsal koşullar dünyanın her yerinde bireyi hayata tutunabilmek için daha tutucu olmaya zorluyor. Peki ötekiler ne yapıyor? Tek sorumlulukları eleştirmek (ve […]

Sosyal Medyada Takip Edin

Üye Olun

Yazarlar

Kategoriler

Takvim

Kasım 2024
P S Ç P C C P
« Eyl    
 123
45678910
11121314151617
18192021222324
252627282930  

Arşivler