Karga Karga gak dedi!
Karga Karga gak dedi…
Nedir bu Karga’nın biz insanlardan çektiği?
Genel olarak gün içinde rastladığımız ama bir türlü kanımızın ısınmadığı, çocukluğumuzdan beri belli bir ön yargıyla onlara karşı büyütüldüğümüz bir canlıdır Karga.
Hiç düşündünüz mü neden bu Kargagillere karşı kültürümüzde ve/veya bu geniş coğrafyada özellikle bu kadar faşizan bir tutum mevcuttur.
Eskiden beri süregelen bir fenomen midir? Yoksa bu bakış açısının belli bir miladi başlangıç noktası mı vardır?
Neden bu kadar akıllı ve uzun ömürlü bir hayvan, folklorik olarak halk hikâyelerinde, türkülerinde, atasözlerinde negatif bir perspektiften yüzyıllarca nesillerin önüne kapkara bir tepside sunulmuştur?
Kargaların çeşitli araştırmalar neticesinde, köpekgillerden daha akıllı oldukları iddia edilmektedir. Kargalar renkleri, sesleri ve farklı cisimlere olan ilgileri sebebiyle sanat ve efsanelere konu olmuşlardır.
Bilim insanlarının yaptıkları araştırmalar neticesinde, kargaların ses taklidi konusunda çok yetenekli oldukları tespit edilmiştir. Yaklaşık 65 cümle ve 120 kelimeyi tam olarak öğrenebilmektedirler.Kargagillerden bazılarının, sahiplerinin seslerini taklit ederek diğer evcil hayvanları da yönlendirdikleri gözlemlenmiştir. Kargaların sıklıkla, meraklarını cezbeden farklı objeleri çaldıkları da bilinen bir gerçektir.
Kargaların ömürleri 13 yıl ile 59 yıl arasında yaşam şartlarına göre değişiklik göstermektedir. Antik Roma ve Antik Yunan’da uzun yaşamın sembolü olmuşlardır.
Yetişkin bir karga günde ortalama 400 gram civarında yiyecek tüketir. Kargalar beslenme konusunda çok geniş bir yelpazeye sahiptirler. Hemen hemen her şeyi tüketirler.
Farklı efsanelere konu olmuş Karga, bazen kadim kötülüğün ve karanlığın alametini, bazen ise göklerden gelen kehanet veya gaipten bir haberi simgelemiştir.
Kelt Mitolojisinde, Savaş Tanrıçası Morrighan ve Askerleri karga ile sembolize edilmektedir. Galler’e özgü efsanelerde ise Karga olarak tasvir edilen Mabinogion, ölümün habercisi ve işaretidir.
Cadıların ve Büyücülerin, yakalanmaktan kurtulmak için karga ve kuzguna dönüştüklerine ve bu şekilde uçarak kaçtıklarına inanılırdı.
Kızılderililerin kültünde ise Karga ve Kuzgun’ahilekâr gözüyle bakılırdı. Bazı Kızılderili efsanelerinde Karga’nın düzenbazlığı ise bir çeşit dönüşümü ve/veya transformasyonu sembolize ederdi. Kabilelerin bir kısmı Karga’yı ruhların hırsızı olarak kabul etmekteydi.
Viking Tanrılarına, göz attığımızda ise Odin Karga figürü ile sembolize edilmektedir ve her zaman kargasıyla beraberdir. Bazı eski eserlerde Odin’in yardımcı iki kargası görülür. Bunların her gece insanların dünyasına indiğine veOdin’e casusluk yaparak haber getirdiğine inanılırdı. Bu iki karganın adları Düşünce ve Hatıra anlamına gelen Hugin ve Muinin’dir.
Antik Yunan ve Roma’da ise karga kutsiyeti ve itikadı temsil ederdi. Apollo’nun sembolüydü. Kâhinler Kargaların rengine ve uçtukları yöne göre kehanetlerde bulunmaya çalışırlardı. Mesela, doğudan güneye uçması olumlu bir göstergeydi.
Hatta Tek Tanrılı Dinlerde bile Karga ve/veya Kuzguna özel bir önem verilmiştir. İncil’de ve Tevrat’ta pislenmiş, kirlenmiş olarak sınıflandırılmıştır. Yaratılış Kitabında, Nuh/Noah, tufan dinmeye başlayınca, ilk olarak bir yer bulması için kuzgun veya kargayı salmıştır.
Talmud’da ve Kuran’da ise Karga veya Kuzgunun, İnsanoğluna ilk defa ölüyle nasıl ilgilenmesi gerektiğini öğrettiğinden bahsedilmektedir. Buna göre Kabil, Habil’i vahşice katlettikten sonra, Allah, bir karga göndermiş ve Adem ile Havva’ya cesedin ilk defa nasıl gömüleceğini öğretmiştir.
Genel olarak, Tek Tanrılı Dönem öncesi, Anaerkil Pagan ve/veya Wikka toplumlarında, Karga’ya özel bir önem verilmiş, gücün, kuvvetin temsilcisi, habercisi veya yardımcısı olarak kabul edilmişlerdir.
Tek Tanrılı Dinlerin, bir tsunami misali, hızlı ve eski kültürü devşirerek ve/veya devirerek yayılmasıyla, toplumların eski pagan kültürlerine ait öğeler ya yeni ideolojileriyle uyumlu hale getirilerek devşirilmiş, ufak kırıntıları muhafaza edilmiş ya da karga daha bir çok başka öznede de olduğu gibi özellikle yerilmiş ve hakir gösterilmek istenmiştir.
Beslenen Karga’nın Ademoğlunun gözünü oymasından ziyade, Ademoğlu binlerce yıldır ruhen beslendiği Karga’nın gözlerini oymuş, kanatlarını yolmuş, ama Yüreğine dokunamamıştır.
Neden Yürek?
Sebep Yürek!!!
Üstad-ı Amir Yunus/Yonah şöyle diyor;
“El-kalbüminel kalbi” remzini sorun nedir?
Her gönülden gönüle rast doğru yol değil mi?
Karga ile bülbülü bir kafese koysalar,
Birbiri sohbetinden dâyim melül değil mi?
Öyle kim karga ister bülbülden ayrılmayı,
Bülbülün de maksudu billâhi şol değil mi?
Cahil ile arifin misali şuna benzer,
Cahil katında iman mâlum meçhul değil mi?