KARMATİ’LER
Karmatilere; “Karmati İmamları” da denir! İsmini, Mezhebin Kurucusu olan Harman Karmat’dan almıştır!
Harman Karmat Abbasilerin Güney Irak temsilcisidir! “Hamdan Karmat”, İsmaililik Mezhebinden! Ancak, Fatimiler’in İmamlığını kabul etmeyen kolundan!
M.S. 890 tarihinde, Kûfa’da bu anlayışı ortaya koymuş ve örgütlemiştir!..
10. yüzyılın başlarına kadar Güney Irak bölgesi ve Suriye’ye yayılmış ve 903’te Şam’ı kuşatmıştır. Ancak, bu yayılış 907’de Abbasiler tarafından bastırılmıştır!
Bahreyn’de ise, Karmatîler “Müminiyye” kentini inşa ederek oraya yerleşirler.!.. M.S. 930’da Mekke’ye saldırarak, Kâbe’den Hacer-ü Esved’i (Cennetten gelen taş) alıp Müminiyye kentine getirmişler ve 11. yüzyıla kadar orada bağımsızlıklarını korumuşlardır.
Karmatîlik veya Karmatî Öğreti temelde “TEK’LİK=BİR’LİK” anlayışına dayanır!..
Neydi bu? Bu, “Tanrı yaratan değil, var olandır! Her şey onun görüntüsüdür” anlayışı!..
Hani, M.Ö. 2500 yıllarında Eski Mısır’da Hermes = İdris Peygamber diye anılan başrahibin ortaya koyduğu öğreti!..
Karmatilerin temelde bu görüşü esas aldıklarını, Karmatî Öğreti de yer alan;
• Kemal’e ermek ikinci doğumla gerçekleşir. (İnisiyasyon)
• Âlem, bir tecelliler bütünüdür ki türlü şekillerde görülür ve görünür.
• Madde bir hicap = perdedir. Bu perde kaldırıldığında, kişiyi aşan kozmik bir zihin şuuruna erişilir ki işte, ikinci doğum budur. Bu doğum, bir “Kozmik Ben”e ulaşma halidir.
• İnsanın “Kozmik Ben”e ulaşmasını engelleyen beş negativite şunlardır: Gök, tabiat, kanunlar, devlet, ihtiyaç ve zaruret.
• Bu beş musibetten kurtulmak ibadetin hem amacı, hem de kendisidir.
• Bu sebeple, ikinci doğumun elde edilmesini sağlamak için mistik eğitim (seyrusüluk), beş Musibetten kurtulmak için gereklidir,
esaslardan anlıyoruz!
Karmatîlerin;
“İnsanlar arasında herhangi bir fark yoktur. Tüm insanlar eşittir. Tüm insanlar eşit oldukları için malları da eşittir” anlayışıyla, İslâm’da ilk mülkiyete karşı olan Müslüman topluluktur!..
Karmatiler, Sünnî İslam’ın savunduğu “Kelâma ve İbadet türüne” karşıdırlar! Karmati Tevili” diyebileceğimiz bu yorum, yer, yer Kurân’ı tanınmaz hale getirmiştir! Örneklersek;
“Bizim Kâbemiz ve Kıblemiz Kudüs olduğundan, bütün ibadetlerde oraya dönülür. Dinlenme günü Cuma değil, Pazar günleridir. Yılda iki gün oruç tutulur. Bu da Nevruz ve Mihrican günleri uygulanır”
Görüşünü savunmuşlardır!..
Tabii, bu da Abbasi Halifeleri’nin o günkü iktidarını rahatsız etmiş, Sünnî İslam ulemasını korkutmuş ve Karmatilerin, Sünnî Araplarla kavgaları başlamıştır!.. !..
İbn-i Sina kitaplarında; Karmatilerin sosyal hayatlarına ve yetişme usullerine yönelik olarak;
“Karmatiler, fevkalade iyi yetişen, bunu sağlamak için de çok okuyan insanlardı. Darül-Hikmet denen medreselerde eğitim görürlerdi.
Kitap okuma işini meclis denen yerlerde yaparlardı. Bu Meclislerde; her türlü bilim ve felsefe konuşulurdu.
Tartışmalar ciddi biçimde yazıya geçirilir, sonra da bu yazılanlar temize çekilerek eser haline getirilirdi. Eser haline getirilmiş bu yazılar ilgili yerlere gönderilirdi.
Meclisler; muhtelif gruplar için ayrı, ayrı beş grup idi;
• Büyük ve seçkin dostlar için,
• Devlet büyükleri ve ileri memurlar için,
• Sıradan insanlar ve yolcular için,
• Kadınlar için,
• Saraylı kadınlar için”
Muhammed Ali Es- Suri adlı bir Suriyeli yazar ise, Karmatiler için şöyle der;
“Karmati eserlerinin bilim ve düşünce üstünlüğü tartışılmaz. Bunu inkâr edemeyen iftiracı çevreler, Karmatileri ahlâk ve inanç yönünden çamurlama yolunu tutmuşlardır.”
Kısacası Gençler, Güzel İnsanlar;
“Karmati toplulukları tam sosyalist bir hayat yaşarlardı. Herkes çalışmak zorunda idi. Küçük çocuklar bile en azından ekinlere musallat olan kuşları kaçırmak için çalışırlardı. Karmati’lerde mülkiyet sadece teçhizat ve kılıca hastı”.
İşte, İran kökenli Hallac-ı Mansur (858-923) bu görüşün en ünlü kişisidir! Hallac-ı Mansur; Abbasiler tarafından Bağdat da yakalanmış ve Bağdat da “Karmati Papazını görün” diye dolaştırılmış, sonra bütün kemikleri kırılmış ve yakılmıştır!