Kaygı Çağı
Bir İsveç atasözü; ‘’Kaygılar küçük bir şeye kocaman bir gölge verir’’ der. Eğer durum buysa, şu anda gerçek bir sosyo-kültürel tutulma yaşıyoruz. Kolektif bilincimizin üzerinde kocaman bir bulut var ve biz günlük yaşamın sorunlarıyla bu şekilde, yani kafamızda afet boyutunda doğal felaketler, terörizm, salgınlar ve savaş gibi büyük şeyleri canlandırıyoruz.
Sağlık, şirket skandalları, yönetim yetersizlikleri, terörizm ve modern yaşamın diğer bütün karmaşalarıyla ilgili korku ve kaygılara bir yanıt olarak insanlar daha fazla bireysel kontrol arayışı içine girmiş durumda.
Bağımsız olma arzumuz yeni değil elbette bağımsız olma yönündeki insani arzu küçük çocuklarda bile açıkça kendini gösteriyor. Yeni olan bireysel kontrolün bir toplumsal fenomen haline gelme ölçüsü olsa gerek.
Serbest piyasa ekonomisinin verdiği ivme 1980’lerden bu yana bireysel kontrolün önünü daha fazla açmış, insanların kendi yaşamlarıyla ilgili daha fazla sorumluluk üstlenmelerini sağlamış ve insanlara bunu yapmak için daha fazla güç vermiştir. Bunun sonucu olarak tüketiciler artık yaşamın her alanında durumu kontrol altında tutan kişi olmayı beklemekte. Teknolojik gelişmelerin ve ‘’tüketici kraldır’’ anlayışının yer etmesiyle tüketicilerin talepleri her yıl artmakta.
Tüketiciler artık daha çok özgürlük kullanma olanağına sahipler. ATM’lerin hizmete sunulmasının ardından, insanlar banka çalışma saatlerine riayet etmek ve veznedarın önünde kuyrukta beklemek yerine, ne zaman ve nerede gereksinim duyarlarsa nakit gereksinimlerini karşılama özgürlüğüne kavuşmuşlar. Televizyonun uzaktan kumandası istenmeyen program ve reklamlardan kurtulma ve dilediğimiz içerikte programı çabucak ve kolayca arama olanağı sağlamıştır. Kablosuz internet erişimi bizi kablolardan kurtarır ve ne zaman nerede istersek internete ulaşmamızı sağlar. İnteraktif teknoloji ise tümden kullanıcı kontrolüne olanak sağlamaktadır: İnternet, dijital video kayıt cihazları ve dokunmatik ekranların hepsi yaptıkları işin kontrolünü tüketiciye vermektedir. İnternet ise en proaktif tüketicilerin alışveriş yapmadan önce ayrıntılı karşılaştırmalar ve incelemeler yapmalarına, ürünlerle ilgili deneyimlerini başkalarına aktarmalarına ve memnun kalmadıkları markaların peşini bırakmayıp haklarını aramalarına olanak sağlamaktadır.
Bugünün son derece rekabetçi piyasalarında tüketicilerin markaları birbiriyle rekabet ettirerek kontrolü elinde tutması için geniş bir alan vardır. Tüketicilerin beklentileri arttığı için sonuçta değişken ve oynak davranış ortaya çıkıyor. Bu süreç azalan kazançlardan biri olma eğilimi gösteriyor bireysel kontrol arttıkça insanların talep, beklenti ve yakınmaları da artıyor. Kontrolü sürekli elinde tutmaya meraklı, kompleksli insanlar için sürekli bir hoşnutluk pek fazla ulaşılamayacak bir idealdir. Hoşnutsuzluk hep kapıda bekliyor bu yüzden bir sonraki aşamada içeri giriveriyor.
Kamuoyuna yapılan açıklamalara bakıp gelecek için öngörüde mi bulunalım, yoksa kapalı kapılar ardında yapılan çözüm arayışlarına, algı yöntemlerinin etkisiyle iyimser mi olalım karar sizin.