Kelebek Kanadı Bacaklar!
Hava meydanında uçak bekliyorum, eve döneceğim.
Geldi bir vatandaş, karşıma oturdu.
Oturmadı aslında, çöreklendi.
Çöreklenmek ne demek?
Gül böreği bilir misin? Spiral şeklinde, ortada başı, en dışarıda kıçı… yılan gibi kıvrım kıvrım… bukle bukle…
Çöreklenmek böyle bir şey.
Olmadı, biz bu pehlivana “oturum açtı” diyelim.
Yerleşir yerleşmez ayaklarını koltuğun altına doğru, hafif geri aldı, sonra dizleri açabildiği kadar açtı.
Ayaklar birleşik düzende, dizlerin biri bir alemde diğeri diğer alem…
Sonra, ayakkabılarını çıkarttı, onların da uçlarını 10’u 10 geçe pozisyonuna getirdi, sonra ayakkabılarının arkasını ezdi, ezip düzlediği yerde ayaklarını parmaklar üzerinde yukarı çekti ve topukları yeniden birleştirerek bu zorlu seriyi başarıyla tamamladı.
Teknikte 8,4 verdim, artistik 6.0.
Sonra, serinin ikinci bölümüne geçti, ellerini o yarım dünya göbeğin hemen altından, kemerin üstünden birbirine bağladı, eller hemencecik orda kayboldu.
Bu duruşu korumak suretiyle, bacaklar kelebek kanadı gibi açılıp kapanmaya başladı…
Hay Allah, adam bildiğin kur dansı sergiliyor da karşısında benden başka kimse yok.
O sırada, ceketin içinden fırlamış göbeği sarmalayan mavi gömleğin düğmeleri de iyice gerilmez mi?
Aralanmış dudaklar arasından sırım sırım sırıtıyor beyaz fanila.
Tövbe estağfurullah..!
Allahtan uçağa çağırdılar da şehvet kasırgası biraz dindi.
Bizimki ağır ağır katlanmış bacakları açtı, ayakkabıları giydi, yanındaki D&G alışveriş çantalarını aldı, uçağa binecek olanların yaptığı kuyruğa aldırmadan en öne gitti ve bindi.
Biz de bindik nice sonra, baktım benim koltuğa bir abla kurulmuş.
Sizin numaranız kaç?
“Normalde ben burda oturuyam.”
Hadi bakalım, gel de bu soruya cevap ver şimdi.
Dedim, “eyyy Paracelcius bu orman cinlerini tanıdın da ne oldu?”
…
Samsun’a yaklaştık, 2. pilot uçuş bilgisi veriyor, “…şimdi Zonguldak üzerinden uçuyoruz, sağ tarafta oturan yolcular gökyüzünde ay’ı görebilirler, biraz daha ileride Ankara (?), inişimiz biraz sarsıntılı olacak, bu bizden kaynaklanmıyor Samsun hava meydanı patates tarlası gibi, onun için… ”
Pilot sanıyorki uçak zeminden sarsılıyor, o kadar orman cini, ha bire bacak aç kapa…
Patates tarlasıymış…!
(Bir kaç yıl öncesinin bir anısıydı. Sonra Samsun Havaalanı pistindeki patatesleri söküp kumpir yaptılar, üstüne de beton döküldü, şimdi sallanmadan iniyor uçaklar, kelebek kanadı bacakları hiç sorma, hala oradalar).