Kendini Bil
“Kendini Bil…” Latincesi : “Nosce Te İpsum” Yunancası: “Gnothi Seauton” olan sözdür… Peki de biz ne anlarız kendini bilmekten? Delphi’de Apollon Tapınağında Latince olarak, alınlık dediğimiz giriş mekânının hemen üzerinde yazılı olan cümle… Dünya sinema tarihinde fenomenler arasında bence epeydir yerini almış olan “Matrix” filminde Neo’nun Kâhin’i ziyarete gittiği sahnede, evde mutfak kapısının üzerinde yazılı olana cümle… Platon’un hocası Sokrat’ın öğretisinin özü…
Efsanelerdeki, Atlantis’te, kadim Mısır öğretilerinde, Eski Şaman eğitimlerinde, Kızılderili kültüründe, Uzak doğu’da, Anadolu Tasavvuf okullarında, Sufi dergâhlarında…
Hemen hemen her yolda, her yolcuya söylenen belki de tek ortak nasihat. Bu sebeple de zamandan ve mekândan arınmış dolayısıyla da, yaşı olmayan bir söylem… Yine de en az var oluş kadar eski, en az bu gün, şu an kadar canlı kalmayı başarmış… Peki bizler neler yapıyoruz “Kendimizi bilmek” adına?… Yaşamlarımızda karşılaştığımız olaylarda, onları karşılarken kendini bilmenin neresindeyiz? Bu sorgulamanın ihtiyacını duymakta mıyız? Soruyorum?… Düşünüyorum?…. Arıyorum?… Ben; bizim her şeyi bilen, en yüce olanla bağlantıda, ezeli ve ebedi bir yanımızın var olduğunu bilir, buna inanırım. Bilirim ki, biz ondan bir parçayız… Her birimiz aynı bütünün farklı tezahürlerinden başka bir şey değiliz, fakat yine de çoğunlukla biz ya bunu gözardı eder ya da pek hissedemeyiz. Bu doğuştan bu yanan her birimizin içimizde hissedipte, neye olduğunu bilmediğimiz tükenemez özlemimize sebeptir. Bundandır bu ayrı düşmüşlük hissi… Bu yüreklerimizde ki dolmak bilmez boşluk, bu yalnızlıklara sebep bunu gözardı etmemizdendir, hissederim… Bildiklerimizin, bilmediklerimizin yanında deve de kulak olduğunu kulağıma küpe ederek, beni Yaradan’ın içimde taşıdığım nüvesine erişmeye çalışırım…. Ben beni biraz daha anlayan, bendeki beni biraz daha gören olamaya çalışırım… Budur var oluşuma sebeb… Gayretim bunadır… Budur yolum…
Düşsem de tekrar ayağa kalkışım, yansam da köz olan kadar küllerimden tekrar tekrar doğuşum bundandır… Bilirim… Bunun yansımasını da yaşarım. Bu arzum ve talebim sebebiyle, yaşam bana bu yola hizmet edecek sahneleri kurgular, önüme koyar. Ben de bunu bildiğimden, sorgulayan aklın sesi kulaklarımda yüreğimde bu bilgi, olan bitene tevekkülle yaklaşmaya gayret ederim. Çünkü yaşamımda başıma gelen her ne olursa olsun en az haz kadar elemin de, en az neşe kadar kederin de benim tekâmül yolunda seçimim nedeniyle yaşanmakta olduğunu bilir; bunu görmezden gelmenin; bunları tevekkülle karşılayamamanın akitimden dönmek olduğunu sezerim. Bu yüzden de ne olursa olsun; olmakta olanı feveran etmeksizin ve “olayla olay olmadan” sadece “neyi öğrenmem içindi bu seçimim?” sorusuna yanıt bulmaya çalışır, bu deneyimin devam eden yaşamımda bana ışık tutması için içindeki bilgiyi alabilmeye odaklanırım. Olanlara vesile olanlarla, yoktur benim işim. Onları kimin memur ettiğini ben pek ala bilirim… Olmuşun içindeki dersi görmeye çabalar “ben” dediğim nefis/ego ve benzeri bir sürü adla çağrılan yanımdan sıyrılarak bakabilmeyi denerim. Çünkü yaşanıyor olursa olsun, hem sorular hem cevapları bendedir bilirim… bendendir, o halde; sadece benim işim “ben” iledir.. Kurgulamamaya gayret gösteririm yaşamı. Çünkü bilirim ki ademoğlu plan yapar tanrı güler….
Ben sadece hatırlamaya çabalarım. Hayatımda karşıma çıkanlardan, tüm gördüklerimden yaşadıklarımdan karşılaştığım tüm varlıklardan almam gerek dersi görebilmekle uğraşırım. Çünkü bilirim ki; her ne yapıp ediyor olurlarsa olsunlar; benim karşıma çıkan tüm varlıklar iyi kötü demeksizin sadece akitleri gereği görevlerini yerine getirmektedirler. Bunun içindir ki; kendimden ziyade kimseyle yoktur işim. Kimseleri değiştirmek ve/veya eleştirmek ve hatta yargılamakla uğraşmamaya dikkat ve gayret gösteririm. Bu bedenli yaşamımızda, bu düalitik dünya okulunda ve mümkün olduğunca… Çabam, denemelerim, gayretim ve umudum tüm içtenliğimle bunadır. Ve bunu günbegün biraz daha layığı ile yerine getirebilmek içindir günlerimi geçirmişim. “Kendini Bilen Rabbi’ni Bilir” der ve bir birbaşınalığımızın bilincini özünde taşıyan her âdemoğlu gibi, ben de bununla yol almanın zorluklarından yine döner de kendime sığınırım.
Yaşam sahnesinde ki duruşum için gerekli olan gücü; özümde ki ilahi nefese duyduğum güvenden alır, azimle “kendi yolunda bir yolcu” olmaya tevekkül ve teslimiyetle devam ederim…